Huzura doyduğum an

Yaş ilerledikçe yaşlıların hissettiklerini daha iyi anlar oldum.. Beden ihtiyarlıyor ihtiyarlamasına; ama genç kız ya da delikanlı edasındaki ruh bunu kabullenemiyor. Zor sonlanacak bir savaş başlıyor gizliden.. Çok kolay anlarsınız dışardan bu savaşçıları... 

50' lerini devirmiş ya da sonlarında beyefendiler, tepesi kel kalmışlıklarına inat at kuyruğu yapıp, yırtık kotla Harley sefasına başlıyorlar. Tabi bu grup cukka sağlam olanlar. Zenginin kusuru sevaptır malumunuz. Orta halliler entel takılmakla yetinirler çoğu zaman.Tel, yuvarlak camlı gözlükler ( ki bunların düşük takılması tercih sebebidir..) , vazgeçilmez at kuyruğu ya da yapağıya dönmesine aldırmadan omuzlara dökülen bir avuç saç. Boyunda siyasi görüşlere göre biçimlenen fularlar, kareli teenage gömlekler ( cool yeleklerle kombine edilmiş) Olmazsa olmaz sigara ya da hatta daha fazla purolar... 

Hanımlarda bu daha vahim boyutlara ulşabiliyor. Ebatlara, yerçekiminin yan etkilerine aldırış edilmeden giyilen taytlar, miniler, dar kotlar, askılılar, olmazsa olmaz kara tenlere çalınmış sarı saçlar, botokstan açılamayan dudaklar... 

Çok acımasız bulabilirsiniz görüşlerimi. Ama kendimi de katarak yorumda bulunuyorum bilesiniz. 40 yaşıma varmaya o kadar az kaldı ki yaşlanma korkusu beni de sardı elbet... Ancak kendimde de yaptığım kıyafet, makyaj ve takı reformumun tam içindeyim. Her yaşın yakışanı vardır. Genç kalmayı herkes ister. Bedene iyi bakmak borçtur yaradana, ama maskara olmaya da gerek yok. Eşofmaları çekip, deniz kenarında yapılan huzurlu bir yürüyüşün ne yaşı nede keyfi hiçbir şeyde yok çok şükür.....