Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

25 Aralık '19

 
Kategori
Ben Bildiriyorum
 

Huzur Evi'nin Kıymetlileri

 

 

 Yaşlılarımızı Huzur Evine Koyarız ve onun iyi olduğuna inanırız. 

 

 

“Bizler yaşlılara bunak muamelesi yaparız. Konuştuğunu dinlemeyiz, nasihat verme diye itiraz ederiz. Hatta burada anaya, ataya gösterilen saygı nerede bizim yaşlılarımızı attığımız huzur evleri nerede? Yazıklar olsun bizlere.”

 

 

Ecrin’e ipek bir bez verdi.

Ecrin bezi eline aldı çadırın düğnüğüne doğru giderken kalabalık hareketlendi, birileri ona çarptı, birileri onu itekledi.

Bez yere düştü. Bezi almak istedi. Nerede ise eziliyordu. Omuzlarından biri kaldırırken bezi son anda aldı ve kemerinin içine soktu. Kalabalıktan onu genç adam çıkartmıştı.

“Eziliyordum neredeyse.”

“Ezilmedin.”

 

Ezilmesine sebep, evlenmek isteyenler, yurt edinmek isteyenler oradaki bezlerden birini almak istemelerinden kaynaklanmıştı. Birbirlerinin üzerinden nerede ise atlıyorlar, kısa bir sürede bağlanmış olan onlarca bezlerden birini almak için adeta savaş veriyorlardı.

Biri, çadırın direğine tırmanmaya başladığında Ecrin yeni bir olaya daha şahit olacağını anlamıştı. Tırmanan biraz tırmanıyor duruyordu.

“Neden duruyor.”

“Dua ediyor.”

“Her durduğunda dua mı ediyor?”
“Evet.”

Sonunda çadırın tünlüğünden gökyüzüne uzanan direğe bayrak astı. Genç adam,

“Artık çadırın açıldığını duyurdu.”

“Bayrağı asarak yaptı bunu.”

“Doğru, Çadırın tünlüğüne eriştiğinde, artık göğün de kapısına gelmiş oldu. Bundan sonrasını, gök kapısı; tanrının aydınlık ülkeleri ve ruhlar âlemi olarak kabul ederiz.”

“Direğe tırmanan ne yapıyor şimdi?”

“Mensup olduğu boy”un işaretini işliyor.”

 

Yine bir karmaşa, yine hareketler, sesler artamaya başlamıştı.Gelenler ellerindekileri çadır sahibine vermeye başlamışlardı.

Verilenler arasında, halı vardı, kilim vardı, değişik heybeler gördü. Ok, yay vardı. Tulum vardı, kap kacaktan başka yün ve bezler vardı. Birileri çadıra ellerindekilerle giriyor, dışarıdakiler içeri girenin çıkmasını bekliyor, o çıkınca diğeri giriyordu.

“Bunlar kim?”

“Bunlar obadakiler, yani komşular. Yeni çadırdakilerin ne ihtiyaçları varsa çadır hediyesi olarak getiriyorlar.”

“Muhteşem.”

Kalabalık, getirdiklerini verdikten sonra dışarıda yaşlıların arkalarına geçip beklemeye başlamışlardı. Ecrin, yaşlılara gösterilen saygıdan çok etkilenmişti. Burada yaşlılar ne kadar önemliydiler. Her birini bir bilge olarak görüyorlardı.

Biran içi sıkıldı.

“Bizler yaşlılara bunak muamelesi yaparız. Konuştuğunu dinlemeyiz, nasihat verme diye itiraz ederiz. Hatta burada anaya, ataya gösterilen saygı nerede bizim yaşlılarımızı attığımız huzur evleri nerede? Yazıklar olsun bizlere.”

 

Çadıra ilk girenler yaşlılardı, arkasından diğerleri de girmeye başlamışlardı. Ecrin ve adam arkalarından çadıra girmişlerdi. Çadırın sahibi girişi görecek biçimde ocağın başında oturuyordu. Erkekler girişin soluna kadınlarda sağına oturduklarında, Ecrin, adama baktı.

“Biz burada duracağız.”

Bir süre oturuldu, bir süre konuşuldu. Konuşulanlar Ecrin’e tam net gelmiyordu. Anlamıyordu ama ifadelerden çadır sahibini yeni çadırından dolayı tebrik ediyorlardı.

Davul sesleri geldiğinde yine önde yaşlılar ardından ev sahibi ve diğerleri dışarı çıktıklarında, atlıların onları beklediklerini görmüşlerdi. Atlılar gelenleri gördükten ve yaşlı bir adamın işaretinden sonra çadırın etrafında at koşturmaya başlamışlardı. Atlar birbirini takip ediyor ve gittikçe hızlanarak çadır etrafında dönüyorlardı.

 

TÜRK ZİNCİRİ KİTABIMDAN

NAZAN ŞARA ŞATANA

 
Toplam blog
: 1731
: 4678
Kayıt tarihi
: 09.12.10
 
 

Turizmci; Genel müdür Yazar ; Romanlar, senaryolar müzikkaller... Sinema filmleri, TV filmleri.....