Hüseyin Çelik, eğitim ve dil

03 Ocak 2008 tarihinde Milli Eğitim Bakanlığı Ticaret ve Turizm Öğretimi Genel Müdürlüğü ile British Council arasında işbirliği anlaşması imzalandı. Toplantıda konuşan Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik ''Türkiye'de İngilizce eğitim seviyesi düşük. Mesleki İngilizce'yi uygulamamız gerekir.'' dedi.

Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik ''Türkiye'de eğitim kalitesinin yükseltilmesinin'' sorumlulukları arasında olduğunu bilmiyor mu, unuttu mu; çok merak ettim. Öğretmenlere isyan eden Hüseyin Çelik, öğretmenlerin kalitesini denetlemek ve geliştirmek zorunda olan kurumun başında değil mi? Doç.Dr. Hüseyin Çelik'i eleştirmek bir kenara; bu yazıda üzerine düşünmek istediğim konu Türkçe ve Türkiye'deki yabancı dil uygulamaları.

Türkçe'nin ana dilimiz olduğu gerçeği gün geçtikçe unutuluyor ve gençlerimiz Türkçe üzerine düşünmüyor, Türkçe'nin çok basit bir dil olduğu sanılıyor. Dünya'da 75 milyondan fazla insanın anadili olan Türkçe dünyada en çok konuşulan dillerden birisidir. Ne yazık ki, durumun farkında değiliz. Bir üniversite öğrencisi olarak gözlemlerime dayanarak söylüyorum, gençlerin kullandığı Türkçe beni ürkütüyor. Komedi dizilerinde güldüğümüz konuşmalar, gençler arasında çok yaygın ve İngilizce ile karışık, Türkçe'yi temel alan bir dil kullanıyoruz. Türkçe konusunda akademik çalışmalar yapmış değilim, uzmanı değilim; bu nedenlerle ahkam kesecek değilim. ''Türkçe'nin gün geçtikçe yozlaştığı'' fikrine kesinlikle katılıyorum, kaygıyla izliyorum.

Türkçe'nin korunması konusunda Milli Eğitim Bakanlığı'nın büyük çabalar içinde olduğunu görmüyoruz, üzülüyoruz. Yabancı diller konusunda yapıcı fikirlere sahip olan Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik 25 Ekim 2006 tarihinde yaptığı açıklamada ''Pilot olarak seçilen okullarda Çince eğitime başlanacağını ve Çince'nin zorunlu yabancı dil olacağını'' açıkladı. Anadilimizi gençlerimize yeteri kadar öğretemediğimiz bir ortamda ''Bir bu eksikti!'' dedik.

Halihazırda Türkçe, İngilizce ve Çince'yi öğrenen bir öğrenci olarak söylüyorum; Çince dünya üzerinde görebileceğim en zor dil olmalı. Türkiye'de sadece 30 karakterden oluşan İngilizce bile yeteri kadar öğretilemezken, Milli Eğitim Bakanı bunun yetersizliğini kabul ederken; Çince'nin zorunlu yabancı dil olması son derece mantıksız. Üniversite öğrencilerinin yaklaşık %90'ı lisede hazırlık bölümü okumalarına rağmen yeterli İngilizce'ye sahip değiller. Hazırlık bölümünü bitiren öğrencilerin yaklaşık %50'si ise yine yeterli bir İngilizce'ye sahip değiller ve en az bir yabancı dil bilmenin zorunlu olduğu günümüz dünyasında işleri çok zor.

Çince'nin gelecekte ne kadar önemli olacağı tartışma götürmez bir konu. İş dünyasında önemli bir yere gelmek isteyen bir insanın Çince bilmesi de elbette gerekli. Fakat; Çince'yi zorunlu yabancı dil yapmak nedir? Avrupa'da lise mezunu olmayan insanların bile konuştuğu İngilizce'yi Türkiye'de üniversite mezunları konuşamamaktadır. Kendini çok fazla kasan Çinli bir çocuğun lise sonda ancak öğrenebileceği; Çinliler'in ortalama olarak 25 yaş civarında çözdüğü Çince'yi lise öğrencilerimiz nasıl anlayabilirler?

Türkiye'deki eğitim sorunu yıllardır masada, buna karşılık pek çözüm üretememiş durumdayız. İlmi bilimlerdeki eksiklerimiz bir kenara, kendi dilimizi gençlerimize öğretemiyoruz, dünyada 2.1 milyar insanın konuştuğu İngilizce'yi üniversite mezunlarımız bile çözemiyor. Bu durumda sorumluluk kime düşüyor, Çince'yi zorunlu dil yapmak haddimize mi?