Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

09 Ocak '11

 
Kategori
Dünya
 

Hristofyas’ı dinlerken

Hristofyas’ı dinlerken
 

Baştan söyleyelim, Rum Yönetimi Lideri Dimitris Hristofyas’la Milliyet gazetesi için röportaj yaptık. 

Röportaj Ada’da büyük yankı yarattı. 

Hem Güney’de hem Kuzey’de 

Rum gazeteleri Milliyet’in haberini manşetlerine çekti. 

TV’lerde haber birinci sıradaydı. 

Hristofyas, gün içinde iki defa “Milliyet’e açıklama yaptım” dedi. 

Geçersek… 

Rum lider “kendi” açılarından Kıbrıs sorununun sorumlusu olarak Türkiye’yi görüyor. 

Bu nedenledir ki; “doğrudan” Türkiye ile görüşme taraftarı. 

Cumhurbaşkanı Sayın Abdullah Gül ve Başbakan Sayın Recep Tayyip Erdoğan’la görüşmekle, bazı ilerlemelerin olacağına vurgu yapıyor. 

Boğaz’da balık yiyelim sözü de “bu buluşma” isteğini “yumuşatıyor…” 

Hristofyas’ın Türkiye ile görüşme isteğini daha da ileri götürerek, “bu resmi” olmasın diyor. 

“Ben Kıbrıs Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı olarak görüşmeyebilirim” diye ekliyor. 

Yani Türkiye’nin Rum tarafını “tanımam” sözüne, “beni tanıma” ama “görüş” cevabı veriyor. 

Gül ve Erdoğan’la “görüşeyim” derken Hristofyas, altını çizerek, “Bunu isterken Kıbrıslı Türkleri dışlayım demiyorum. Kıbrıslı Türkleri incitecek, dışlayacak adım olarak görmüyorum” diyor. 

Cumhurbaşkanı Sayın Derviş Eroğlu’nu ise “asla” eleştirme peşinde görmedim. 

Eroğlu ile ilgili düşüncesini, “Kesinlikle Eroğlu’nu tahrik etmek istemiyorum. Saygılıyım ona” diye ifade ediyor. 

Milliyet gazetesinin duayen ismi Sami Kohen de yazdı, “Neden olmasın?” diye. 

Türkiye’nin Hristofyas’la görüşebileceğini belirtti. 

Bu “çözüme” ulaşmayı sağlayacaksa, desteklenebilir. 

HELEN OLMAYACAK 

Kıbrıs sorununda Rumları da “eleştiren” tek lider diyebiliriz Hristofyas’ı. 

Son dönemlerde artan “ırkçılık” olayları karşısında “sert” sayılacak söylemleri var. “Ada Helen olmayacak” diyebiliyor. 

ANKARA’YA GETTO SUÇLAMASI 

Bunun yanında, “1964 ve 1974 yılları arasında, Rumlardan da Kıbrıs’a zarar verenler oldu’ diyen tek politikacıyım. Bu dönem anormal bir dönemdi. Bunda Rumların da Türklerin de sorumlulukları oldu. Ancak, en ağır bedeli Türkler ödedi. İki toplumda melek değil” sözleri önemli. 

Ancak Rum lider o dönemde Kıbrıslı Türklerin “gettolarda” yaşamasını Türkiye’ye ve Kıbrıs Türk liderliğine bağlıyor. 

Diyor ki, “O dönemde gettoların oluşmasının Kıbrıslı Türklerin belli yerlerde kapanmasında ana sorumluluk Kıbrıs Türk toplumu liderliğindeydi. Hatta bu gettolara kapanma Türkiye’nin yönlendiriliciliğiyle oldu. Bundaki anlayış olası olaylara hazırlıktı. 1974’e hazırlık niteliği…” 

O dönemin Rum yöneticilerinin hatalarını bir anlamda Türkiye ve Kıbrıs Türk liderliğine de yüklüyor. 

EN AĞIR BEDEL  

Rum lider Rumların ağır bedel ödeyeceğini ise “üniter devletin yıkılacak olmasına” bağlıyor. Şöyle konuşuyor, “Sayın Talat’a da Sayın Eroğlu’na da söyledim. İki toplumda yaptıkları hataların farkında olmalı. Geçmişe dönük olarak. Bu sayede ileriye gidebiliriz. Kıbrıs Rum toplumun büyük hatasının ne olduğunu söyledim ve bunun için Kıbrıs Rum toplumu ağır bedel ödeyecek dedim. Bu ağır bedelde üniter devletten federasyona geçiş olacaktır.” 

ÇÖZÜMÜN YARARI 

Rum lider, Kıbrıs’ta çözümün Kıbrıslı Türklerin ve Türkiye’nin “yararına” olacağını savunuyor. 

Kıbrıs Türk halkının Federal bir çözümden “kaygılanmasını” istemiyor. 

“Biz dönüşümlü başkanlığı kabul” ettik diyen Hristofyas, “Üniter bir devleti Federal bir devlet yapacağız, bundan büyük taviz mi olur?” diye soruyor. 

Bunun yanında niçin “mücadele” ediyorsunuz dediğimizde, “Bugün iki bölgeli, iki toplumlu federasyon çözümü için mücadele ediyorum” diye cevap veriyor. 

KKTC’DE SESSİZLİK HÂKİM 

Rum liderin açıklamaları karşısında ise Kıbrıs Türk tarafında bir sessizlik hâkim. 

Bir siyasetçi bile çıkıp, “Senin muhatabın Türkiye değil, biziz” demedi. 

Sessiz kalarak, Rum lideri “onayladılar” diyebiliriz. 

Ancak bu sessizlik her alanda olmuyor mu ki? 

Rum tarafı Türkiye’yi, Kıbrıs Türklerini “eleştiren” açıklamalar yapıyor. 

Bizimkiler “susuyor…” 

Hristofyas bile, Rum tarafında artan ırkçılık nedeniyle “kaygılı…” 

Bizde bir açıklama yok. 

Ankara Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarını “resmi” açıklama ile bile uyardı, “Güney’e gitmeyin” diye ancak KKTC’de ses seda yok. 

Hristofyas “Ayşe go home” diyor, biri çıkıp “olmaz” demiyor. 

Sadece “iç” politikaya yönelik atışmalar, suçlamalar. 

Dünyayı “dikili taş” çevresinde döndüğünü sanmaya devam! 

Yazık. 

Not: Röportajım nedeniyle hem Türkiye’den hem de Ada’dan çok “yoğun” tebrik aldım. Mutlu oldum. Herkese teşekkürler. (S.K)  

 
Toplam blog
: 40
: 708
Kayıt tarihi
: 08.02.09
 
 

SEFA KARAHASAN, 1997’den beri gazeteci milletinin aktif üyesi. Gazeteciliğe halen Milliyet gazete..