Huzursuz Türkiye'ye sahte memnuniyet reklamı

AKP’nin 12 Haziran seçimlerine dönük reklâm kampanyasını oldukça eğlendirici buldum. 

Reklâmlarda “elinizdekilerle yetinin, 9 yılda verdiklerimizle mutlu olun” mesajı öne çıkarılıyor. 

Geliş gidişi ayrılmış yollar öyle bir övülüyor ki, bilmeyen yıllar boyunca ulaşımın katır sırtında yapıldığını düşünebilir. 

Bolu Dağı’na yapılan ve birçok hükümet eskiten meşhur tünelin sahiplenilmesi sırasında ortaya konan övünme cümleleri nedense gıdıklıyor beni. 

Sanki ülkemizde ilk kez bir tünel inşa ediliyor ve bu tünel sayesinde sürücüler de zamandan ve akaryakıttan tasarruf ediyorlar. 

Ömrü yollarda geçen deneyimli sürücüler, hükümetin bu övünmesi karşısında neler söylüyorlar acaba? 

Yine uçak seferlerindeki artışların salt AKP ile ilişkilendirilmesi? 

Bilmeyen özel havayolu işletmeciliğini ülkemize AKP’nin getirdiğini düşünebilir. 

Bu reklâm kampanyalarının fazla etkili olacağını sanmıyorum. 

Televizyonlarda canlı seçim programlarını izliyorsanız halkın, vatandaşın çok farklı şeylerden bahsettiğini görmüşsünüzdür. 

İnsanlar özellikle ve ısrarla işsizlikten yakınıyor. 

Emekliler maaşlarının hiçbir ihtiyaca cevap veremediğinden bahsediyor. 

İşçiler asgari ücrete mahkûm hayatlarından yakınıyorlar. 

Ev kadınları pazarda, marketteki mutfak yangınından duyduğu huzursuzluğu anlatıyor. 

Öğrenci YÖK’ün cenderesine isyan ediyor, harçları ödemenin zorluğunu dillendiriyor. 

Üniversite adayları ÖSYM’deki kadrolaşmaların sonucu olarak ortaya çıkan şifre skandalına, cemaat etkisine karşı sokaktalar.. 

Hastalar hastanede giderek artan teşhis, tedavi ve ilaç için ödenen katılma paylarına tepkili.. 

Esnaf bir önceki yılın işini yapamamaktan, iflasa doğru gitmekte olduğundan şikayetçi.. 

Büyük sermayeci bütün yasaların onun lehine çıkmasına, emeği bir şamar oğlanına çevirmesine karşın, hükümetin baskı ve tahakkümünden rahatsız.. 

Partiler her an bir kaset skandalıyla sarsılma korkusunu yaşamakta.. 

İnternet kullanıcısı sanal ağdaki filtrelerle, sansürlerle özgürlüklerine yapılacak müdahalelere öfkeli.. 

Aleviler inançlarının başbakan tarafından seçim malzemesi yapılmasına, aşağılanmasına tepkililer.. 

Kamu çalışanları aldıkları sefalet ücretinden ve sürekli engellenen toplu sözleşmeden dolayı hükümeti eleştirmekten yorgunlar.. 

Köylüler bir yandan zehir üreten tesislerin tarlalarına verdikleri zarardan, bir yandan ürünlerinin para etmemesinden, bir yandan içine düştükleri borç sarmalından uykusuz geceler geçirmekte.. 

Kürtler uzun yıllar inkârcılık ve baskı ile engellenen varlık mücadelesini “ demokratik özerklik” adını verdikleri yerel hükümete kadar taşımakta kararlılar.. 

Trabzonsporlular şampiyonluğun başbakanın Fenerbahçeli olmasından dolayı ellerinden alındığını düşünüyorlar.. 

Gazeteciler muhalif gazetecilerin ve cemaatle ilgili deşifre kitap yayınlayan meslektaşlarının anlamsız gerekçelerle içeriye tıkılmasından hükümeti sorumlu tutuyorlar.. 

Sendikalar örgütlenme özgürlüğünün bu hükümet döneminde iyice daraltıldığı görüşündeler.. 

Hemen her alanda ve her meslek için bu örnekleri artırmak mümkün. 

Hal böyle iken AKP “mevcut durum çok iyi”, “elindekinin değerini bil” politikasıyla sahte memnuniyet tesis etmek konusunda ne kadar başarılı olabilir? 

“İş-ekmek-özgürlük” sloganı, seçim tercihlerinde bugün dünden daha yakıcı şekilde etkili olacak galiba..