Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

13 Ocak '11

 
Kategori
Güncel
 

Hürrem Sultan ve 'Muhteşem Yüzyıl'a, ucubeli, mahrem tarih baskısı...

Hürrem Sultan ve 'Muhteşem Yüzyıl'a, ucubeli, mahrem tarih baskısı...
 

Hürrem Sultan (Roxelanne, Anastasiya Lisowska) Türbesi


'Muhteşem Yüzyıl' dizisinde 'Sülüyman!..' diye başlayan o büyük aşkın ilk fısıltısı, Hürrem Sultan' ın,  

Kanuni seferdeyken, padişaha yazdığı aşk mektuplarında devam eder: 

"Hazret-i Sultanım, Yüz(ümü) yere koyup, kutsal ayağınızın bastığı toprağı öptükten sonra, benim devletimin güneşi ve sermayesi sultanım, eğer bu ayrılığın ateşine yanmış ciğeri kebap, göğsü harab, gözü yaş dolu, gecesini gündüzden ayırt edemeyen, özlem denizine düşmüş çaresiz aşkınız ile divane, Ferhat ile Mecnun'dan beter tutkun kölenizi sorarsanız, ne ki sultanımdan ayrıyım..." diye devam eder... 

Kanuni Sultan Süleyman' da, ''Muhibbi Divanı'' nda ona , Gazeller'ini en zarif çiçekler arasında sunar... 

'' Gazel 

Bana dildârın cefâsı hoş gelir
Nitekim gayre vefâsı hoş gelir

Derdi ile hoş geçer dil dilberin
Derd sanma kim devâsı hoş gelir

Zahm-ı peykânı kızıl güldür bana
Bülbülüm hâr-ı belâsı hoş gelir

Yâreme merhem durur çün zahm-ı dost
Cânıma tîr-i belâsı hoş gelir

Ey Muhibbî âleme şâh olmadan
Dilberin olmak gedâsı hoş gelir
 

Muhibbi'' 

(Zahm-ı peykan : ok yarası, dildar: gönül basan sevgili, zahm-ı dost: dost yarası, tır: aşk oku, har: diken, geda:fakir, dilenci

O yüzyılın en büyük aşklarından biridir ve öylesine bir aşktır ki, Kanuni hanedan içinde ilk kez yabancı kökenli bir kadını nikahı altına alır... 

Rahmetli annem sağ olup, ''Muhteşem Yüzyıl'' adlı piyasaya çıkan ve şu aşamada Hürrem Sultanla, Kanuni Sultan Süleyman arasındaki o, ''Büyük Aşk' ı anlatmaya çalışan, şu diziyi izleseydi, koparatılan şunca patırtıya güler geçer; '' Hürrem 'de, Süleyman da bir insan yavrusu, kadın yok Yahudiymiş, yok Ukraynalıymış, müslüman olmuş ya, zaten yapılanlar da 'filim icabı', hayal perdesi'' der, o hoşgörülü bilge tavrıyla, konuya noktayı koyardı!... 

Sonuç itibariyle beyaz camı istila etme alışkanlığı kazanmış tarihsel bir ''Aşk Dizisi'' olan bu filme de hoş görüyle bakar, dizide yapılan tarihsel yanlışları da, diziyi de pek ciddiye almazdı... Çok ciddiye alanlara da, hoş görüyle bakardı... Sonuçta hem Osmanlı'yı hem de Cumhuriyetin ilk yıllarını görmüş, hem konağı hem de karneyi yaşamış bir kişiydi annem!... 

İstanbul üstüne, çılgın projelerin dillendirildiği şu günlerde, mazi üzerine yapılacak sanatsal mahrem işler, ülkenin geleceğini kendi zihniyetleri doğrultusunda kurmak isteyenlere şüphesiz her zamanki gibi bir rahatsızlık veriyor!... Aynı Kars'daki ''İnsanlık Anıtı'' gibi... 

Bazen, riya, rüya ve hayaller birbirine karışıyor... 

2009 haziranında, İstanbul Türbeler Müze Müdürü Hayrullah Cengiz, şunları söylüyordu: 

''Yoğun bir ziyaretçi trafiği olan, ancak güvenlik personeli eksikliği nedeniyle Kanuni Sultan Süleyman, Hürrem Sultan, Hatice Turhan Sultan, Havatin ve Cedid Havatin, 2. Mahmud ve aynı türbe içerisindeki 2. Abdülhamid ve Abdüllaziz türbelerini kapatmak zorunda kaldık. Buraları sadece bilimsel araştırma yapan, çekim izni olanlar için açıyoruz. Vatandaşlar da sadece dışarından ziyaretlerini ederek buruk bir şekilde ayrılıyorlar!...'' 

Ve gene Hayrullah Cengiz; müdürlük bünyesindeki 10 özel güvenlikçi, 5 bekçi ve 4 uzman elaman kadrosuyla ''120 türbe''ye hizmet vermeye çalıştıklarını, ancak maalesef yeterli olamadıklarını vurguluyordu!... (Acaba, sadece şu istanbul Metrobüs hattında, kaçak yolculara karşı kaç tane güvenlik görevlisi, belediyenin kasasını korumak için, hizmet veriyordu?...) 

Demek ki, o muhteşem tarih ve mazi, güncele ve gündeme gelince, mahrem, namahrem ölçeğinde sözümona atalarıyla ilgilenenler, iş gerçek hayata gelince, Osmanlı Halife/ Padişah'larının türbelerini ve hatıralarını ancak böyle koruyorlardı!.... 

İyi güzel de, tarihi kişilerin mehremiyetlerine lafda ve zorda, hassasiyet gösteren kişiler, bu tarihi kişilerin manevi mevcudiyetlerine ve emanetlerine niçin gerekli hassasiyeti gösteremiyorlar acaba?... Asıl sorun ne?... 

Şair Kanuni'den bir gazelle bitirelim şu yazıyı... İnşallah büyüklerimiz bu gazel için, ona da kızmazlar!... 

''Gazel 

Bilmedim ahvâlimi gerçi ne hâl üstündedir
Şol kadar bildim nefs ile cidâl üstündedir

Fikri zikri âşıkın gerçi visâl-ı yârdir
Lîk hiç mümkün değil, fikri muhâl üstündedir
Gözleri dolmayanın âhir dolar toprağ ile
Hâce-i dünya gibi kim fikr-i mal üstündedir
Ölmez ol kim anıla adı anun iylik ile
Tâ kıyamet anılır ol kim kemâl üstündedir
Fahr-i âlem bakmadı dünyaya fakr etti kabûl
Ol mübarek cismine bak gör ki şal üstündedir
Korkarım ki gark ede bir gün beni seylâb-ı eşk
Kaldı hayrette Muhibbî sanki hâl üstündedir
 

Muhibbi'' 

Anlamına gelince, İskender Pala'nın satır arası yorumlarıyla, aynen şöyle diyor çevirmeni: 

''Gerçi gidişatımın ne durumda olduğunu bilmedim; ama şu kadarını bildim ki nefis ile çekişme halim devam ediyor (Daha ne istiyorsun koca hünkar İ.P.). 

Gerçek âşıkın fikri de zikri de Sevgili'ye kavuşmadır; lakin bu hiç mümkün görünmüyor. Çünkü bu fikir temelsizdir (yani sevgiliye kavuşabilen âşık görülmemiştir). 

Kim ki cihan bezirganı gibi mal-mülk fikri ile yaşamaktadır, mal onun gözünü doyuramaz; ama sonunda toprak doyurur. 

Adı iyilik ile anılan kişi asla ölmez; kim ki kemâl (olgunluk) üzerine yaşar, adı ta kıyamete kadar kalır. 

Alemin övüncü olan Hz. Peygamber, dünyaya dönüp bakmadı ve fakr halini kabul etti. Nitekim (ipeklerin değmeye can attığı) mübarek bedenine baksan, kuru bir şal üstünde görürsün. (Efendiler Efendisi'nin "Fakrım fahrimdir / Fakirliğimle övünürüm" mealinde bir hadisi vardır. Buradaki fakirlikten kasıt muhtemeldir ki zengin olup da fakir gibi yaşamaktır.) 

Gözlerimden akan yaşların seli bir gün beni (sürükleyip denizinde) boğacak diye korkuyorum. Muhibbî bu işe hayrette kaldı, galiba (şu an) hâl üstündedir. (Tasavvufta kendinden geçişi temsil eden hayret makamı sufinin hâl ehli olması anlamına da gelir.) 

Sıkı şairmiş Kanuni, bilge bir devlet adamı ve sıkı bir aşık olduğu gibi... 

13.ocak.2010 / Tarabya,  

 
Toplam blog
: 392
: 4592
Kayıt tarihi
: 12.03.07
 
 

İstanbul doğumluyum. Sağlıklı beslenme, yüzme, doğada yürüyüş ve çevre özel ilgi alanlarım. Şiiri ve..