Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

04 Aralık '11

 
Kategori
Dünya
 

Huri, gılman ve şarap ırmakları

Huri, gılman ve şarap ırmakları
 

Önceki yazıda bu konuya biraz değindim ancak fazla araştırmadım. Kuran’da geçen bu sözlerin -varsa eğer- gerçek anlamını merak ediyorum. Şu andaki bilgilerimle ve birkaç referans yazıyı okuduktan sonra edindiğim izlenimi söylemeden önce kaynaklara biraz bakalım. AnaBritannica Ansiklopedisine (13. cilt, s. 277 ve 16. cilt, s. 77) baktığımız zaman ‘gılman sözcüğünün karşısında özetle şunlar yazıyor:

“Gılman, Arapça’da erkek çocuk. Kuran gılman sözcüğünü bir yerde kullanır (Tûr 24). İki yerde de oğul, küçük çocuk anlamındaki velid sözcüğünün çoğulu olarak vildan sözcüğünü kullanır (Vakıa 17 ve İnsan 19). Vakıa 17’yi izleyen ayette vildanın, ellerinde şarap ırmağından doldurulmuş testi ve kadehlerle dolaştıkları belirtilir. Buradan yola çıkan Kuran yorumcuları gılman ve vildanın müminlerin Cennet’teki hizmetçileri olduğunu öne sürerler. Ancak Kuran’da bunların kimliği konusunda bir bilgi yer almaz.

Bilginlerce zayıf sayılan bir Hadis’e göre Cennet’te müminlere müşriklerin (yani Tanrı’ya şirk koşanların, başka bir varlığı eş tutanların, başka Tanrı’ya veya Tanrılara tapanların) çocukları hizmet edecektir. Bazı Kuran yorumcuları buna dayanarak Cennet’teki gılman ve vildanın müşriklerin erginlik yaşından küçük çocuklar olduğunu ileri sürmüşlerdir. Hz. Ali’ye dayandırılan başka bir rivayete göre vildan, dünyada ne sevapları ne günahları olan gençlerdir. Bunlar ne Cennet’i ne Cehennem’i hak ettikleri için Cennet’te müminlere hizmet edeceklerdir. Bazı İslam bilginlerine göre gılman ve vildan müminlerin kendi çocuklarıdır. Çünkü ayette (Tûr 24) bu çocukların ‘kendilerine ait’ olduğu belirtilmekte, ayrıca Tanrı’nın müminleri çocuklarına kavuşturacağı (Tûr 21), Mü’min 40/8 ayetinde de çocuklarının salih müminlerle Cennet’e gireceği bildirilmektedir.

Kuran’ın simgeselliği bakımından Cennet’teki diğer varlıklar gibi gılman ve vildanın da niteliği ve kimliği kesinlikten uzaktır.”

“Huri: İslam inanışında Cennet’teki genç kızlara verilen ad.

Farsça kökenli olan “huri” (çoğulu huriyân) Arapça’daki biçimi hür, dişil havra ve eril ahver sözcüklerinin çoğuludur. Havra beyaz tenli, simsiyah gözlü kadınlar için, ahver de beyaz yüzlü, güzel gözlü erkekler için kullanılır… Aynı kökten gelen havari saf ve içtenlikli dost anlamına da gelir.

Kuran’da sık sık geçen huri sözcüğünün kimleri tanımladığı üzerinde çeşitli görüşler öne sürülmüştür. Bunlardan birine göre huriler, mümin, yani Tanrı’ya inanmış kadınlardır. Çünkü Kuran, Cennet’teki müminlerin –yani inanmış erkeklerin – eşlerinden neredeyse huriler diye söz eder (Saffat 48-49). Bir başka yerde de hurileri andıktan sonra mümin kadınların “yeni bir biçimde sevgililer, hep bir yaşta sevgililer” olarak yaratılacağı belirtilir (Vakıa, 35-37). Bu ayetlerle ilgili bir hadiste de hurileri müminlerin eşleri olduğu ima edilir. Bu yoruma göre huri sözcüğü dünya kadınlarının öbür dünyada yeniden yaratıldıktan sonraki durumlarını dile getirir (Bunlar iyimser yorumlardır); dolayısıyla hurilerin müminlerle evlendirilmesinden söz eden ayetler (Duhan, 54, Tûr, 20) Cennet’teki müminlerin yeni biçimde yaratılan eşleriyle yeniden evleneceklerini belirtir.

Buna karşılık bazı yorumcular söz konusu ayetlerdeki ‘tezvic’in (tezvic, zevce, eş, cinsel ilişkide bulunulan kadın) evlendirme değil, yoldaş kılma, arkadaş etme anlamına geldiğini öne sürerler. Bu görüşe göre müminler hurilerin eşleri değil, tıpkı gılman gibi müşriklerin çocuklarıdır. Gene bazı yorumcular bunların Cennet nimetleri olduğunu, öteki Cennet nimetleri gibi hurilerin de gerçek niteliğinin bilinemez olduğunu öne sürerler (buna göre insan suretinde, cinsel ilişkiye girilebilen bir varlık var ama bu insan değil, gerçek niteliği bilinmeyen Cennet’e ait bir şey). Bu yorumculara göre üremenin, dolayısıyla dünyevi anlamda bir cinselliğin bulunmadığı Cennet’teki huriler cinsel zevkle ilişkilendirilemez (peki o zaman bu yorumculara göre huriler neden var ve ne işe yarıyorlar? Cinselliğin olmadığı zevkli bir hayat düşünülebilir mi? Sadece şarap mı içiyorlar? Şarap da mı içmiyorlar? O zaman neden hurilerin yeni tomurcuklanmış -yani çok genç- meme başlarından söz ediyor?).

Hıristiyanların Cennet tasvirlerindeki meleklerin İslam inanışında huri imgesi biçiminde yeniden ortaya çıktığını öne sürenler de vardır. Öte yandan halk arasındaki inanışlarda huri imgesi bedensel çağrışımlarıyla işlenmiştir. Bu inançlardan birine göre, Cennet’e giren müminlere, tuttukları her oruç ve işledikleri her sevap için bir kez birlikte olabilecekleri çok sayıda huri sunulacaktır.”

Ansiklopedideki açıklamalar bu kadar. Parantez içindeki açıklamalar bana ait. Bir de şarap ırmakları var. Ona da bazıları şurup ırmakları der ki ben o yoruma katılmıyorum. Kuran’ı açıp yukarıda geçen ayetlere ve biraz yakınlarına baktım.

Rahman 56: Oralarda (iki cennet?) bakışlarını yalnız erkeklerine çevirmiş, daha önce ne insan ne de cinlerin dokunmuş olduğu eşler vardır.

Rahman 70: Oralarda (iki cennet?) iyi huylu güzel kadınlar (dilberler) vardır.

Rahman 72: Onlar, çadırlara kapanmış ceylan gözlü hurilerdir.

Tûr, 19-20:  Onlara şöyle denir: “İstediklerinizden ötürü dizi dizi tahtlara yaslanarak afiyetle yiyin için.” Onlara ceylan gözlü eşler veririz.

Tûr, 23-27: Orada kadeh tokuştururlar, fakat bunda ne bir saçmalama ne de bir günaha girme vardır. Sedefteki inciler gibi olan gençler yanlarında dolaşırlar. Birbirlerine dönüp soruşurlar: “Doğrusu bundan önce ailemizin yanında bile korku içindeydik; Allah bizi lütfedip kavurucu azaptan korudu…”

(Buradan gençlerin müşriklerin çocukları olduğu yorumu çıkarılabilir. Ayrıca bu çeviri gılman sözcüğü yerine gençler sözcüğünü kullanmış.)

Vakıa 4-7: Yer sarsıldıkça sarsıldığı, dağlar ufalanıp da toz duman haline geldiği zaman, siz de üç sınıf olursunuz.

(Cennetlikler, cehennemlikler ve Cennet hizmetçileri, gılmanlar ve huriler)

Vakıa 13-14: Onların büyük kısmı eski ümmetlerden, bir kısmı da sonrakilerdendir.

Vakıa, 17-23: Ölümsüz gençler yanlarında, baş ağrısı ve dönmesi vermeyen bembeyaz bir kaynaktan doldurulmuş kâseler, ibrikler, kadehler, seçecekleri meyveler, arzulayacakları kuş eti ile dolaşırlar. İşlediklerine karşılık olarak sedefteki inciler gibi ceylan gözlüler vardır.

(Burada ‘gençler’ sözü ansiklopediye göre vildan olmalı. Yani erkek gençler. Ama aşağıda bakirelikten söz ettiğine göre kız olmalı. Belki de kız erkek karışık olması daha mantıklı olur.)

Elmalılı Hamdi Yazır açıklamasında Vakıa, 17:Daima vildan şeklinde taze kalan genç hizmetçiler, garsonlar, yahut hıle de denilen bir nevi küpeli uşaklar.

(‘hıle’nin ne olduğunu bilmiyorum.)

Vakıa, 35-40: Biz ceylan gözlüleri, defterleri sağdan verilenler için yeniden yaratmışızdır; onları bakire, eşlerine düşkün ve hepsini bir yaşta kılmışızdır. Bunların bir kısmı eski ümmetlerden, bir kısmı da sonrakilerdendir.

(Buradan da gençlerin hem yeniden yaratıldığını hem de eski ümmetlerden yani eski inanışlardan olduklarını çıkarabiliriz. Genellikle sadece göz göründüğü için o da çok önemli.)

İnsan, 14-21: Meyve ağaçlarının gölgeleri üzerlerine sarkmış ve onların koparılması kolaylaştırılmıştır. Çevrelerinde billur kâseler dolaştırılır. Billurları gümüş gibi parlaktır, onları ölçüp biçip dağıtırlar. Orada, zencefil karışık bir tasla içirilirler. O pınara ‘Selsebil’ denir. Yanlarında ölümsüz gençler dolaşır; onları gördüğünde saçılmış birer inci sanırsın. Oranın (Cennet) neresine baksan, nimet ve büyük bir saltanat görürsün. Üzerlerinde ince yeşil ipekli, parlak atlastan elbiseler vardır; gümüş bileziklerle süslenmişlerdir. Rableri onlara temiz içecekler içirir.

Saffat, 41-49: İşte bildirilen rızık ve meyveler onlaradır. Nimet cennetlerinde, baş ağrısı vermeyen, sarhoş etmeyen, içenlere zevk bahşeden bembeyaz bir kaynaktan doldurulmuş kadehler sunulur. Yanlarında, el değmemiş örtülü yumurta gibi, bakışlarını da yalnız erkeklerine çevirmiş iri gözlü kadınlar vardır.

Saffat, 69: Onlar babalarını şüphesiz sapık kimseler olarak bulmuşlardı.

Sad, 50-52: Kapıları onlara açılmış Adn cennetleri vardır. Orada tahtlara yaslanmış olarak türlü meyveler ve içecekler isterler. Yanlarında gözlerini eşlerine dikmiş yaşıt güzeller vardır.

Duhan 52-55: Allah’a karşı gelmekten sakınmış olanlar ise güvenli bir yerde, bahçelerde ve pınar başlarındadırlar. İnce ipekten ve parlak atlastan giyinerek karşılıklı otururlar. Bu böyledir; onları siyah gözlü hurilerle eşlendiririz. Orada güven içinde her yemişi isteyebilirler.

Internet’te bazı saf kişiler gılmanların Cennet’te kadınlar için olacağını söylüyor, yanlış. Olur mu öyle şey? Gılman da, huri de erkeklere hizmet ediyor.

Muhammed, 15: Allah’a karşı gelmekten sakınanlara söz verilen cennetin durumu şöyledir: Orada bozulmayan su ırmakları, tadı değişmeyen süt ırmakları, içenlere zevk veren şarap ırmakları ve süzme bal ırmakları vardır. Orada onlar için meyvelerin her çeşidi vardır. Rablerinden de bağışlama vardır. Bu cennetliklerin durumu, ateşte temelli kalacak olan ve bağırsaklarını parça parça edecek kaynar su içirilen kimselerin durumu gibi olur mu?

Rahman, 46: Rabbine karşı durmaktan korkan kimseye iki cennet vardır.

Rahman, 62: Bu iki cennetten başka iki cennet daha vardır.

(İnanışa göre dört cennetin varlığını yeni öğrendim. Bir cennet var sanıyordum.)

Nebe, 31- 34: Doğrusu, Allah’a karşı gelmekten sakınanlara kurtuluş, bahçeler, bağlar, göğüsleri tomurcuklanmış yaşıt kızlar ve dolu kadehler vardır.

Yaşar Nuri Öztürk’te Nebe, 33: Göğüsleri turunç gibi yaşıtlar,

Kaynağını bilmediğim bir meal daha: Nebe 31-34: Şüphesiz Allah’a karşı gelmekten sakınanlara bir kurtuluş, bahçeler, üzümler, kendileriyle bir yaşta, göğüsleri çıkmış genç kızlar ve dolu dolu kadehler vardır.

Internet’ten bulduğum Elmalılı Hamdi Yazır’da, Nebe, 33: Memeleri tomurcuklanmış yaşıt kızlar var.

(Bu araştırmayı yaparken fark ettim ki yeni Kuran çevirilerinde bazı sözcükler geçmiyor. Örnek olarak ‘meme’ yerine göğüs ve ‘gılman’ yerine gençler  'şarap'  yerine şurup  sözcükleri yok. Önceden okuduğum bir çeviride ‘meme başları yeni tomurcuklanmış huriler’ diye geçiyordu. ‘Bu çeviridir, Kuran’ın aslı değildir’ diyerek böyle birçok sözcüğü deyim yerindeyse çevirirken sansürlüyorlar. Pek dürüst bir davranış olmasa gerek.)

Hayatında birden fazla erkekle evlenen kadının durumu ne olacak? Bu belli değil. Çocuklar hep çocuk olarak mı kalacak? Çocuklar neden masum sayılmıyor da başkalarına hizmet etmek zorunda kalıyor? Ne demek bir çocuğun ne cennetlik ne de cehennemlik olması? Reşit olmayan bir çocuk cehennemlik olabilir mi? Din bir çocuğa bunu layık mı görüyor? Buradaki yorumlara göre müşriklerin çocuklarıyla kız olsun, erkek olsun cinsel ilişkide bulunmanın bir cezası olmadığı gibi müminlere verilmiş bir hak olarak görülmekte. Ataerkil bir toplum olarak Cennet de sadece erkekler için düzenlenmiş bir yer. Kadınların eşlerini seçme veya birden fazla erkekle birlikte olma gibi bir hakları yok. MB’de bu kadar yazı yazan kişiler neden bu konulara değinmez?

İnsanın dünyada hayatındaki en önemli şeylerden biri nedir? Kızarmış tavuğu, ince belli çay bardağını, eşekleri seksi bulan bir toplumda cinsellikten daha önemli ne olabilir? İnsanların aklı daha kolay nasıl çelinebilir?

Geçtiğimiz günlerde Sözcü Gazetesinin tokmak başlıklı köşesinde bir yazı çıktı. Aşağıda veriyorum.

Aşağıdaki derin (!) bilgiler, AKP’li Beyoğlu Belediye Başkanı Ahmet Misbah Demircan’ın, imam ve hatip olan babası Ali Rıza Demircan’ın “İslama göre cinsel hayat” adlı kitabından alınmıştır:

“Cennette bekâr kişi kalmayacaktır.

Cennetliklerin en alt derecesine günde 72 kadın verilecektir. Tam mümin ise günde 100 bakire ile cinsi münasebette bulunacaktır.

(Anladığım kadarıyla cennet dört sınıfa ayrılmış. Mümin kişi müminlik derecesine göre bunlardan birine kabul ediliyor. Orada da bir sınıflama var demektir bu.)

Cennette kadınlar cinsi münasebette bulunduktan sonra yine bakire olacaklardır. ,

Cennette erkeğe 100 erkek kuvveti verilecektir.

Cennete girenler 33 yaşına döndürülecektir.

Cennetlik erkekler, cennete vücutları kılsız, yüzleri sakalsız, gözleri sürmeli olarak gireceklerdir.

Cennete giden kadın, dünyada din uğruna şehit olan erkeklere verilecek, fakat kadın orada beş erkek isteyemeyecek, sadece bir erkek isteyecek ama o adamın beş erkek gücü olacak, ona her türlü zevki tattıracak.

Cennete giren erkeklerin cinsel uzuvları eğrilmez, hep dik kalır.

Erkek, hem karısıyla, hem de hurileriyle sabahtan akşama kadar sürekli cima (seks) yapabilecek.”

En güzel cevabı yaklaşık 800 yıl öncesinden çok ünlü bir şair vermiş.

 Irmaklarından şarap akar diyorsun
Cennet-i âlâ meyhane midir
Her mümine iki huri diyorsun
Cennet-i âlâ kârhane midir

Ömer Hayyam

 Bu kadar yeter sanırım. Bilmecenin parçaları burada, birleştirmek size kalsın.

http://kuranelestirisi.wordpress.com/2011/09/20/kuranin-tanri-sozleri-oldugu-iddialarina-elestiri-6-2/

http://www.seyai.com/cagavurus/cennet.htm 

 

 

 
Toplam blog
: 125
: 6625
Kayıt tarihi
: 18.11.09
 
 

İstanbul 1980 doğumluyum. Yüksekokul mezunuyum. İstanbul'da oturuyorum. Dünya ve çevre hakkında düşü..