Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

30 Temmuz '13

 
Kategori
İnançlar
 

Hüznüm ve Seccadem

Hüznüm ve Seccadem
 

Hüzün damladı dün  gece seccademe. Yüreğim buruk, kederler içinde. Babam düştü aklıma. Benim küçüklüğümdeki hali, dimdik duruşu, hiddeti… Ve ardından biraz büyüdüğüm zamanlardaki hali, hastane odasında ki o son hali, o masum bakışı, gözleriyle veda edercesine bakışı. Cenazesinin yıllarını tükettiği evinden  gittiği sabahı, Altmış küsur seneyi, bizimle aynı mekânlarda harcayan o değilmiş gibi birden bire ortadan kayboluşu. Uzağımda, yakınımda cereyan eden göç hikâyeleri öyle çok ki. Sürekli olarak dolup boşalan dünya, ne gidenleri yolundan çevirebiliyor, ne de bir vefa gösterebiliyor.

Gecenin karası siniyor odama. Biliyorum kaç lamba yaksam ışıtamaz şu anda kasvetli yalnızlığımı. Kul yapısı duvarlar, beni köşeme sindirmeye hevesli gibi üstüme gelmek için, sırtlandıkları saatin akrebiyle yarışıyorlar sanki. Belli ki, uzun zamandır en çok dün gece de hapsoluyorum kendime.Başımı dizlerime dayıyorum… Düşüncelerim düşlerimle karışmış hücum ediyorlar sanki. Çocukluğumu sanki yeterince yaşamamışçasına, geri istiyorum. Oynadığım oyunları, üstümün kirli paslı oluşunu, çanta sırtımda karlı yollardan okula gidişimi geri istiyorum. Ah çocukluğum, gelemeyeceğini bile bile seni özlememek, çağırmamak hiç mümkün mü?

Sanki ben hiç ölmeyecekmişçesine, kalan nefeslerimin sayısını bilmeden, sadece anı tüketmekle meşgulüm. Aklıma ilk gelen, bu gece evimde iken, yarın öğlen mezarımda olabilirim. O an içimde incecik bir sızı dolaşmaya başladı. Düşündüm, bu yaşıma kadar, gaye bilerek el üstünde tuttuğum, aldanmışlık, şartlanmışlık sapaklarına uğrayıp peşinden koşturduğum onca şeyden geriye neler kaldı? Beni bir damla sudan var edip, annemin rahminde bir tohum gibi yeşerten, süt çeşmeleri ile besleyip büyüten, şimdiye kadar hep koruyup kollayan, şerefli bir misafir kılan Rabbimin sözlerine muhalif haller içinde geçen zamanlarım, zifiri gecelerin bile yanında ışıltılı kaldığı birer büyük kara nokta oldular yüreğime. Çok zamanlar, gaflet çukurlarına düşerek, nefis ve şeytan tuzaklarına yakalanarak, O’nu unutup oyun ve eğlenceden ibaret olan dünya denizinin dalgalarında kaybolup gittim. Kim bilir kaç zaman, O’nun rızasını kazanacak kaç fırsatı hazin biçimde kaçırdım.

Pişmanlık damla damla süzülüyor yanaklarımdan… Seccadem merhametle kucaklıyor alnımı. Her an muhtaç yüreğim yalvararak O’na sormadan edemiyor: Canım tenimi terk edercesine, umut çeşmesinden akan gözyaşlarım sel olsa ve son nefesim olsa tam bu anım, kurtuluşum kılar mısın? Sıvadığım bunca kiri, pası yüreğimden silip, kalan vaktimde kıblemi Sana doğru sabitler misin? Beni her ayağım kaydığında düşmekten koruyup, her batağa saptığımda saplanmaktan kurtarır mısın?

Biliyorum. Beni hiç başıboş bırakmayan, bağışlayıcı olan ve affetmeyi seven Sen, son nefesime kadar da tövbe kapılarını yüzüme kapatmayacaksın. Yüreğimde Sen’i hep baş tacı edebilmem, içimde bir cennet yaratmandır. Sen’in sevgini, tüm sevgilerin üstüne taşıyabilmek, rızan için yaşamaya çalışmak, karanlık gecelerimi de karamsar vehimlerden kurtarıp nurlandıracaktır. Ömrümün kalanını bereketlendirecek, sıhhat, gaflet ve hevesat içinde geçen gençliğimin elimden gidişine teselli olacak ve yaşlılığımı da benim için dertten devaya çevirecektir. 

 
Toplam blog
: 15
: 1257
Kayıt tarihi
: 05.01.11
 
 

Kimim ben? Bazen sessizce bir köşeye çekilmiş ağlarken, bazen hayata karşı etten yapılmış firtına gi..