Hüseyin Aygün neden kaçırıldı?

Geçen Pazar CHP’nin Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygün, yöresini (Dersim’i) rutin ziyaretleri esnasında, PKK’lı militanlarca yolu kesilerek, alıkoyulmuştu.

Olay kısa sürede yurtta ve dünyada yankılandı. Yörede sürekli faal olan PKK, bu sefer her zamankinden farklı bir eylem gerçekleştirmişti.

Seçmen ziyaretinde bulunan bir Milletvekilini, kendisinin ve beraberindekilerin karşı koymalarına rağmen,  zorla dağa kaldırılmıştı.

Militanlar eylemleri esnasında Aygün’e “Sizi birkaç gün misafir etmek üzere talimat aldık” diyerek olanları kısaca özetlemeye çalışmışlardı.

Derken kaçırılan CHP’li vekil yaklaşık iki gün dağda kaldı. Onların deyimiyle “misafir” edilerek, alıkoyuldu!

Olanı biteni yakından izleyen medya ve siyasiler, bu alıkoyulma/ misafir edilme olayında ikiye bölündüler:

 Kimi doğal olarak Aygün’ün olaydaki mağduriyetini öne çıkarırken, kimileri ise olanların “danışıklı dövüş” olduğunu ifade ettiler.

Sonra Aygün serbest bırakıldı. Canlı bir basın toplantısıyla iki gün boyunca dağda yaşadıklarını kamuoyuna anlatmaya çalıştı.

 Yolun “nasıl” kesildiğini, o esnada karşılıklı konuşulanları ve dağda kaldığı süre içinde yaşadıklarını ayrıntılı bizlerle paylaştı.

Yakın çevresinde Aygün’ün açıklamalarını mantıklı bulanlar, onu bir kahraman gibi karşılayarak, “mutlu son” un keyfini çıkarmaya çalıştılar.

Ancak olayın “danışıklı dövüş” olduğunu düşünenler, ekranlarda boy göstererek, Aygün’ü ve davranışını eleştiren zehir zemberek açıklamalarda bulundular.

 “Beni inandırıcı bulmayanları Ulu divana havale ediyorum” diyerek, iddiaları cevaplayan Aygün, söylenenlerden rahatsızlık duydu.

Gelişmelerin ışığında olayı irdelediğimizden:

Olanlara kafa yormadan, duygusal yaklaşımlarla “danışıklı dövüş” diyenlerin tarafından yer almak işin kolayına kaçmak olur.

Eğer iddia edildiği gibi olsaydı, neden Hüseyin Aygün CHP’den adaylığını koyup, vekil oldu? Bağımsız aday olup, seçildikten sonra BDP’ye geçmeyi yeğlemez miydi?

Doğrusunu söylemek gerekirse, şayet Aygün PKK’dan korkmuş olsaydı, niçin/nasıl CHP’den aday olup, vekil seçildi ki!

Analitik düşündüğümüzde, Aygün’ün olay sonrası açıklamalarına ve davranışlarına kuşkuyla yaklaşmak son derece yersizdir.

İddiayı ortaya atanların niyetlerini tam olarak bilmiyorum ancak Hüseyin Aygün açık sözlü ve dürüst bir siyasetçidir. Aynı zamanda hukukçu ve yazardır.

Bu nedenle olaylara ve kişilere yaklaşımı sağlıklıdır. Yöre halkıyla iç içe ve sıradan bir yaşantısı olduğu da bilinmekte.

Bu arada Parlamento’da yöresinin terörden ve diğer nedenlerden kaynaklanan sıkıntılarını sıkça dile getirmekte. Beraberinde çözüm önerilerini de sunmakta.

Herkes gibi o’nun bu özelliğini bilen PKK’nın, ondan (yıllardır süregelen) "Kürt Sorunu" için aracı olmasını istemesi gayet mantıklı değil midir?