Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

07 Haziran '10

 
Kategori
Güncel
 

Hükümet, ülkemizi Ortadoğu bataklığına mı sürüklüyor?

Hükümet, ülkemizi Ortadoğu bataklığına mı sürüklüyor?
 

yorumsuz.


İsrail'in Gazze’ye yardım götüren Mavi Marmara gemisine düzenlediği kanlı saldırı, tüm dünyada nefret uyandırmış ve İsrail’in saldırgan yüzünü bir daha ortaya çıkarmıştır!

Ancak, burada sadece İsrail’i kınamakla yetinir de, işbaşındaki hükümetimizin tutumunu sorgulamazsak; büyük bir hata yapmış oluruz...

Siz hiç köyde gezdiniz mi bilmiyorum ama, köylerde hemen hemen her evde bir köpek vardır. O nedenle de, özellikle geceleri insanlar gece gezmesine çıktığında, ellerinde bir değnek olur; olur ki, karşılarına saldırgan bir köpek çıktığında kendini koruyabilsin!

Oysa, İHH’nin organizatörlüğünü yaptığı filoda ki insanlar, hiçbir koruma önlemi olmadan gönderilmiş ve hiçbir uyarıyı ciddiye almayan İHH’nin başına buyruk, fanatik tutumlarına alet edilmiştir.

Şimdi, biraz sağduyulu olarak düşünelim; hükümetin, İsrail’in nasıl bir ülke olduğunu, Ortadoğu’nun bu şımarık devletinin ABD’nin himayesinde ne tür haydutluklar yaptığını bilmemesi mümkün mü?

Üstelik de, tehlikenin ne kadar büyük olduğu ve İHH’nın amacına ulaşmak için ne kadar radikal davrandığını görerek, bu yardım konvoyunun bu şekilde yola çıkmasına göz yumması hiçbir şekilde doğru bir davranış olamaz!

Olayın gelişimini ve sonrasını bir kez daha ve etraflıca gözden geçirmekte yarar var diye düşünüyorum…

Bilindiği gibi, bir yardım kuruluşu olan IHH (Internationale Humanitaere Hilfsorganisation), büyük ölçüde Almanya’dan topladığı yardım malzemelerini Gazze’ye götürmek için büyük şovlarla yola çıkmış, ama tek amaçlarının sadece yardım götürmek olmadığı, ayni zamanda da Gazze’ye uygulanan ambargoyu delmek için direniş yapacakları, daha işin başında belli olmuştu.

Bu örgütün nasıl bir örgüt olduğunu Almanlar şöyle tanıtıyorlar: "Yahudi düşmanı, antisemitik kinle dolu bir Milli Görüş organizasyonu..."

AKP hükümeti, belki de bu maceranın bu kadar kanlı sona ereceğini tahmin edemeyerek, bu yardım kampanyasıyla -Davos’ta denendiği gibi- partisinin oylarında artış sağlanacağını hesap etmiş olabilir.

Eğer öyle değilse, ülkemizde Kızılay gibi ciddi yardım kuruluşları varken, hükümetin böyle Milli Görüşçü radikal bir kuruluşun organizasyona destek vermesi ve ülkemizi böyle bir çatışmanın ortasında bırakması, birçok yurttaşımızın kaybına neden olması büyük bir hata değil midir?

Bu maceranın başında önlem almayan hükümetin, birçok vatandaşımızı kaybettikten ve birçoğunun yaralanmasından sonra, uluslararası platformlarda İsrail’in kınanması için diplomatik girişimlerde bulunması ya da İsrail’le söz dalaşına girmesi ne kadar önemli sayılabilir; bunlar ölen vatandaşlarımızı geri getirebilir mi?

Halbuki, hükümetin daha işin başında bu gidişatın ne kadar tehlikeli olduğunu görerek önlem alması, MİT'in uyarılarını dikkate alarak gerekirse filoyu geri çekmesi ya da bu aşamada İsrail'e karşı caydırıcı olması daha doğru ve tutarlı bir davranış olmaz mıydı?

Testi kırıldıktan sonra, İsrail'le ağız dalaşına girmenin bence hiç ama hiç önemi yoktur; bu konuşmalar -ne yazık ki-olayın siyaseten kullanılmasına yöneliktir!..

Herkesin bir konuda çok dikkatli olmasında yarar var; çünkü AKP, ülkemizi AB’ye sokacağı vaadiyle iktidara gelmiş ve ilk yıllarında bu yönde çalışmalar yaptıysa da; son yıllarda anlaşılmaz bir biçimde tüm enerjisini Ortadoğu’ya harcamakta ve yine kendi iç/dış sorunlarını çözebilmiş değilken, uluslarası arenada gövde gösterilerinde bulunmaktadır. Güneydoğu’da hiç bitmeyen PKK terörünün, giderek Karadeniz’e, Akdeniz’e doğru yayıldığını görmek ve bu yönde acil tedbirler alınması gerekirken; AKP hükümeti, anlaşılmaz bir biçimde ülkemizi bir takım tehlikeli bataklıklara sürüklemekten çekinmemektedir; bu aşamada muhalefet partilerine çok büyük işler düşmektedir!

Ve yine, AKP hükümetinin TBMM’de düzenlenen kınama metninin altına imza atmamakta direnmesi, İsrail’le bu kadar sürtüşmeye girilmişken, normal miydi? Yoksa, dış siyasette -son zamanlarda çok dile getirildiği gibi- ikiyüzlü bir politika izlediğinin kanıtı mıydı?

Ancak, bundan daha ses getirecek bir eylemleri var ki; buna “pes doğrusu!” dememek pek de mümkün görünmüyor!

Çok değil, henüz 3 hafta önce AKP’nin eline öyle bir koz geçmiş ki; ancak bizim orta alanda paslaşmak yerine, gol atmaktan söz eden Başbakanımız ve bir takım basın tarafından diplomasi dehası kabul edilen Dışişleri Bakanımız, ne yazık ki ayaklarına gelen topu, kaleye değil de taca atmayı tercih etmişlerdir!..

Kimbilir, belki de İsrail’in “ağbabası” ABD’nin talimatlarını yerine getirmek zorunda kalmışlardır!

Olay şöyle olmuştur:

İsrail yıllardır OECD’ye üye olmaya çalışıyordu; ancak örgütün iç mekanizması gereği, tüm üye ülkelerin yeni üye katılımı sürecinde kullanabilecekleri bir veto hakkı vardı.

Bu bağlamda, OECD bünyesine katılacak her yeni üyenin adaylığının düşmesi için tek bir üye ülkenin veto hakkını kullanması yeterliydi.

Türkiye ise, bu örgütte tek Müslüman ülke konumundaydı, dolayısıyla önüne gelen bu fırsatı kullanması gerekmez miydi?

Ama ne yazık ki Türkiye, bu fırsatı kullanmadı ve “İsrail’in OECD’ye üye olmasına yeşil ışık yaktı!”

Kameralar karşısında İsrail’e en ağır sözleri söyleyen bir Başbakan’ın, eline geçen böyle bir kozu kullanmaması ne kadar normal karşılanabilir?

Hem içeride ve hem de dışarıda son derece önemli olayların yaşandığı, son derece karmaşık bir dönem yaşıyoruz. Bu nedenle de, toplum olarak çok uyanık olmalıyız; olayları duygusallıkla değil de, sağduyu ile değerlendirebilmeliyiz ki; ülkemiz, siyasetçilerin bir takım yanlış emellerine kurban edilerek, tehlikeli bataklıklara sürüklenmesin!

Unutmayalım ki; koskoca Osmanlı Devleti maceraperest İttihat ve Terakki Cemiyeti yöneticileri tarafından, hiç zamanı değilken, bir oldu bittiye getirilerek 1. Dünya Savaşı’na sokulmuş, ülke yok olmaktan Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarının önderliğinde, halkımızın destansı bir mücadelesiyle, ama çok büyük zahmetler sonucunda kurtarılabilmiştir!..

Bu kadar büyük mücadelelerle ve binlerce şehit kanı pahasına kurulmuş devletimizin, bir takım cemaatlerin ya da Arap ülkelerinin sorunları sahiplenilerek ve ülke yararı yok iken, bir takım tehlikeli maceralara sürüklenmesine hiçbir şekilde meydan vermemeliyiz!

 
Toplam blog
: 52
: 1892
Kayıt tarihi
: 05.03.09
 
 

Okumayı seviyorum ve okumanın, insanın içindeki havuza taze suların katılmasını sağladığına inanı..