Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

20 Nisan '08

 
Kategori
Güncel
 

Hükümet enerjisini yasa uygulayıcılara değil, yasanın gerçek sahibi halka harcamalı

Hükümet enerjisini yasa uygulayıcılara değil, yasanın gerçek sahibi halka harcamalı
 

AKP’lilerin yurtdışında demeç verme furyasına geçenlerde Dışişleri Bakanı Sayın Ali Babacan da dâhil oldu. Amerika Birleşik Devletlerini ziyareti sırasında, Türkiye’de 301. Madde değiştirilse dahi, uygulamayı yapacak bürokrat kesimin aynı olduğundan, yani, zihniyet değişmediğinden uygulamalarda sorun olacağından söz etmiş.

Bence bu ifade, devlete düşman, hadi düşman demeyelim de devlete karşı önyargılı yetiştirilmiş bir kişinin bilinçaltının dışa vurumu ve ülke sorunlarını çözmeyi hedeflemek bir yana, var olan gerçek sorunları anlayamamışlığın koyu bir biçimde yazılmış hali. Hemen izah edeyim…

Yıllardır şunu söylüyoruz; ne batılılar gibi giyinerek, ne onlar gibi davranarak, ne de onların yasalarının aynısını buraya getirip uygulamaya çalışarak, bu ülkeyi ileriye taşıyamazsınız. Onlar gibi olabilmemiz için, AKP’nin de kuruluşunun çatısını oluşturan Muhafazakâr Demokrasi felsefesinin ve yandaşlarının biraz daha törpülenmesi gerekir.

Sorun 301. Maddede yapılacak değişikliği uygulayacak hâkim ve savcıların zihniyetinde değil, o suçları işleyecek kişilerin zihniyetinde. Neden kanun uygulayıcılara bu kadar yükleniyorsunuz? Devlete karşı garezi, kini, önyargısı, bölücü kafası olanlar ve laik cumhuriyetle sorunu onlarla uğraşmak yerine.

Önce aydınlatın bakalım kafaları; önce bilinçlendirin bakalım onları. Bu ülkede modern ve insana saygılı bir biçimde yaşamamızı sağlayacak birçok kanun var, paragraf var; ancak uygulamaya geldiğimizde ise sürekli zayıf not alıyoruz. Öncelikle, bu kanunları, yasaları, paragrafları uygulayacak zihniyet dönüşümünü sağlayacak ortamı yaratmak için, insanların beyinlerindeki, ruhlarındaki prangaların kilitlerini açın. Anahtarları kaybettiyseniz eğer, alın elinize balyozları ve paramparça edin onları. Ancak ondan sonra hayranlık duyduğunuz, karşılarında ezildiğiniz ve yaranmak için sürekli ödünler verdiğiniz gelişmiş ülkelerle aynı düzeyde düşünebilir, olaylara duygusallık batağından uzak, akıl kanalı ile bakabilirsiniz.

O nedenden gelin görün artık şu gerçeği; Muhafazakâr Demokrat kalarak, mahalle baskılarını, aile ve aşiret meclislerini, günümüz tarikatlarının insan beynini uyuşturan yapılarını yok farz ederek ve akıl kullanımı üzerindeki tüm baskıları, engellemeleri kaldırmadan, bu ülkeye hangi yasayı, hangi düzeni getirirseniz getirin başarılı olamazsınız. İşte, Tanrının önce Türk Milletine, sonra da tüm insanlığa hediye olarak yolladığı Mustafa Kemal Atatürk’ün yolu ile Özalizmi ve AKP’nin Muhafazakâr Demokrasisini birbirinden ayıran en önemli sınır bu alanda çizilidir. Bu çizgi fark edilip ortadan kaldırılmadan, sadece “demokrasi, demokrasi” diyerek bu ülke düzlüğe çıkamaz. Batılıların bize biçtiği, “pazar” rolünü oynamaya devam eder, halkımızı mutlu edemez, varlığının en önemli nedeni olan aklını kullanarak üretmesinin hazzını yaşatamaz, bunun sonucunda, Büyük Türkiye Projesini tamamlamamızı sağlayacak kendi rüyalarımızı görmemizi engellemiş oluruz.

Eğer Hükümet bu ayrıntıyı yakalayamazsa ki Sayın Kamer Genç’e yapılan saldırının ardından Sayın Başbakan’ın yaptığı açıklama ne yazık ki bu noktadan çok uzak olduklarını göstermektedir. Sayın Başbakan, “asıl saldırıyı kürsüdeki şahıs yaptı. Benim milletvekillerim öyle şey yapmaz” dedi. Bir defa şunu söyleyelim; o kişiler milletvekilidir. Yani, milletin vekili olarak oraya yollanmışlardır, Sayın Başbakan’ın lisansları elinde olan futbolcuları değildir. Sayın Başbakan’ın sözünü ettiği yönetim şekli gerçek demokrasilerde değil, tek parti dayatmacılığının yaşandığı sistemlerde olur. Bunu böyle söyleyeceğine “evet arkadaşlarımızın davranışları Yüce Meclisimizin yapısına uymamıştır, ancak Diğer arkadaş da ortalığı çok germiştir” şeklinde bir ifade kullansaydı, bu ayrıntıyı yakalayabileceğine inanırdık ama ne yazık ki kullanamadı.

Türkiye’de kişinin sadece devlet önünde değil, mahalle baskıcılarının, aile ve aşiret meclisi üyelerinin, günümüz tarikatlarının insan beynini uyuşturan fertlerinin önünde de mutlak anlamda özgürlüğünün savunulduğu ve alındığı en yakın yarınların geldiğinin bir an önce anlaşılması ve görülmesi umuduyla. İşte o gün, yasanın gerçek sahibi olan halkın daha da mutlu olduğunu hep beraber görebileceğiz.

 
Toplam blog
: 128
: 898
Kayıt tarihi
: 26.01.07
 
 

Kimim? Nereden gelir, nereye giderim?29 Kasım 1970 tarihinde Türkiye'nin Doğu-Batı geçiş yolunun en ..