Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

06 Haziran '13

 
Kategori
Güncel
 

Hukuk 'protesto' eylemcilerini ezecek mi?

Hukuk 'protesto' eylemcilerini ezecek mi?
 

Gezi Parkı'ndaki ağaç kıyımı üzerinden protesto eylemlerine katılanlar


İnanın ne olur ne olmaz diye Kızılay'a gidemiyorum.

Dün akşamüzeri Kızılay yakınlarından geçerken orada toplaşan 'maşeri' kalabalığı görünce ürperdim.

Geçekte kaç gündür Başbakan Erdoğan'ın, 'Muhalefetin 100 bin kişi topladığı yerde biz 1 milyon kişi toplarız ama bizim böyle bir derdimiz yok’ sözündeki bilmecesi nasıl çözülecek, diye kara kara düşünüyorum.

O günden bugüne 'umarım iş inada binmez' diyerek iç geçiriyorum. Çünkü ‘kalabalıkları yollara dökerek doğabilecek çatışmalar üzerinden’ bazı amaçlara ulaşılmak gibi bir yola girilir ise suların nasıl bulanacağını hiç kimse kestiremez.

Bu yüzden, 'İyi ki Başbakan Erdoğan bu günlerde Yurt Dışı Gezileri'nde' dememek elde değil...

Gelinen bu aşamada her şeye rağmen 'demokrasi arayışı süreci' en sağlıklı bir biçimde özellikle 'orantısız güç kullanımı' dayatması bir yana bırakılarak işletilmelidir.

Cumhurbaşkanı Gül ile Başbakan Vekili Arınç’ın soruna çok daha temkinli yaklaşmaları olası bir ‘çatışma süreci’ siyasetine gidilmeyeceğini de gösterdiğinden şimdilik kaygılanmalarımızı öteleyebiliriz.

Gezi Parkı Yıkımına tepkilerle birlikte yurt çapında başlayan 'protesto eylemleri'nden anlaşılmıştır ki ihmal olunan nice toplum kesimi gibi nice değişik kesimlerden gelen Yeni Gençlik kesimi de sesini yükseltmeye başlamıştır.

Yaygınlaşan tepkiler karşısında TBMM ile yargı ne yapacak?

Onların 'özgürlük', 'demokrasi', 'çevre duyarlılığı', 'emek sömürüsü' ile 'rant ekonomisi ve aşırı muhafazakârlık karşıtlığı' içerisinde olduğu görülüyor. Kaldı ki tepkilerin içerisinde ‘yeşil kartlı olmak’ yanında işsizlik, parasızlık, geçinememek, liyakatsizlik, yeşil alanların alım satımında getirilmek istenen kolaylıklar da bu çıkışın içerisine eklenmeye başlandıkça değişik kesimleri içeren ‘protesto eylemleri’ umarım AK Parti’nin gizli ya da açık siyaseti üzerinde etkili olabilecektir.

Ancak bugün yayınlanan bir habere göre özellikle İzmir kaynaklı ‘Twitter mesajları’ yayınlayanların örgütlü bir biçimde etkileşimde bulundukları düşünülerek ‘darbeye teşebbüs’ suçundan yargılanacakları gibi bir duyumun alınması bu çağda gerçekten çok kaygı verici bir durum. Peki, İzmir’de değil de İstanbul ile Ankara’da yaşayan bazı ünlüler, aydınlar, sanatçılar ile gazetecilerin yayınladıkları ‘değerlendirme mesajları’ nasıl değerlendirilebilir şaşarım.

Peki, bu ülkede 'gösteri ve yürüyüş' hukuku yanında 'düşünce özgürlüğü' yok mu? Kişiler tepkilerini meydanlarda değil de 'dört duvar arasında' mı gösterecek? Kaldı ki Gezi Parkı'ndan Güney'e Kuzey'e ve Doğu'ya yayılmakta olan belirli bir kaç alanda toplanan bir kesimi Türk bayraklı bu gençler, anneler babalar, işçiler, işsizler hangi silahı dayattılar, hangi terör eylemine övgü yağdırdılar ve hangi terör örgütü elebaşısının fotoğrafını taşıdırlar?

Ayrıca Gezi Parkı’ndaki ağaçların sökülmeye başlandığı ilk gün iş makinelerinin önüne dikilerek onları durduran BDP’li Milletvekili Sırrı Süreyya’nın dokunulmazlığı kaldırılarak yargıda hesaba çekilecek mi?
Kadıköy’deki mitingini bırakarak Gezi Parkı eylemlerine destek vermeye gelen CHP Gen. Bşk. Kılıçdaroğlu için de ‘dokunulmazlığının kaldırılması gündeme gelmeyecek mi?

Başbakan Erdoğan’ın Gezi Parkı eylemlerine katılanlar için söylediği, ‘birkaç çapulcu’ sözüne karşılık bakalım eski siyasetçi Cem Boyner’in, ‘Ne sağcıyım ne solcu, çapulcuyum’ pankartı açması yargıda nasıl değerlendirilecektir?

Peki, bu akşam Galata’da bir müzik şöleni düzenleyecek olan sanatçılar neden ve nasıl yargılanacak dersiniz?

Tepkileri sabırla savuşturmak mı yoksa eski eski hamam anlayışı ile yola devam mı?

Dokuzuncu günündeki bu eylemler çok yönlü bir birikimin Gezi Parkı'ndaki ağaçların bir gece anısızın kesilmeye başlanması gibi küçük bir kıvılcım ile bütün toplum katlarına yayılmıştır. Elbette %50 oranındaki AK Parti seçmeni bu gelişmelere yazarak, sokağa çıkarak, sessizliğe gömülerek ve homurdanarak tepki koymaktadır. Haklarıdır. Ancak unutulmamalıdır ki kendileri ile aynı siyasi görüşleri paylaşmayan ve ekonomiden kendileri kadar pay alamayan ya da fırsatları yakalayamayan yine %50 oranında bir kesim var.

İktidar elbette 'hukuk içerisinde kalmak şartı ile' gücünü göstermelidir her alanda. O 'hukuk' içerisinde sanırım Biber Gazı yoktur. Peki, iktidar bütün özellikleri belli nu eylemcilere karşı daha müşfik davranamaz mı? Gerekli daha etkin ve kişiliklere saygılı caydırıcı tedbirleri de alarak onların yıllardır kendilerinde, anne babalarında, teyzelerinde, dayılarında birikmiş olan sorunlarını bu yolla da olsa öğrenmeye başlasa olmaz mı? Çünkü AK Parti karşısındaki bu Yeni Gençlik hiç bir partiyi takmıyor: Özgür takılıyor! Bu konuda geri adım atmaya başlayan iktidar umarım çok yönlü bir biçimde 'nerede yanlış yapıldığını' sorgulayarak ve gerekli çözümler bulunarak olası çirkin gelişmelerin önünü almaya çalışacaktır.

Bence vakit geçmiş değil.

Gelecek yazı: Geçmişimizde dizginlenemeyen gençlik eylemleri

 

 
Toplam blog
: 570
: 1034
Kayıt tarihi
: 14.09.08
 
 

1974'te H.Ü. Sosyoloji ve İdare Bölümü'nü yüksek lisans tezi ile bitirdim. 1976 yılında yapımcı y..