Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

18 Şubat '11

 
Kategori
Siyaset
 

Hüsn-ü Mübarek ve zihniyeti tükenirken!... / Mısır nire, Türkiye nire?... (II) / ''3000'e Doğru''

Hüsn-ü Mübarek ve zihniyeti tükenirken!... /  Mısır nire, Türkiye nire?... (II) / ''3000'e Doğru''
 

Hüs-ü Mübarek nihayetinde gitti ki gidiş o gidiş!... ABD'nin ve halkın isteği yerine getirildi... Artık dönebilemez!... Ve halktan gelen baskıyla istemese de, ülkesini terk etmek zorunda bile kalabilir!... 

Ve ayrıca, bu sancılı süreçte tam üçyüzaltmışbeş insan yaşamını yitirdi ki, bunun ödenmesi gereken bir bedeli var!... 

Gerçi asker istifanın arefesinde, Mübarek'in yetkilerini yandaşı Ömer Süleyman'a devrini onaylamıştı ama, bu taktik, ne halka ne de dışardaki büyüklerine yeterli cevabı veremedi!... Mareşal başkan Hüsn-ü Mübarek, en nihayetinde, halkının adalet, adilane paylaşım, özgürlük iş ve ekmek ve demokrasi taleplerine ve büyük suyun ardından gelen baskılara daha fazla dayanamadı , direnci tükendi ve ayrılmak zorunda bırakıldı... 

Kliğinin ve yandaşlarının durumu nedir, hangi pazarlıklarla bu noktaya gelindi, o henüz bilinmiyor!... Görünen odur ki, bundan sonra görevini bir başka mareşal-general ve ordu, demokratik seçimlere kadar yürütecek!... Hayırlısı olsun. 

Ancak halkın bu durumdan ne derece memnun kalacağını, Mısır'da askeri konseyin halk nezdinde imaj kaybetmeden durumu ne şekilde idare edebileceğini de, zaman bizlere gösterecek!... 

14 ekim 1981 yılında başlayan ve 11 şubat 2011 yılında biten 29 yıl 120 günlük uzatılmış bir iktidar!... Ve, ne tesadüf ki, bizim 12 eylül dönemlerine rastlayan Mısırda'da, Amerikancı bir askersel yönetim!... Mareşallıktan başkanlığa yükselen bir siyasi süreç ve otuz yıl Mısır coğrafyasına damgasını vuran.. 

İstifasının açıklanıp, Mısırlılar Kahire'nin meydanın da, sokak ve caddelerinde gösteriye başladıkları günün akşamında subayların idareyi gene ele aldığı bu demokratik devrim günlerinde(!), bir coşkuyu yaşıyordu, Mısır'ın kadim halkları... 

Mısır yarı finaldeyken, bölgenin örnek alınacak ülkesi Türkiye'de, çok önemli bir soruşturma süreci vardı... Ülkenin siyasi tarihinde ilk kez hep birlikte toplamda yüzaltmışüç subayın Harbiye marşı eşliğinde tutuklanması , Mısır'dan gelen bu haberi gölgeliyordu!... 

Mısırda ''asker sınıfı'', bizdekiyle doğasına uygun bir benzerlik gösterse de, çok uzun yıllardır, OYAK' ın ötesinde ve ekonominin bizde olduğundan çok daha fazlasıyla da, içinde yer alıyor!... ''Mısır Silahlı Güçler Yüksek Konseyi'' içinde de var mı bilemeyiz ama, emekli generaller, Mısır ekonomisine de teşebbüs olarak yön verenler içinde!... ( Bizde de, bir zamanlar(!) özel şirketlerde murahhas aza falan olurlar, holdinglerden ekstra maaş alırlardı!...) Onlar Mısır ekonomisine yön verebilecek iktisadi bir gücün taraflarından!... Bu yüzden ülkedeki değişim ve gelişimler bir kapitalist olarak onları da son derece ilgilendiriyor!... Bir kere bu durum bilinmeli ve unutulmamalı... 

Tunus ve Mısır ordulari, NATO’nun »Akdeniz Diyaloğu« başlığı altında 1994’den bu yana sürdürdüğü bir programa katılıyorlar!.... Güney Akdeniz ülkelerine yönelik olan bu programa üye olan diğer devletler ise Cezayir, Fas, Moritanya ve Ürdün... Program çeşitli düzeyde bu ülkelerin NATO’yla askerî işbirliğinin yanısıra, »ordu mensuplarının uluslararası hukuk standartlarını« öğrenecekleri seminerler de içeriyor!... 

NATO programına katılan bu devletler ayni zamanda AB’nin kurduğu »Akdeniz Birliği«nin de üyeleri!... Her iki grup için geçerli olan gerekçe: ''Barış için işbirliği, subaylarin eğitimi, silahlanma nın denetimi gizli servislerin işbirliği, hukuksal iş birliğ i ve teröre karşı savaşım!...''  

Bir devrimde mutlaka bir öncü vardir... Halk bir başına öncü değildir!... Zaten halk, sınıfsal bir kavram da değildir.... Osmanlı mirası asker sınıfı, yanısıra burjuva sınıfı, aydınlar, işçi sınıfı ve bağlaşıkları Mısır'a özgü bir devrimde, o devrimin mahiyetine göre öncü olabilir... Bu durumun batılı anlamda nasıl bir devrim olacağı da tartışma götürür... Ve orada, Kahire'de Memluk ve Osmanlı'dan kalma yerlerde yaşam savaşı veren beşyüzbin civarında yoksul halk kesimi olduğu gibi, yüzyılık Britanya sömürgeciliğinin ürettiği bir kültürle de yaşayan halk ve orta sınıf var!... 

Gözlemlere göre, Tahrir Meydanı'nda toplanan insanların çoğu, batı eğitimi almış gençler ve kadınlardan oluşmaktaydı!... Ordu onlara dokunmadı, hatta destekledi ve bazı genç subaylar da yanlarında yer aldı!... Fakat, Kahire dışında, İskenderiye ve Süveyş'de Mısır'lı işçilerin yaptığı eylemler, Kahire'de karşılaşılmayan o eğitimli (!) ordunun o sert duvarını aşamamıştı!... 

Hüsn-ü Mübarek ve zihniyeti, batıdan gelen dalganın o büyük etkisiyle tükenirken, şüphesiz insan , Mısır'ı yorumlarken halkın devrimci durumunu da göz önüne almalı, ama dünyadaki siyasi ve askeri durumlar da, hesap ve istekler de hiçbir zaman gözardı edilmemeli!... Yoksa yanılırız... 

12.şubat.2011 / Tarabya 

 
Toplam blog
: 392
: 4592
Kayıt tarihi
: 12.03.07
 
 

İstanbul doğumluyum. Sağlıklı beslenme, yüzme, doğada yürüyüş ve çevre özel ilgi alanlarım. Şiiri ve..