Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

27 Temmuz '08

 
Kategori
Deneme
 

Hukuk ve guguk

Hukuk ve guguk
 

" yemi bıraktığımda guguk kuşum yerinde yoktu..."


Günün onca yorgunluğundan sonra evinize gelip, stresten bir an olsun uzaklaşmak istediğinizde, belki de ‘iyi bir haber’ olasılığı ile televizyonun tuşuna dokunursunuz. Görüntüden önce gelen sesle, Ergenekon’dan tutunda, düğünlerde artık tabanca kesmeyen ve makineli tüfekli, (Belki de gelecekte tank ve topla kutlayacağız!) haberlerin, kene gibi yapışmasının bilinmezliğini seyredip, sonra da şaşkınlık içinde yatağınızı boylarsınız.

Hukuk mu guguk mu? Bu da nereden çıktı demeyin!

Hukuk, yaşam için, yaşamsa hukuk için değilmiş. Hukuk aslında, insanların güzel bir dünyada olanaklarını geliştirebilmeleri, diğer yaşamlara saygılı ve gönüllerince bir yaşam gerçekleştirmeleri içinmiş. Bu nedenle hukuk, bizi böyle bir yaşama kavuşturduğu için üstünmüş.

Peki, ‘guguk’ da ne oluyor, dalga mı geçiyorsun diyenleriniz olabilir. Bu satırlara başladığımda, hava alacakaranlıktı. Güneş, belli belirsiz gökyüzünün derinliklerindeydi. Balkonumda, şehrin duranlığını seyrediyorum. Sabahın bereketinde kuşlar, aç karınlarını doyurma talaşındaydı. Ağaçların arasındaki serenatları kulaklarımın pasını siliyor. Yaşamı ise, içime dirince çekiyorum. Dünden kalan yorgun şehir, birazdan kirlenmek üzere yeniden uyanacak. Balkonumun demirlerine konan güvercinin bakışları, benden sanki bir şeyler ister gibiydi. Hemen mutfağa yönelip, erzak dolabını karıştırdım. Arpa şehriyeyi küçük bir kaba koyup, geldiğimde “Guguk” sesi çoktan uzaklaşmıştı. Üzülmüştüm ama onun özgürlüğe uçmasına da, ayrıca çok sevinmiştim.

Özgürlük, işte birçoğumuzun arayıp da bulamadığı, bulup da kıymetini bilemediği bu sihirli sözcük, insanın içinde çiçekler açtırır. Özgür olmayan insan sizce değer taşır mı? Bizim gibi düşünmeyen, yaşamayan, inanmayan insana saygısızlık yapan, yaşamada saygısızlık yapmış olmaz mı? Yaşam, birçoğumuzun farklı tarzıyla güzelleşip, zenginleşmez mi? Balkonumdaki arpa şehriye’de bir eksilme olmadan özgürlüğü yani, yan bakışlı beyaz güvercinimi bekliyorum. Gelmese de üzülmüyorum. O nasıl olsa özgür…

Çağımız insanı çirkin, acımasız ve gaddar. İdeolojilerin sıkışan çarkında çirkinlikler ayyuka çıkıyor. Asgari ücretin geçimsizliğinde tezgâhların başında bedenlerin suyu çıkartılıyor. Çalışanlar kredi kartı batağında, şirketler ise, havyarlı sofralarının şenliği ve köpük banyolarında kar paylarını yükseltmenin keyfini çıkartıyorlar. Çağımız insanını geriyorlar. Toplum, her farklı kesimiyle, düşüncesi, yaşam tarzıyla birlikte barışça ve özgürce hem de refah içinde yaşmak istiyor.

Siyasiler gelin sizler toplumun bu istekleriyle uğraşın.

Gerisi zaten kendiliğinden gelir…

Sevgiyle kalın…

erterd@msn.com Ertuğrul ERDOĞAN

Temmuz 2008/Bursa

 
Toplam blog
: 300
: 466
Kayıt tarihi
: 06.05.08
 
 

Ertuğrul Erdoğan, 1958 yılının sonbaharında Ankara'da doğdu. 1968 -1980 yılları arasında babasını..