Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

25 Mayıs '08

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Huzur Evleri..

Huzur Evleri..
 

Huzur Evi . Adı huzur sadece. "Beyaz Melek" filmini izlerken hiç şaşırmadım.

Huzur Evlerini gezen bir çok insan tanırım. Giderler , üzülürler , hediyeler götürür, oradaki insanların duygularını anlamadan, "Acaba öpersem hastalık falan bulaşır mı" korkusuyla uzaktan bakar ve dönerler. Sonra çevrelerine anlatırlar." Bir sürü şey götürdüm. Çok kötü. Allah kimseyi düşürmesin."

Bitti. Bu kadar...

Halbu ki Huzur Evleri ; Bir kaç cümle ile anlatılamayacak kadar trajedi boyutunda yıkılmış, sevgiye , ilgiye muhtaç insanların, gözleri yolda beklediği hüzün mekanlarıdır. Hissederseniz, ben de bu yaşa geleceğim , beni de çocuklarım bura da kaderime terk edebilir derseniz...

Her hangi bir derneğe kayıtlı olmaksızın sürekli gittiğimiz , el öptüğümüz , orada kalanları anne-baba bildiğimiz bu tip yerlerden birinde yaşadıklarımı paylaşacağım sizlerle.

1999 depremin de kimsesiz kalan bir karı-koca ile tanıştım. Sosyal hizmetler kurumu Bahçalievler'de ki Huzur Evi'ne yerleştirmiş. Karısı iki bacağını da kaybetmiş. Kocası ise tekerlekli sandalyede.
Odaları'nın kapısını çaldım. Güler yüzle açıldı kapı. Küçücük bir oda. Karyolanın üzerinde pembe saten bir yatak örtüsü serili. Her taraf tertemiz. Yerde bir halı serili. Masanın başında ...... amca ile sohbet etmeye başlıyoruz. "Eşiniz nerede?" diye sordum. "Çamaşır yıkıyor." cevabı geldi. Hayretler içinde tuvalete yöneldim. "Yardım etmemi istermisiniz ?" diye sordum. "Yok evladım. Şimdi geliyorum." dedi...... teyze. Olmayan bacaklarına rağmen elinde çamaşır yıkıyordu. "Çocuğunuz var mı ?" diye sordum. "Amerika da Profösör ." yanıtı geldi.. Gözlerinin içi gülmüştü her ikisinin de. 7 yıl önce ki fotoğraflarını gösterdiler Amerika'da çekilmiş. "On yıldır oradalar. Evlendi ve yerleşti. Türkiye'ye hiç gelmediler. Olsun. Canları sağ olsun da varsın gelmesinler.Torunu görsek tanımayız şimdi Bey. Ne kadar büyümüştür." Boğazıma bir yumruk oturdu. Tam 7 yıldır arayıp sormamıştı anne-babasını. Torunlarını hayal edebiliyorlardı sadece. Baş uçlarına koydukları çerçeveyi okşuyor, öpüyorlardı halâ..

Burada kalanların ortak özelliğidir albümleri göstermek. Resimler de tanıttıkları her şahıs onları alıp çok uzaklara götürür. Hissedersiniz bunu. Enteresan olan, hiç birinin ağzından "Kızım, oğlum, torunum gelmiyor. Bizi burada tek başımıza kaderimize terk ettiler." demezler. "Çok işi var, Yurt dışında, geliyor" deyip geçiştirirler. Kıyamazlar evlatlarına herşeye rağmen.

Rehabilitasyon bölümleri çok yıpratır insanı.Her oda da keskin bir idrar kokusu karşılar sizi. Yataklar incelmiştir artık. Baş uçlarına gittiğiniz de bir kısmı sizi hiç duymaz. Derin bir uykudadır. Küçücük bedenleri vazgeçmiştir yaşamdan. Başını okşarsınız. Açar gözlerini "Hoşgeldiniz" der. Küçücük hediyeyi baş ucuna bırakırsınız. "Teşekkür eder". "Bir daha gelir misiniz? " diye sorar. "Evet" dersiniz inanmazlar. Sonra gözlerini kapatır ve uyumaya çalışırlar. Aslında uyumak değildir istedikleri, unutmaktır..

Çoğunda sonda takılıdır. Devletin verdiği ödenek bellidir. Hasta bezi yetersiz olduğundan sonda ile hadiseyi çözmeye çalışırlar. Bir süre sonra enfeksiyon oluşur. Böbreklerinden hastalanırlar. Hayır severlerin bez götürdüğü gün sosyal hizmet çalışanlarının en mutlu günüdür. Fahrettin Kerim Gökay Huzur Evi çalışanları son derece müşfik ve iyi niyetli insanlardır. Kendi kendine yemek yiyemeyenleri beslerler. Sevgiyle yaklaşırlar.

Girişte hep bir beklenti vardır. Toplu olarak otururlar. Kapıdan içeri girdiğiniz an "Ne getirdin bize?"
sorusu dökülür dudaklarından. Götürdüğünüz bir meyve suyu bile çok önemlidir onlar için. Tekrar gitmeniz için bir şeyler sipariş eder ve eklerler "Senden öncekiler de getiririz dedi bir daha gelmediler. Sen de gelmeyeceksin." Yaşlı oluşlarından ötürü hep terk edilmeye mahkum edilmişlerdir. Aranıp , sorulmamak maalesef kaderleri olmuştur... Kederler ise alın yazıları..

Gitme vakti geldiğin de bir çoğunu göremezsiniz. Odalarındadırlar. Vedaları sevmezler.. Ellerini öpersiniz, size yürekten dua eder -bizi unutma yine gel- derler ve uğurlarlar..

Yürekleri sevgi dolu bu insanların tek isteği UNUTULMAMAKTIR. Onları terk etmeyelim..

Bir daha ki yazım da yine Huzur Evleri anılarıma devam edeceğim..

Sevgilerimle.

 
Toplam blog
: 347
: 1365
Kayıt tarihi
: 31.10.07
 
 

İstanbul 25 Temmuz : /… İşletme tahsil ettim. Özel ilgi alanım olduğu için 2 yıl Psikoloji okudum..