Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

18 Şubat '10

 
Kategori
Güncel
 

HSYK'nın kararı gerçekten siyasi mi?

HSYK'nın kararı gerçekten siyasi mi?
 

Ben bir hukukçu değilim. Bugünlerde Devletin üst kademelerinde olan biteni anlayabilmek daha iyi değerlendirebilmek için devletin kurumlarının işleyişi hakkında bilgi sahibi olmak gerektiğini düşünüyorum. Elimin altında bulunan internetten faydalanarak fikir sahibi olabilmek için bilgi araştırması yaptım. En doğru bilgiye ulaşabileceğim yerde www.hsyk.gov.tr adresin den başkası olamaz. Aşağıya aktardığım tüm bilgiler oradan alınmıştır :

HÂKİMLER VE SAVCILAR YÜKSEK KURULU’NUN GÖREV VE YETKİLERİ

Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 159. maddesinde Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun görev ve yetkileri belirtilmiştir.

Anayasa Madde 159 - Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu, mahkemelerin bağımsızlığı ve hâkimlik teminatı esaslarına göre kurulur ve görev yapar.

Kurulun Başkanı, Adalet Bakanıdır. Adalet Bakanlığı Müsteşarı Kurulun tabii üyesidir. Kurulun üç asil ve üç yedek üyesi Yargıtay Genel Kurulunun, iki asıl ve iki yedek üyesi Danıştay Genel Kurulunun kendi üyeleri arasından, her üyelik için gösterecekleri üçer aday içinden Cumhurbaşkanınca, dört yıl için seçilir. Süresi biten üyeler yeniden seçilebilirler. Kurul, seçimle gelen asıl üyeleri arasından bir başkanvekili seçer.

Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu; adli ve idari yargı hakim ve savcılarını mesleğe kabul etme, atama ve nakletme, geçici yetki verme, yükselme ve birinci sınıfa ayırma, kadro dağıtma, meslekte kalmaları uygun görülmeyenler hakkında karar verme, disiplin cezası verme, görevden uzaklaştırma işlemlerini yapar. Adalet Bakanlığının, bir mahkemenin veya bir hâkimin veya savcının kadrosunun kaldırılması veya bir mahkemenin yargı çevresinin değiştirilmesi konusundaki tekliflerini karara bağlar. Ayrıca Anayasa ve kanunlarla verilen diğer görevleri yerine getirir.

Kurul kararlarına karşı yargı mercilerine başvurulamaz.

Kurulun görevlerini yerine getirmesi, seçim ve çalışma usulleriyle itirazların

Kurul bünyesinde incelenmesi esasları kanunla düzenlenir.

Adalet Bakanlığının merkez kuruluşunda geçici veya sürekli olarak çalıştırılacak hâkim ve savcıların muvafakatlerini alarak atama yetkisi Adalet Bakanına aittir.
Adalet Bakanı Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun ilk toplantısında onaya sunulmak üzere gecikmesinde sakınca bulunan hallerde hizmetin aksamaması için hâkim ve savcıları geçici yetki ile görevlendirebilir.

Anayasanın 159. maddesinin birinci fıkrasında mahkemelerin bağımsızlığı ve hâkimlik teminatı esaslarına göre kurulması öngörülen Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu 13.05.1981 günlü, 2461 sayılı Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu Kanunu ile kurulmuştur. 2461 Sayılı Kanunun 4. maddesinde Kurulun görevleri sayılmıştır.

Hâkim ve Savcılar Yüksek Kurulunun görevleri şunlardır :

1. Yargıtay ve Danıştay üyelerini seçmek.

2. Adalet Bakanlığının, bir mahkemenin veya bir hâkim veya savcının kadrosunun kaldırılması veya bir mahkemenin yargı çevresinin değiştirilmesi konusundaki tekliflerini karara bağlamak.

3. Hâkim ve savcıların;

a) Mesleğe kabul etme,

b) Atama ve nakletme,

c) Geçici yetki verme,

d) Her türlü yükselme ve birinci sınıfa ayırma,

e) Kadro dağıtma,

f) Meslekte kalmaları uygun görülmeyenler hakkında karar verme,

g) Disiplin cezası verme,

h) Görevden uzaklaştırma,

İşlemlerini yapmak.

4. Anayasa ve kanunlarla verilen diğer görevleri yerine getirmek.

Hâkim ve savcıların yukarıda belirtilenler dışında kalan özlük işleri Adalet Bakanlığınca yerine getirilir.

Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kuruluna 2461 Sayılı Kanunla verilen görevlerin yerine getirilmesinde Kurulun çalışma usulleri 14/07/1981 tarih ve 17400 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan HÂKİMLER VE SAVCILAR YÜKSEK KURULU İÇ YÖNETMELİĞİ ile düzenlenmiştir.

Halk egemenliğine dayalı demokratik bir cumhuriyet rejimi ile yönetilen devletimizin işleyiş mekanizması liseden beri okutulduğu üzere, Yasama-Yürütme-Yargı erkinden oluşmaktadır Ve erkler ayrılığı gibi çok önemli bir kuralı da vardır. Bunları bilmek için hukuk okumak gerekmez, en azından lise mezunu olmak yeterlidir.

Seçimle iktidara gelen bir partinin kurduğu hükümet yasama organını oluşturur. Kurulan hükümet laik demokratik cumhuriyet rejiminin anayasasına bağlı kalarak tüm ulusu en adil bir şekilde yönetecek yasaları çıkarır.

Bu yasaları uygulamaya koymak ise yürütmenin başında bulunan cumhurbaşkanının görevidir.

Yargı ise yapılanların, anayasaya uygun olup olmadığını halk adına denetleyen gerektiğinde harekete geçen bir erktir.

Bu önemli üç erkin birbirinden bağımsız olması, halkın iradesi ile meclise giren ve yasama görevini üstlenen yasamanın görev ve yetkilerini kendi çıkarı için kullanıp dikta rejimine gitmesini önlemek adına çok önemli bir kuraldır.

Yürütmenin başındaki cumhurbaşkanı yasama tarafından seçilir. Yürütmenin tarafsız ve tüm siyasi partilere eşit mesafede olması sadece laik demokratik Türkiye Cumhuriyetinin tarafında olması gerekir. Ülkemizde son cumhurbaşkanının seçilmesi aşamasında devlet zirvesinde yaşanan gerginlik bu yüzden yaşanmıştır.

Yargı organıda siyasallaşmaktan korunmak zorundadır. Ne var ki Yargıtay ve Danıştay üyelerini seçmekle görevli, Hâkimler Savcılar Yüksek kuruluna Adalet Bakanı başkanlık etmektedir. Adalet Bakanlığı Müsteşarıda bu kurulun tabii bir üyesidir. Yargıtay ve Danıştay genel kurulunun seçeceği kurul üyeleri cumhurbaşkanının onayına verilmiştir. Bu şekilde erkler ayrığı kuralı ne kadar korunmuş olabilmektedir ki?

Gündemdeki konu ile ilgili fikir beyan edenler olsun iktidar sözcüleri olsun, HSYK’nın siyasi bir karar verdiğini, bunun bir hukuksuzluk olduğunu sert bir üslupla dile getiriyorlar. Hukuksuzluk olup olmadığına hukukçular karar verir. Hâkimler Savcılar Yüksek Kuruluna, Adalet Bakanının başkanlık etmesi, Adalet Bakanlığı Müsteşarının bu kurulun tabii bir üyesi olması erkler ayrılığı kuralına aykırılık teşkil etmez mi?

Bağımsız olması gereken bir kurumun aldığı karar, siyasal iktidara ters düştüğü zaman bunun siyasi olduğuna kanaat getirilecek, halk egemenliğine dayalı bir yönetim biçiminde yasamayı denetleyecek olan kurumun başında Adalet Bakanının olması ise siyasallaşmaya zemin olarak görülmeyecek. Demokrasimizi sekteye uğratan 12 Eylül darbesinden sonra hazırlanan 82 Anayasasına konan bu madde bugüne kadar gelip giden hükümetler dâhil şu an ki hükümet tarafından da uygulanmıştır. Maalesef hiçbir iktidar döneminde bu durumun erkler ayrılığı kuralını ihlal ettiği düşünülmemiştir.

Son olarak Sayın Cumhurbaşkanı, acil bir yargı reformuna ihtiyaç olduğunu vurguladı. Umarım bu yargı reformu Laik, demokratik Türkiye cumhuriyeti ulusuna layık bir yargı reform olur.

 
Toplam blog
: 20
: 7034
Kayıt tarihi
: 05.04.07
 
 

Okumayı seviyorum. Okudukça geliştiğimi, geliştikçe de kendimi ifade etmek istediğimi farkettim. ..