Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

17 Temmuz '12

 
Kategori
Sosyoloji
 

Hukuk da para da Kaf Dağı’nın ardında olmasın?

Hukuk da para da Kaf Dağı’nın ardında olmasın?
 

Bence sorun şu:

Anayasa'dan işsizliğe, dış borçtan hukuksuzluğa terörden Orta Doğu’ya ne yapacağız, değil mi?

Kime ya da kimlere güveneceğiz?

Devlet ya da Hükümet dimdik ayakta dururken bu ne biçim soru arkadaş, diyorsunuz gibi geldi bana.

Gelin şimdi bu sorunu birlikte irdeleyelim.

Anayasa'dan desteğimi çekiyorum!

1982 Anayasasının 2’nci maddesi 'Türkiye Cumhuriyeti... bir hukuk devletidir' diyor.

Önce bana dönük uygulamalar kapsamında düşündüğümde hiç de öyle değil.

Başkalarına yönelik uygulamalar ise karman çorman.

Özellikle siyasi iktidar yanlıları ile sermaye sahipleri gemilerini kurtaran birer kaptan.

Başta Asgari Ücretliler olmak üzere bütün Dar Gelirliler ile Emekliler zorda.

Çiftçiler ile besiciler aracılar ile komisyonculara göre çok az kazanıyor.

Bu mu Hukuk Devleti uygulaması?

Bu mu ‘kanun önünde eşitlik’?

Hukuk da para da Kaf Dağı’nın ardında olmasın, sakın.

Şimdi size gerçekler ile yoğrulu bir Türkiye masalı sunmak istiyorum.

Tek tek sayalım

Çoğunluğun dilindeki konular olarak bu ülkede:

Hak yok, hukuk yok.

Adalet yok.

Adil paylaşım yok.

Liyakat yok.

Torpilsiz iş yok.

Diplomalar geçersiz.

Suç işleyenin de çalanın çırpanın da yanında kalıyor her şey.

Yaptırımlar yeterli değil.

Güvenlik önlemleri de öğütler ile uyarılar da caydırıcı değil bu ülkede.

Trafik kazaları, terör saldırıları, vergi kaçırmalar ile aile içi şiddet neden artıyor dersiniz?

Tecrübe insani değerler arasından çıkartıldı.

İşini bilmek de kılıcını kullanmak da tek çıkar yol:

Atalarımızın söylemiş olduğu gibi: İş bilenin kılıç kuşananın!

Çünkü zora dağlar dayanmaz.

Bu yüzden olsa gerek Yer Altı Örgütlenmeleri de suçluların sayısı da artıyor.

Adaletin olmadığ yerde ne olur?

İşte size en baba söz: Adaletsizlik olur!

İhalelerden gıda denetimine, eğitimden sanayi üretimine, besicilikten inşaata denetimler yetersiz.

Dünyanın 16. dev ekonomisi işsizlik sorununun çözümü konuusnda elleri kolları bağlı oturuyor.

Çünkü bütün Devlet malları satıldı.

Siyasilerin yandaşları ile birer ‘çiftliğe dönüştürülen’ KİT’ler yok artık.

Bine yakın fabrika ile onlarca kurum yok artık.

Çoğu yabancılara satıldı bu bilinen bir gerçek.

Yabancılar ile al-ver tutkusundan dolayı artık onların her birine otuzar dönüm toprak bile satılabilecek.

Kısaca yollar, köprüler, yaylalıklar, ormanlar, kaplıcalar, dereler, akarsular ile göller kaldı Hazineye.

2B uygulaması ile nelerin olacağı ise belirsiz bu konuda.

Sık sık karşıaştığımzı gibi Devlet de Hükümet de ‘dokunulmaz’ birer dev.

Uluslararası uzantıları da düşünüldüğünde aklınız durur.

Kısaca söyelem gerekir ise büyüklüğü ne olur ise olsun;

yıllardır özlemini çektiğim Hukuk Devleti’ne kavuşamadım ben.

Kimi ‘devletlileri’ kavuştu ise ‘istifil’ olsunlar.

Ancak biliyorum ki yetimin hakkından, şehidin kanından ve mazlumun ahından kurtulamayacaklardır.

Bu yüzden yazının başlığında da görüldüğü gibi ben bu Hukuk Devleti'nden desteğimi çekiyorum.

Kendimizi eleştirelim

Özellikle siyasilerin ağzından 'Türkiye Cumhuriyeti bir Hukuk Devletidir masalını çok duyduk!

Ne iktidarlar ne diğer partileri ne uzmanlar ne de bilim adamları bu konuda gerekli çıkışları yapmadılar.

Sorun kendilerini de kapsayacağı için o 'güzel' ancak uygulanması 'zor' işleri yerine getirmediler.

Yasama sürecinde sürekli bir açık arama, kendine yontma, yeniden seçilmek için her yola başvurma içine girdiler. 

Adaleti sağlayacak olan hukuk Kaf Dağı’nın ardında mı?

Bu çerçevede İleri Demokrasi uygulamaları da 'kabak tadı' vermeye başladı.

Düzeltilmesi gereken bazı kanunların sakatlığı yüzünden 3. Yargı Paketi ile örtülü bir af çıkartıldı sonunda.

Yoksa toplum daha bir gerilecek ve dolup taşmaya başlayan hapishanelere yeni eklemeler yapılması gerekecekti.

Ne yazık ki ülkemizde; hukuk, adalet, kul hakkı, yetim hakkı, iş sözleşmesi, şeffaflık;

asgari ücretten vergi kesilmesi, terör tazminatı, ödenmeyen İşsizlik Sigortası Fonu ile

emeklilerin çalışırken aldıkları müktesep hakları 'adil bir biçimde' uygulanmıyor.

Bana göre 'yazılmakta' olan Yeni Anayasa bence 'dokunulmazlık' dahil pek çok sorunları çözemez ise yandık!

Türkiye’nin geldiği aşamada neler var?

Gelinen aşamada şunlar var:

Hiç bir uygulamada hak hukuk aramak boşuna.

Liyakat de İş Sözleşmesi de Kayıtlı Ekonomi de birer düş.

İktidar partisinden yana olanların açamayacağı kapı yok.

İhalelere ancak muhalefet partililerin yetkilileri ‘fesat’ karıştırabilir.

Kara Para Aklama işi ‘tereyağdan kıl çeker gibi’ yoluna konulur bu ülkede.

Her şeyin kaçağını, sahtesini, hilelisini, yeni boyanmışını piyasaya sürmekte üstümüze yoktur.

(Söz aramızda bu konuda bir İngiliz’in başı çekeceği uzun bir öykü yazmaya başladım.)

Kimin eli kimin cebinde belli değil.

Zengin daha zengin olmak için her yolu deniyor.

Asgari ücret de emekli maaşları da kitlelere yetmiyor.

İşsizlik üç beş yıldan beri hep %9'da!

Resmen 'iki milyon dört yüz yirmi beş bin' olduğu söylenen İşsizler Ordusu bence on milyondan aşağı olamaz. 

Gelecek yazı: Orta Doğu paylaşımında sorunlarımız nasıl çözülecek?

 
Toplam blog
: 570
: 1034
Kayıt tarihi
: 14.09.08
 
 

1974'te H.Ü. Sosyoloji ve İdare Bölümü'nü yüksek lisans tezi ile bitirdim. 1976 yılında yapımcı y..