Hukuk, adalet, Ergenekon, KCK ve ikiyüzlülük üzerine…

2007, 2008, 2009…

Onlarca, yüzlerce Atatürkçü aydın, yazar, akademisyen, asker bir sabah erken saatte kapılarına dayanan polislerin kolunda terk etti evini…

‘Terör örgütü üyesi olmak’… ‘Terör örgütünün propagandasını yapmak’… ‘Terör örgütüne yardım ve yataklık etmek’ten, cezaları kesinleşmeden, haklarından hüküm verilmeden, atıldılar cezaevi köşelerine…

Ergenekon davası dendi adına…

Başbakan savcısı, dönemin ana muhalefet lideri avukatı oldu bu davanın…

O gün bugündür içerideler…

Şimdilerde eşi benzeri zor görülür bir hukuksuzluk örneği karşısında, on beş dakikayla sınırlanan savunma haklarının mücadelesini veriyorlar…

Dört yıldır içeride olan var aralarında…

Dört yıldır, suçunu bilmeden, kendisini hakkı olduğu şekilde savunamadan dört duvar arasında ömür çürütenler var…

Kimisi cezaevinde gözlerini yumdu yaşama…

Kimisi yaşadığı zulmü gururuna yediremeyip ayrıldı aramızdan…

Kimisi ise ‘elimizde ölmesin’ mantığıyla hasta yataklarında tahliye edilebildiler…

Ergenekon iddianamelerini, savcıların takındığı tavrı, sanıkların tahliyesini isteyen hâkimlerin başlarına geleni, uzayan tutukluluk sürelerini, kısalan savunma sürelerini hepimiz gördük…

Bu davadaki hukuksuzlukları, hukuk bilgisine ihtiyaç dahi duymadan yakaladık…

Davanın gerçek amacını, politika sahnesinden iktidar muhalifi Atatürkçüleri, solcuları temizleme harekâtı olduğunu hepimiz anladık…

Ve o gün bugündür, bu hukuksuzluğa karşı sesimizi yükseltiyor, adalet arıyoruz…

2007, 2008, 2009…

Onlarca, yüzlerce Atatürkçü aydın, yazar, akademisyen, asker ‘Ergenekon’ adı verilen bir terör örgütüyle ilişkilendirilip cezaevlerine tıkılırken, o liberal zil takmış oynuyordu…

O meyhane solcusu yüksek perdeden ahkâm kesiyor, ‘ülkenin çetelerden temizlendiğinden, demokrasi tarihimiz açısından dönüm noktasına geldiğimizden’ bahsediyordu…

O Kürtçü, kendini sahneye atıp, ‘Ergenekon bizim katilimizdir’ diyordu…

Hiçbiri ama hiçbiri, bu insanlar çeteci de olsa, darbeci de olsa, terörist de olsa, herkes hukuk karşısında eşittir ve adil yargılanma hakkına sahiptir, demedi.

Toplumda tepki dalgaları yükseldiğinde, utanmadan, sıkılmadan, gazete köşelerinden, televizyon ekranlarından, ‘davanın yaşanan hukuksuzluklara kurban edilemeyecek ehemmiyette olduğunu’ yazıp çizdiler, söylediler…

Kendi siyasi görüşlerinin, politik hedeflerinin, gözü kararmış takipçileri olarak; hukuku, adaleti bir tarafa attılar; hukuksuzluğa, adaletsizliğe uğrayanın yanında değil karşısında yer aldılar…

Liberali, Kürtçüsü, solcusu…

Aynı yolun yolcusu oldular…

…

2009, 2010, 2011…

Ergenekon davasıyla siyaset alanında kendisi gibi düşünmeyen, muhalif olan kimseye söz söyleme, mücadele etme hakkı tanımayacağını belli eden odaklar, gözlerini yeni hedeflerine diktiler…

Bu kez tam karşı görüşü, KCK davası adı altında, PKK ile ilişkili olduğunu iddia ettikleri insanları onar, yüzer toplamaya, cezaevlerine doldurmaya başladılar…

2009’dan bu yana 7748 kişi tutuklanıp demir parmaklıkların arkasına gönderildi.

Bunlardan, 3895’i ‘gelecekte dava tarihleri belirlenmeksizin’ atıldılar cezaevlerine…

Son dalgada, Prof. Dr. Büşra Ersanlı ve yayıncı-yazar Ragıp Zarakolu'nun da gözaltına alınıp tutuklanması, toplumun belli kesimlerindeki, hukuksuzluğa isyanı had safhaya taşıdı…

Bu insanlar, suçlu olabilirler, PKK’li olabilirler, terörist olabilirler, hatta katil olabilirler; (Tıpkı Ergenekon’dan tutuklu olanların çeteci, darbeci, terörist olabilecekleri gibi) ama her şeyden önce hukuk karşısında eşitlik ve adil yargılanma hakkına sahipler. Dava tarihini dahi bilmeden dört duvar arasına tıkılmış insanların durumuna elbette isyan edilir!

Peki kim isyan ediyor?

O, Ergenekon davasında zil takıp oynayan liberal isyan ediyor.

O, Ergenekon davasında ‘ülke çetelerden, darbecilerden temizleniyor’ diyen utanmaz meyhane solcusu isyan ediyor.

O, Ergenekon davasında, ‘Ergenekon bizim katilimizdir’ diye ortaya atlayan Kürtçü isyan ediyor.

Peki kim susuyor?

Kim tepki göstermiyor?

Ergenekon davasında yaşanan hukuksuzluğu görüp tepki koyan Kemalistler bugün susuyor.

Dün hukuk, adalet diye yeri göğü inleten ulusalcılar, bugün susuyor.

Dün, ‘Bu insanları suçları dahi belli olmadan niye cezaevlerine tıkıyorsunuz?’ diye soranlar susuyor…

…

Bizde böyledir çünkü.

Bizde hukuk da, adalet de, eşitlik de, ancak bizim için geçerli olduğu sürece anlamlıdır, uğruna mücadele edilmeye değerdir.

Biz, karşıtımızın, hukukuna, adalet arayışına sahip çıkma erdemimizi çok zaman önce yitirdik çünkü…

Ergenekon’daki hukuksuzluğu görüp susanlar, bugün KCK davasındaki hukuksuzluğa tepki gösteriyorlar…

Hepsi ikiyüzlüler!

Ergenekon’daki hukuksuzluğa tepki gösterenler, bugün kendilerine karşıt görüşte yer alan insanlar hukuksuzluğa uğradığında susuyorlar…

Hepsi ikiyüzlüler!

…

Hukuka en çok ihtiyaç duyulan bir dönemde, hukuksuzluk karşısında dahi kamplara ayrılmak, o hukuksuzluktan medet ummak…

Aferin size!..

Aferin size!..

www.taylanozbay.com