Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

23 Ağustos '12

 
Kategori
Güncel
 

Hükümet AK, insanlar artık “Korkak”!

Şemdinli’de askerler “Şehit” olmuşlardı muhtemelen, lakin tam da Gaziantep şehitleri uğurluyordu o vakitte; o nedenledir ki “ölü ve yaralılar hakkında henüz bir bilgi yok” deniliyordu manşetten verilen haberlerin altında…

Basit bir “Halkı galeyana getirmeme” durumudur; hani fazla şişen lastiğin havası alınır ya biraz, aynen öyle!

Sizler gibi haberi gazetemin “com.tr” sinden öğrendim; zaten ben de bir“com.tr” yazarı olduğumdan, başka türlü olması da mümkün değil!

İçim bir cız etti; tam da o anda bir yaşındaki bebeğin tabutuna dikilmişti gözler Gaziantep’te, minicik bir tabut, içinde bir melek…

İç sesim dedi ki: On dokuzlu- yirmili yaşlarında kaç genç daha gitti!

Kötü haber tez gelmeyecekti, nitekim, öyle de oldu!

Şehit ve yaralı bilançosunun açıklanması epey uzun sürdü; ki bu arada Gaziantep’te şehitler toprağa verilmiş, üzerleri örtülmüş, etraflarında kimsecikler kalmamıştı.

Cenaze namazında saf tutan hükümet yetkilileri de uzaklaştıktan, halk evlerine ulaştıktan sonra bilanço ortaya çıktı. Halihazırda bekleyen kameralar önünde mikrofonlar uzatılamadı…

Savaş durumlarında savaşan askerler, destek veren halk demoralize olmasın diye bazı bilgiler “Pembe yalan” statüsünde saklanabilir, insan psikolojisine etkisini düşündüğümde bunu anlarım, da; savaşmıyorsak sevişelim diye de böyle olmaz ki!

******

Vallaha, sırf muhalefet olsun diye değil, en sıradan, en basit bir sorudur: Hükümetimiz bu son gelişmeler hakkında ne diyor?

Cumhurbaşkanımız bir açıklama yaptı mı?

Başbakan?

İlgili ve yetkili bakanlar?

TSK’ya ise hiç sormuyorum: Meclis tatildeyken…

******

İçeriye tıkılan profesörler, yazarlar, ordu mensupları sahi ne yaptı? Adam mı öldürdü? Ayol, en kanlı militan bile serbest bırakılırken, Hizbullahçılar ellerini ve kollarını sallayarak dışarı çıkarken; Deniz Feneri hepimizin gözü önünde, fütursuzca, aklanırken…

Yahu, biri dese; şu adamlar bunları yaptı, vatan hainidir!

“Vatan hainliği” nedir?

Ülkeyi satmak mı?

Evet!

Ülkeyi kaoslara sürüklemek mi?

Evet!

Ülkesinde üretilebilecek malları ithal etmek mi?

Evet!

Yahu, içerdekiler hiç birini yapmadı!

Dışarıdakiler yapıyorlar, ne yapıyorlarsa, “Değmesin yağlı boya”!

******

En büyük vatan hainliği “Hükümete karşı olmak!”

Hükümete toz kondurmak “Yasak!”

******

Hükümet AK, insanlar artık “Korkak”; her işi Allah’a havale eden bir halk olup-çıkıyoruz; nerede kaldı adalet?

“Adalet” yaşarken kaliteli yaşamamızı, haklarımızı yaşarken almamızı sağlayan bir sistemdir, normal şartlar altında, her işimizi Allah’a havale eder duruma geldiysek, yani getirildiysek, “Allah” size akıl verdim der!

Benden söylemesi…

“Aklınızı kullanınız” demesi, yani, boşuna mıdır?

******

Hal böyle olunca, neredeyse, hükümeti eleştirirsek iki gruba ayrılıyoruz: Bir tanesi “Gavurluk”, ikincisi “Vatan Hainliği”…

******

Şehit olanlar acaba yukarıdan buraya baktıklarında ne görürler?

Sahi, hadi bir düşünün?

Yirmisini henüz doldurmamış genç yalnızca bir “Mehmet” midir?

Bir “Mehmet” nasıl doğar? Nasıl anne kucağına verilir?

Hoş, hükümet “Sezaryen” ile uğraşıyor, kaç Mehmet yani kaç “kelle” hesabını yapıyor, sonra da medyaya yükleniyor!

Ayol, hangi hükümetten medya bu kadar korktu? Cümlelerini yuvarladı?

Hani, o işe geldiğinde pek önemsenen Amerika, Avrupa modelleri, mesela, eğitim falan konularında, Başkanlık sistemi falan, işte oralarda vatandaş çoktan ayaklanmış, hükümet de utancından yerin dibine geçmekle kalmayıp, çoktan istifasını vermişti!

******

Bizde daha çok “Mehmet”lerin ölmesi gerekiyor, şekerim!

Nasıl olsa “En az üç çocuk” yapılacak!

Her şehide yetişecek çocuklar var diye hesap ediliyor; hiç biri evlat acısı tatmadığından olsa gerek!

Ne kolay; kendi oğlu şehit olmadıktan sonra!...

******

Hal böyleyken, hala her işi Allah’a havale edip de, huzurla evlerinde oturanlaradır sözüm: Allah akıl ve izan vermiş, adalet demiş!

Yaşadığın zamanda adalete arkanı çevirip de her işi Allah’a havale edişinde “Bahşettiğim aklını neden kullanmıyorsun? Diye sorgulanmaz mısın sanıyorsun?

******

Yani; demem odur ki: Yaşamak yalnızca vakit geçirmek değildir; hani ille de “Cennet” idealin var ya, hah işte, orada bazı sorular sorulacak: Yaşadığın topraklara ne kattın? Yaşadığın yeri ne kadar kurtardın?

“Kaç rekat namaz kıldın” dan önce aklının ne kadarını kullandın, bahşedilen merhametinin ne kadarını kullandın?  Kaç cana sebep oldun, kaç cana yardım ettin?

******

Neyse… Dönersek gündeme: Yine şehitler verdik, hep olduğunca… Bir, iki olduğunda manşete bile çıkmıyorlar, gariplerim!

Hoş, Başbakanımız da kızıyor zaten; şımartmayın diyor teröristleri!

Sanki şımartan bizlermişiz gibi!

Neyse…

******

Bir yetkiliden bir-iki açıklama beklenir normal şartlar altında böylesi durumlarda, beklemiyoruz! Bir: Tatildeler! İki: Deseler ne diyecekler? Bir öncekinin bir öncekinde ki; bir önceki öncesinin bin-bir öncesinde söylediklerini söyleyecekler!

Sonuç ne olacak?

“Ninni”lerle büyütülen oğullar helak olacak! Kim üzülecek, kim yas tutacak?

Üçü-beşi bir araya gelmedikçe, neredeyse, haber bile yapılmayacak!

Öylesine kanıksanacak!

Öylesine haber yapanlara kızılacak!...

******

Üçe-beşer doğurun, bu gidişle daha çok “Mehmet” gerek!

Kızlarınızı da okutmayın haa, Mehmetler askere gitmeden evlendirin ki çocuk yapsınlar; malum, bu ülkenin, anlaşıldı ki: Şehit kanına şiddetle ihtiyacı var!

Ne diyelim; Allah gözlerini doyursun! (Onların tabiriyle…)

Biri bir oğlunu, kızını kaybetse ya aynı nedenden ve dese ki “Vatan sağ olsun!”; ütopya şekerim, bilmem ne kadar koruma ile dolaşıyorlar! Maaşlarını da vergilerimiz ile biz veriyoruz, iyi mi!

******

Yani… Doğurun şekerim, doğurun!

Büyütün!

Bezlerini alın, vergilerini peşin peşin ödeyin, etini alın, sütünü, meyvesini falan… KDV’sini ödeyin! Aklınıza gelmez tabii pırlanta almak, oysa KDV’si sıfırdır!

Ayyy, yok canım, nasıl olur falan demeyin, maazallah Başbakan duyar, Hükümete karşı komplo yapmakla suçlanırsınız! Zira, muhteremin oğlu o işle iştigal etmektedir!

Sizin oğlunuz “Vatanı koruyacak” tır, ayol, vatanı önce oy toplayarak “koruyacağım” diyenler üç paket makarna verip kayıplara karışıyorsa; oğlunuz üç paket makarna mı eder?

******

Daha da diyecek bir sözüm yoktur!

Bir oğul üç paket makarnaya satılmaz!...

Satan varsa da toprağa verirken ağlamaz!...

 

http://twitter.com/Gulgunkaraoglu

gulgun_2006@hotmail.com

 
Toplam blog
: 1269
: 1343
Kayıt tarihi
: 18.09.07
 
 

İzmir, 1963 doğumluyum. Dokuz Eylül Üniversitesi İngilizce bölümü mezunuyum ve özel bir şirkette ..