Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

09 Ağustos '07

 
Kategori
İnançlar
 

Hz. İsa'ya ilahi bir mucize olarak gökten sofra indirilmesi

Hz. İsa’ya (a.s.) inanan havariler, imanlarını ayne’l- yakîn mertebesine yükseltmek amacıyla o’nun huzuruna gelerek “ Ey Meryem oğlu İsa! Rabbin bize gökten bir sofra indirebilirler mi? ” ( Mâide sûresi, 112. ayet ) dediler. Hz. İsa ( a.s.) , bu isteklerinin ardında imana zarar verecek bir şüphe belirtisinin olmaması amacıyla onlara nasihat etti. Onlara dedi ki; “ Eğer siz hakiki mü’minseniz, Allah’tan korkun. Böyle bir talepte bulunmayın. Sizin böyle bir talebiniz, Allah’ın kudretinde ve benim nübüvvetimin sıhhatinde şüphe de olduğunuzu ima eder ve sizi iman ve ihlâs iddianızda şüpheli gösterir. ” ( Mâide Sûresi, 45. ayet )

Havariler, Allah’a olan imanlarında herhangi bir şüphenin bulunmadığını gönüllerinin mutmain olmasını istediklerini belirttiler. “ Havariler şöyle dediler: İstiyoruz ki, ondan yiyelim, kalplerimiz yatışsın ve senin bize doğru söylediğini bilelim. Böylece mucizelere şahitlik edenlerden olalım.” ( Mâide Sûresi, 113. ayet ) Hz. İsa (a.s.) onların masum bir talepte bulunduklarını görerek sevindi ancak Allah katından indirilecek bir sofranın açıkça görülmesinin bazı sakıncaları bulunabilir diye endişeleniyordu. Buna rağmen ellerini kaldırarak şöyle dua etti ; “ Ey Allah’ım! Rabbimiz! Bize semadan bir sofra indir. Öyle bir sofra ki, onu indirdiğin gün, bize, bizim evvel ve âhirimize bayram olsun ve senden, senin kemâl-i kudretine ve benim nübüvvetimin sıhhatine delâlet eden bir alâmet olsun. Bizleri rızıklandır. Sen rızk verenlerin en hayırlısısın.” (Mâide Sûresi, 114. ayet ) İsa aleyhisselam duasını bitirir bitirmez göklerden kırmızı renkte bir sofra iniverdi. Çevresine öylesine güzel bir koku yaydı ki, yeryüzünde böyle bir koku duyulmamıştı. Sofranın önlerine konduğunu görünce Hz. İsa ve havariler secdeye kapandılar, Allah’a ( c.c.) hamd ettiler.

Tefsirlerdeki açıklamalara göre sofrada; kılçıksız ve pulsuz, kendi yağında kızartılmış balık vardı. Bu balığın baş tarafında tuz, kuyruk tarafında bir kâse içinde sirke, çevresinde de çeşitli sebzeler bulunuyordu. Sofrada beş tane de çörek vardı ki, birincisinin üzerinde zeytin, ikincisinin üzerinde bal, üçüncüsünün üzerinde yağ, dördüncüsünün üzerinde peynir, beşincisinin üzerinde de kurumuş et bulunuyordu. Hz. İsa (a.s.), “ Allah buyurdu ki, ben o sofrayı size elbette indiririm. Fakat ondan sonra içinizden kim nankörlük ederse, artık onu, âlemlerden hiçbir kimseye yapmayacağım bir azap ile azaplandırırım! ” (Mâide Sûresi, 115. ayet ) ayetteki ifadede buyrulduğu üzere endişelenmiş ve “ Yarabbi, bunu bize rahmet vesilesi kıl!..” şeklinde dua etmişti.

Havariler bu kez; - Ey Allah’ın peygamberi, rûhu ve kelimesi, bu dünya yemeği mi, yoksa cennet yemeği mi? Diye sordular. Hz. İsa’da bunun cennet ve dünya yemeği olmadığını Allah’ın “ol” demesi üzerine yarattığı bir mucize olduğunu söyledi. Havariler tekrar sofra üzerinde başka bir mucize görmek istediklerini belirttiler. Hz. İsa (a.s.) o an sofra üzerine baktı. Oradaki balığa seslenerek; “ Ey balık! Aziz ve celil olan Allah’ın izniyle diril!..” dedi. Balık hemen dirildi. Dilini çıkararak sofranın üstündeki yiyecekleri yemeğe başladı. İri, iri gözlerini insanların üzerine dikmişti. İnsanlar bu bakışlardan korktular. Bunun üzerine Hz. İsa balığa tekrar dönerek; “ Ey balık! Allah’ın izniyle tekrar eski haline dön !..” dedi. Balık ta eski haline döndü.

Ömer Nasuhi Bilmen tefsirinde açıklandığına göre havariler şu isimlerden oluşmaktadır; Petrus, Anderyas, Yuhanna, Filib, Büyük Yakup, Partelmi, Toma, Metta, Simon, Tadyus, Küçük Yakup, Buda ( Şem’un, ) Buda daha sonra ihanet ettiği için havarilikten çıkarılmış onun yerine Matyas geçmiştir.

Kısaltma ve sadeleştirmeler yaparak yararlandığım kaynak; “ Hazreti İsa ve Hazreti Meryem- Mustafa Necati BURSALI ” ( Saray Kitabevi)

 
Toplam blog
: 177
: 1268
Kayıt tarihi
: 09.03.07
 
 

1965 Almanya doğumluyum. Atatürk üniversitesi İlahiyat fakültesi mezunu olup, öğretmen olarak çalışm..