Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

20 Nisan '09

 
Kategori
İnançlar
 

Hz. Muhammed’e tabi olun ki Allah sizi sevsin

Hz. Muhammed’e tabi olun ki Allah sizi sevsin
 

Müslüman’dan istenen, derin bir sevgi ve aşkla Yüce Allah’a yönelmektir. O’nu ve emirlerini hayatının merkezi kabul edip mutlak bir itaat içinde dosdoğru biçimde O’nun çizdiği yolda hayatı dilim dilim yaşamaktır.

“Allah benden ne istiyor, ben O’na ne takdim edebiliyorum, benim tavırlarımdan razı mıdır? “ sorularının cevabını doğru verebilirsek hayatı doğru okumuş olacağız.

“Allah tarafından sevilen bir insan olmak!”

Nasıl başarılabilir bu?

Yağmur çiselemeye başlayınca Hz. Muhammed hemencecik heyecanla dışarı çıkar ve mübarek başını kaldırıp düşen yağmur tanelerinin tertemiz yüzünü yıkamasını beklerdi.Bir yandan da şöyle buyururdu:

“Rabbimin emrini şu anda almış(yaratılışı taptaze) olan yağmur!”

Dilerseniz “Yağmuru özlemek” deyin buna dilerseniz “Yağmurla sözleşmek”.Ama bu yağmuru sevmek, yağmuru özlemek değildir, çok daha fazla bir şeydir.

Allah’ı özlemektir!

O’na duyulan sınırsız aşkın, sevginin, özlemin, hasretin Hz. Muhammed’in diliyle ilan edilişidir.

Açan çiçeğe, doğan çocuğa, bulutların arasından süzülen güneşe, bir ekmek kırıntısı peşinde koşan karıncaya, çiçek çiçek dolaşan kelebeğe, öten kuşa, akan suya, dalgalanan denize, uyanan tabiata baktığınızda tarifi imkansız bir coşkuyla “Seni özledim yarabbi!” diyebiliyor musunuz?

Hz. Muhammed ömrünün son anlarındadır. Hastadır. Vuslatın kapıda beklediğinin farkındadır. En Sevgili’nin, en sevdiğinin yanına ve yakınına gitmenin heyecanı ve özlemi içindedir.

Denir ki, ölüm meleği Azrail bütün edebi, saygısı ve güzelliği ile O’na görünür. Emredildiği üzere görevini yaparak kendisine iki şey teklif eder: ya dünyada ebedi kalmak ya da Rabbine gitmek…

“Rabbim sormaktadır, Muhammed hangisini ister?” ve ekler Azrail “Ey Allah’ın elçisi!Göktekiler seni özlemektedir!”

Hz. Muhammed’in kurumuş dudakları hafifçe aralanır, gözleri deruni bir uzaklığın açılan perdelerine bakmaktadır. Dudaklarından şu cümleler dökülür:

“Bu kul da Rabbini özlemiştir!...”

Ötesinde ne olabilir ne söylenebilir ki?

Mevlana ölüm gecesine bu yüzden “şeb-i arus” yani “düğün gecesi” demişti…Vuslat, sevgiliye kavuşma, hasretin sona ermesi olarak karşılar ölümü bir Müslüman.

Peygamber insanlara gönderilen model kişilerdir.Allah insanlara hayatlarını nasıl tanzim etmesini istediğini hem “söz”lü olarak kutsal kitaplarla tarif etmekle kalmamış gözle görülür, elle tutulur, kulakla duyulur biçimde somut olarak nasıl yaşamamız gerektiğini peygamberleri ile göstermiştir.

Nafile namaz kılacağı zaman eşinden müsaade isteyen bir Peygamber!”Aişe, müsaade eder misin bu gece Rabbim için nafile namaz kılayım?”

İnce, zarif, sevecen, yücelten ve yükselten bir tevazu…

Hz. Aişe’nin cevabı da onun kadar güzel ve anlayışlı:”Allah Resulü nasıl istiyorsa öyle yapsın”

Bütün bir gece sabaha kadar devam eden bir namaz, secde, dua, tövbe, rüku.. Hatta öyle uzun süre ayakta duracaktır ki, ayaklarının altı şişecektir. Nihayet Hz.Aişe dayanamayıp soracaktır:

“Ey Allah’ın Elçisi!Allah senin geçmiş ve gelecek bütün günahlarını bağışlamış ve seni cenneti ile müjdelemişken neden bu kadar ibadet ediyor kendine çok yükleniyorsun?”

Cevabı net ve kısadır:

”Ne dersin Aişe, Rabbime çok şükreden bir kul olmayayım mı?”

Ne dersiniz kocaman bir gün içinde vakit namazına zaman ayıramayacak kadar vefasız, duyarsız, şükürsüz bir kul olarak nasıl yardım dileyeceğiz Hz. Muhammed’den, nasıl çıkacağız Allah’ın huzuruna?

Hz. Muhammed dedi ki:”İçinizden en çok sevdiklerim ve kıyamet günü mevki bakımından bana en yakın olacaklarınız, ahlakça en güzel olanlarınızdır…En nefret ettiklerim ve kıyamet gününde ana en uzak olacaklarınız gevezeler, lafazanlar, yüksekten atanlar ve büyüklük taslayanlardır…”

“Ben ahlaki erdemleri, güzellikleri tamamlamak için gönderildim” diyerek “Ahlak nedir”, “Ahlaklı nasıl olunur nasıl davranılır”, “Güzel/estetik nedir”, “Ahlak ve estetik bir Müslüman’ın hayatını nasıl tanzim eder” sorularının cevabını hayatı boyunca nakış nakış işlemişti Hz. Muhammed..

İslam toplumu bu yüzden bir ahlak ve estetik toplumudur.

Bir Müslüman’ın ahlaki seviyesi İslam’la yani Hz. Muhammed ile Yüce Allah ile ilgili derinliği kadardır.

İslami kalite ahlaki kalite kadardır.Ahlaki kalitesizlik İslam’ı özümsemedeki zafiyetle bağlantılıdır.

İslam ile bağ derinleştikçe ahlaki bakımdan daha erdemli bir toplum ile karşılaşırız.Çünkü, Ahlak insan ilişkilerinde Rabbani ölçülerin en ince detaylarla gönüllü bir işlerlik kazanmasıdır.

Hz. Muhammed’i sevip onu anlayıp hayatımızla özdeşleştirdikçe “ahlaklı” olacağız…

Hz. Muhammed’i sevdikçe Allah’ın da sizi sevdiğini hissedeceksiniz!

Hz. Muhammed’i sevmek onun bizzat gösterdiği yaşam tarzını, değerlerini, ahlakını hayatınızın mihenk taşı yapmak demektir.

Hz. Muhammed yaşamınızın örneği ve önderi oldukça tertemiz bir yaşamınızın olduğunu göreceksiniz.

Hz. Muhammed’i tanıdıkça kalbinizin ve aklınızın aydınlandığını, içinizin huzur ile dolduğunu göreceksiniz.

Hz. Muhammed’i okudukça bilginizin çoğaldığını, bilginin anlam kazandığını, bilginin ışık vermeye başladığını anlayacaksınız.

Hz. Muhammed’i hayatınızın rehberi yapınız ki tıpkı kılıç kullanan askerlerine “Sakın düşmanınızın yüzüne vurmayın, çirkinleştirmeyin” diyebilecek kadar yüksek bir insanlık hassasiyetine ulaşabilesiniz.

Yüce Allah yaşam sırrını Kuran-ı Kerim’de veriyor:”Şüphesiz Allah ve Melekleri, Peygamberimize salat etmektedirler. Ey iman edenler!Siz de ona salat edin ve tam bir teslimiyetle O’na selam verin”(Ahzab 56)

Allah’ın Melekleriyle birlikte andığı Hz. Muhammed’i hayatınızın her aşamasında anmak, hatırlamak O’na göre, O’na uygun bir hayat tanzim etmekten neden kaçınırız ki?

Yazımızı Hz. Muhammed’in “Gök ve yer ondan daha doğru sözlüsünü barındırmamıştır” diye tanımladığı Gıfarlı Ebuzer’e ilettiği tavsiyesiyle bitirelim:

“Yoksulları sev ve onlara yaklaş... Zenginlikte kendinden aşağıdakilere bak... Hiç kimseden bir şey dilenme... Akrabayla ilişkini kesme... Acı da olsa hakkı söyle. Allah yolunda hiçbir ayıplayıcıdan korkma... Çokça ‘Lahavle vela kuvvete illa billah’ (Güç ve kudret ancak Allah’a aittir) de...", ”Anne ve babalarınıza iyilik edin ki, çocuklarınız da size iyilik etsinler!...” Allah’ın rızası anne ve babanın rızasındadır. Allah’ın öfkesi de anne babanın öfkesindedir!...”

 
Toplam blog
: 178
: 1496
Kayıt tarihi
: 01.10.07
 
 

Balıkesir doğumlu.1990 İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Mezunu. Balıkesirspor Kulüp Yöneticili..