Hüsnü Mübarek, "mübarek" bir devrimle, "mübarek" bir günde uğurlanacak!

Tunus'un diktatör lideri Zeynel Abidin Bin Ali'nin devrilmesinden sonra sıra Mısır'ın diktatör lideri Hüsnü Mübarek'e geldi. 

Tunus'la ilgili yazdığım yazıda bunun bir çığ etkisi yapacağını ve diğer Arap diktatörlerinin de aynı akibeti yaşayacaklarını söylemiştim. Buna domino etkisi de diyebiliriz. Bir taş devrilince sırasıyla bütün taşları da deviriyor. Demek ki sıradaki taş Hüsnü Mübarekmiş! 

6 Ekim 1981'de Enver Sedat'ın bir suikast sonucu öldürülmesiyle, Başkan yardımcısı olan Hüsnü Mübarek, Devlet Başkanlığı görevini üstlenmişti. O gün bugündür de Devlet Başkanı... 

Sözüm ona 1987, 1993, 1999, 2005 Devlet Başkanlığı seçimlerini % 100 lere yakın oylarla başarılı bir şekilde kazanıp makamındaki yerini perçimledikçe perçimlemiş! 

Hüsnü Mübarek çok mübarek bir adamdı, Allah'ın Mısırlılara bir lutfuydu, aman istifade edelim, bu fırsatı kaçırmayalım mı dediler Mısır'ın gerçek sahibi Mısırlılar! Özgür irade mi sandıklara yansıdı acaba? 

İş başına geldikten sonra ilan edilen sıkı yönetimin hala bugüne kadar devam etmesinden, Mübarek'in işi sıkı tuttuğu ve şansa bırakmadığı açıkça anlaşılmaktadır! 

Peki, sıkı yönetimle de olsa, ülkesini çok güzel yönetmiş, gelir adaletini ve gelir seviyesini tavanlara mı vurdurmuş Mübarek? Bu sorunun cevabı da maalesef kocaman "hayır"dır! 

Okuma yazma oranından anlaşılacağı üzere, halkını kara cahil bırakmakla kalmamış, 80 milyonluk ülkesinin % 40'ını yani yaklaşık 32 milyon vatandaşını da günlük 2 dolarla geçinmeye mahküm etmiş! 

Mübarek katı bir diktatör zihniyete sahib birisi. 30 senedir ülkesini yukarıdaki bilançoyla yönetiyor, niyeti sonsuza kadar yönetmek. Elinden gelse edindiği servetle, fiyatına bakmadan, pazarlık etmeden sağlığı da satın alacak ama; maalesef bu imkansız. Son yıllarda ağır sağlık sorunları yaşadı. Makamı yabancı birine bırakmak da acı geliyor. Ne yapsın zavallı Mubarek: Küçük oğlu Cemal Mübarek'i kendi yerine geçirmeye hazırlanıyordu! 

Mübarek'in katı bir diktatörlük zihniyetine sahip olduğunu wekeleaks belgelerinden de anlıyoruz: ABD'ye Irak için "adil bir diktatör" atamasını önermiş! Kendisi gibi... Kendisi çok adil ya! 

Mübarek kendi ülkesini ve insanlarını kara cahil bıraktı ama dünyayı bırakamadı, buna gücü yetmedi. Dünya da iletişim çağına girdi. Dünyada artık Facebook'undan Twetter'ına kadar bir sürü paylaşım ve haberleşme siteleri var. 

Mısırlıları artık, yarı resmi El Ahram gazetesiyle uyutmak mümkün değil. Her şey çok kötüyken güllük gülistanlık göstermek imkansız. 

Uyandılar ve harekete geçtiler. Tunus, bir işaret fişeği oldu... 

Gösteriler günden güne artıyor... Yurt dışında yaşayan Nobel ödüllü eski Uluslararası Atom Enerji Kurumu Başkanı Muhammed El Baradey Mısır'a döndü. Göstericilere destek veriyor... 

Mısır yönetiminin gösterileri yasaklamasına rağmen, cuma günü yani bugün Başkent Kahire'de büyük gösteriler için Mısırlılar randevüleştiler... 

47 yaşındaki oğul Mübarek'in Londra'ya kaçtığı söyleniyor. Baba Mübarek'in ise nerede olduğu bilinmiyor... 

ABD Dışişleri Bakanı Clinton, mevcut yönetimi desteklediğini açıkladı. 

Tabii ki buradan da ABD'nin demokraside ne kadar samimi olduğu anlaşılıyor. Bunun tercümesi: ABD'ye kul köle olun da insanlarınıza ne yaparsanız yapın! 

Ama sel dağdan koptu bir kere... Taş, kaya, ağaç, ne çıkarsa katmış önüne geliyor... Değil ABD, dünya biraraya gelse bu seli durdurmak imkansız... 

Bugünkü gösteriler Mübarek'in ipini çekecek gibi 

"Muhakkak Allah adaleti emrediyor" katı ve açık hükmünden anlaşılacağı gibi diktatör Arap liderlerinin yönetimleri İslam'a da uygun değildi. 

Bu devrim "mübarek" bir devrim olacak... 

Ve islamiyette cuma günü mübarek bir gün... 

Hepsini bir araya getirirsek başlığımızdaki söz ortaya çıkıyor: 

Hüsnü Mübarek, mübarek bir devrimle, mübarek bir günde uğurlanacak! 

Önümüzdeki günlerde Mübarek'in ne kadar direneceğini ve göstericilere ne kadar katı davranacağını göreceğiz. Ama sonucun değişmeyeceğini tahmin ediyorum. 

Yakında Mübarek'i Zeynel Abidin Bin Ali ile birlikte kahve içip eski tatlı günleri yad ederken görürsek şaşırmamak lazım...