Hüsran ve Makber... Fenerbahçe'nin işi Allah'a kaldı

Bizde Digitürk var, maçı D Smart veriyor. O kadar zengin ya da patavatsız değilim ki ikisine birlikte üye olayım. Zaten birini zar zor ödüyorum, adamlar kafalarına göre zam yapıyorlar. “Fenerbahçe” aşkına kuzu kuzu ödüyoruz…

Maçı seyretmek için dışarıda bir kafeye gideceğim, kapıya çıktım oğlum koluma sarıldı “aman babacığım sakin ol” dedi…

Dün de çok değerli bir dostum bak hava çok sıcak gidersen kendine “mukayyet ol” demişti hatırladım.

***

Çok iyi şeyler beklemiyordum ama en azından bu denli “rezil” olacağımızı da hiç düşünmemiştim.

Daha önce defalarca yazdığım gibi “teknik adamların” belli başlı görevleri var.

Katarların önünde gitmek ve arkasındakileri sağ ve salim varacakları yere götürmektir.

Hepimiz az veya çok futbol oynadık, bunu anlayamayacak bilemeyecek kadar cahil insanlar mıyız?

“Teknik Adamlar” öncelikle ekibini çok iyi tanımalı, onları anlamalı ve kaynaştırmalıdır.

“Teknik adamlar” oyunu yani maçı an be an iyi okumalıdırlar.

“Teknik adamlar” rakibi ve oyuncularını çok iyi etüt etmeli onlara göre önlemler almanın yollarını behemehâl bulmalıdır.

Ben şahsen “Ersun Yanal’ın bu kapasiteye sahip olduğunu hiç sanmıyorum şu güne kadar seyrettiğim Fenerbahçe maçlarında da göremedim kimse kusura bakmasın…

Maalesef bizim Başkanımız Aziz Yıldırım takımı adam gibi yönetecek adam aramıyor “kendisinin rahatça” yöneteceği adamları arıyor ve buluyor…

***

Arsenal takımı hiç de yabana atılacak bir takım değil, yıllardır izliyoruz, tanıyoruz. Başındaki teknik adamı tartışmaya bile gerek yok.

Ancak şöyle bir bakıyorum da Fenerbahçe futbolcularının gerek değeri gerek futbol kariyerleri hiç de yabana atılacak durumda değil…

Dünkü oynanan maçın analizin yapmak bana düşmez ama eski bir sporcu ve Fenerbahçe’ye delicesine gönül vermiş biri olarak diyorum ki;

“Fenerbahçeli futbolcularda “güven eksikliği” var.”

Bunu gidermek ve hemen her alanda sahada müsabaka da güven tesis etmek “teknik adamların” işi.

Sizce Ersun Yanal da bu yetenek var mı?

***

Başarısızlıklara haklı mazeretler aramayı ya da üretmeyi hiç istemem hatta nefret ederim. Ancak özellikle Şampiyon Kulüpler müsabakaları için Emenike diye bir futbolcuyu tonla para verip alelacele transfer ettiriyorsanız adama Emenike maçın en önemli ilk yarısında niye sahada değildi, diye sorarım ben. Kadro açıklanıyor baktım ne Gökhan Gönül var ne de Emenike. Kim var; ağır trafik kazası geçiren araçlara dönmüş bir futbolcu…

Oynaması gereken zımba gibi oyuncular nerede? Yedek kulübesinde..

Takım özellikle forvetler sapır sapır dökülüyor, başka gol atacak adam mı yok.

Var ama maalesef ne zaman oynayacakları bile belli değil…

Büyük golcü sadık Fenerbahçeli Semih’e ne oldu, Stock neden başka takıma kiralandı? Ki geldikten sonra izledim Stock kiralık gittiği takımda öyle güzel bir gol attı ki ağzım açık kaldı…

***

Ve giderek yurt içinde ve dışında Fenerbahçe kulübü futbol öğüten kulüp haline gelmeye başladı.

Dediğim gibi beklemiyordum ama hiç değilse bir beraberlik alırız diye de umutlanıyordum.

Sonuç; “Hüsran…”

Maç bitti cep telefonumu evde bırakmıştım, geldim mesajları tek tek okudum, gelen mesajların ortak dili neydi biliyor musunuz?

“Çoluk çocuğun diline düşmüşüz…”

“Hüsran” bunun ne kadar acı verdiğini anlatan kelime diye düşündüm başka kelime de bulamadım…

***

Diyeceksiniz rövanşta ne olur? “Mucize”

Yani işimiz Allah’a kalmış…

Onun da bu Başkana ve bu Teknik adama zaman ayıracağını hiç sanmıyorum…

Şimdi “MAKBERİ” dinlemenin tam zamanı.

Erdoğan ÖZGENÇ