Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

19 Temmuz '09

 
Kategori
İnançlar
 

Hz. Muhammed Miraç gecesi ne görmüştü?

Hz. Muhammed Miraç gecesi ne görmüştü?
 

wormhole-solucan deliği


İnsanlar her dönemde, kendi toplumlarından seçilmiş peygamberler aracılığı ve o toplumun ortalama anlayış, bilgi ve inanç yapısına uygun olan farklı yöntemler ile doğru yola davet edilmişlerdir. Masallar ve mucizeler çağında peygamberlerin inandırıcı olması için mucizeler de gösterilmiştir. Ama yine inanan inanmış, inanmayan büyü vs. diyerek inanmamakta devam etmiş, mucizelerin bile yeterli olmadığı denenmiştir. Akıl ve bilgi çağında ise, düşünerek ve yaratılmış olanları inceleyerek açıklamasına ulaşabilecek ayetlerin, mikroskop altında veya teleskop ucunda izlenebilecek mucizelerin sonu yoktur.

Hz. Muhammed, son peygamber olarak, artık mucizeler çağının değil, akıl ve araştırma çağının, “Ay’ın yarıldığı”, yani insanların artık gök cisimlerinin de Dünya gibi oluşumlar olduğunu yakından görüp, elleriyle taşından-toprağından alıp geldikleri çağın Peygamberidir. Onun için Kur’an’da Hz. Muhammed’in herhangi bir mucizesinden söz edilmez. İnsanlar inanmak için Hz. Muhammed’den de mucizeler beklemişler, ama bu beklenti karşılanmamıştır.

“Tüm yeminleriyle Allah’a yemin ettiler ki, eğer kendilerine bir mucize gelirse ona mutlaka inanacaklar. Söyle onlara:’Mucizeler ancak Allah’ın katındadır, ’Mucize geldiğinde de iman etmeyeceklerini anlamıyor musunuz?”(En’am, 55/6, 108-109)

Yazılanlardan anlaşıldığına göre, yeryüzünün “sönmüş kül” olarak tanımlanması, “göğün genişlemesi”, “dağların bulutlar gibi dolaşıyor olması” (bkz. blog- Kur’an’a göre dünyanın yaratılışı) gibi müteşabih ayetlerin varlığı nedeni ile kendisinin “şair”, “mecnun“, “büyücü“ vs. olarak nitelendirilmesi Hz. Muhammed’i de etkilemeye başlamış, kendisi de kendi aklından şüpheye düşmeye başlamıştır.

Kur’an’a göre, bunun üzerine Hz. Muhammet’e bazı görüntüler gösterilerek doğru yol üzerinde olduğu, kendisinde her hangi bir akli sorun olmadığı konusunda rahatlatılmıştır. Ancak bu -inanılmak istenen ve anlatıldığı gibi- Peygamber’in Burak isimli ata binip göğe çıkarak, Allah ile daha sonra Hz. Musa ve Hz. İsa peygamber ile konuşup inmesi, yolda bir aslana rastlaması şeklinde değildir.
Gelenek Hz. Muhammet’e verilmeyen mucizeyi senaryo olarak kendisi yazmış, sonra gerçekmiş gibi de kendisi inanmıştır. Yüzyıllardır da gerçekmiş gibi kuşaktan kuşağa aktarmaya devam etmektedir. Bu söylemlere göre, Allah, Hz. Musa, Hz. İsa ve Hz. Muhammet arasında konuşmalar geçmiş, Allah ile pazarlıklar yapılmıştır.

Geleneğe göre özetle: Cebrail Hz. Muhammed’in göğsünü yarmış kalbini çıkarmıştır. Sonra içi iman dolu bir tas getirilmiş, çıkarılan kalp tastaki imanla doldurulmuş ve eski yerine konmuştur. Ondan sonra katırdan küçük, eşekten büyük beyaz bir binek (Burak) getirilmiş, Cebrail refakatinde göğe çıkılmıştır. Cebrail gök kapısını çalmış, “Kim, o” denmiş. O da “Cebrail’im” demiş. (…) Kat kat yukarı çıkılmış, en üst katta, Peygamber, Allah ile görüşmüş, Allah, bu görüşmede Muhammed ümmetinin 50 vakit namaz kılmasını istediğini söylemiştir. Sonra, yedinci katta Peygamber, Hz. Musa ile görüşmüştür. Hz. Musa Allah’ın önerdiği 50 vakit namazın Hz. Muhammed ümmetine fazla olduğunu söylemiştir. Peygamber bunun üzerine Allah ile pazarlık etmiş, namazın önce günde 10 vakite, sonra 5 vakite indirilmesini sağlamıştır…

Böyle bir konuda Kur’an'ın ayetlerini değil, 1400 yıl önceki rivayetleri, kişiden kişiye, kuşaktan kuşağa geçerken eklemeler yapılmış söylemleri esas almak Hz. Muhammed’i ve İslam’ı yüceltmek yerine, İslam’ın ve Peygamberinin inandırıcılığını kaybetmesine neden olmuştur: İslam’ı akıl-mantık dışı göstermek isteyenlerin en sevdikleri örnek, atıyla göğe çıkan Hz. Muhammed’dir. İnsanların uzay gemilerinin olduğu, atmosfer dışında neyin bulunduğunu bildiği, ancak gerçek bir bilgi ve güç, özel donanım sayesinde atmosfer dışına çıkılabileceği tecrübelerle kesinleşmiş bir çağda binek hayvanı ile göğe çıkmak iddiası, inandırıcılığı tümden yok etmektedir.

Hz. Muhammed’in eğer mucizelere ihtiyacı olsaydı, zaten kendisine Allah katından bağışlanırdı. Ama sınırlarını aşan ve kendilerince mucizeler icat ederek Peygamber’i yücelteceklerini zannedenler, Allah’ın ilmini ve gücünü, Kur’anın gerçeklerini inkâr noktasına düşmüşlerdir. Kur’an’da Miraç olayının gelenek versiyonunu yalanlayan ayetler vardır. (Ancak, bu konuda da seçim kişinin kendisine aittir. İsteyen eskimez ve değişmez kitap olan Kur’an ayetlerini esas alır. İsteyen geleneği izleyerek ataların izinden gider.)

Kur’an, mucizevî bir şekilde, binek hayvanı ile veya özel bir donanım olmadan atmosfer dışına çıkılamayacağını ve hangi koşullarda çıkılabileceğini özellikle belirtir.

“Ey cin ve insan toplulukları! Göklerin ve yerin bucaklarından/köşelerinden geçip gitmeye gücünüz yeterse, hadi geçin gidin. Bilgi ve güç dışında bir şeyle geçip gidemezsiniz! (…) ateşten bir alev ve erimiş bakır/duman gönderilir de başarılı olamazsınız.”(Rahman, 89/55, 33-35)

“Biz göğe gerçekten dokunduk da onu titiz ve güçlü bekçilerle ve kayıp giden ışınlarla/alevlerle doldurulmuş bulduk. “ ( Cin, 40/72, 8

Hz. Muhammed’in herhangi bir asansör veya merdiven veya binekle gökyüzüne çıkmadığı ve çıkamayacağı da özellikle belirtilmiştir.

“Eğer yüz çevirip gitmeleri sana ağır geldiyse, haydi gücün yetiyorsa, yerin içinde bir delik yahut gökte bir merdiven ara da onlara bir mucize getir. ”(En’am, 55/6, 35-36)

İman etmek, meleklerden beklenecek bir operasyon değil, akıl ve gönül işidir. (Ayrıca, o vakite kadar Hz .Muhammet’in kalbinde iman yok muydu?)

“Peki, onlara ne oluyor da iman etmiyorlar?” (İnşıkak, 83/84, 19-20)

Kur’an’a göre, insanlar kendi bedensel ve zihinsel güçleri oranında sorumluluk taşırlar. Dolayısıyla yarattığı insanın kapasitesini bilen Allah, 50 vakit namaz teklif etmiş olabilir mir? Dahası Hz. Musa, (hâşâ) Allah’ın bilmediğini biliyor, Muhammed ümmetinin 50 vakite, hatta 10 vakit namaza dayanamayacağını söylüyor! Hz. Muhammed de kendi ümmetinin kapasitesini Hz. Musa’dan öğreniyor. Buna göre Allah ile pazarlık yapıyor! Allah da kendi yaptığı 50 vakit teklifinin ve sonraki 10 vakit teklifinin reddedileceğini bilmiyor? Rahman ve Rahim, Hakk olarak hakkın hukukun belirleyicisi Allah insanlardan kendi verdiği yaratılış kapasitesinin üstünde ibadet istiyor?

“Allah hiç bir benliğe gücünün yeteceğinden daha azını yüklemenin dışında bir teklifte bulunmaz.”(Bakara, 92/2, 286)

“Biz, hiç bir benliğe, gücünün yeteceğinden daha azını yüklemenin dışında bir teklifte bulunmayız. Bizim katımızda, hakkı söyleyen bir kitap vardır. Onlara haksızlık edilmez.”(Müminun, 74/23, 62)

Kur’an ne attan bahseder, ne aslandan, ne diğer peygamberlerden, ne de göğe yükselmekten. Aksine, aşağı inen, sarkan görünümlerden söz edilir. Bu ya da bunlar, ufuk çizgisinde ve hatta ufuk çizginin daha aşağısında görülen, anlatımdan anlaşıldığına göre, ufuk çizgisine kadar aşağı inerek onu kesen, bir başka yay, oval veya tünel şekilli-bir çeşit zaman tünelinde- geleceğin veya bir başka boyutun, evrenin gösterildiği (wormholes?)* sahnelerdir.

Peygamber’in bunları yeryüzünde iken gördüğünün bir kanıtı gibi, görüntü içinde bir ağacın varlığından ve Peygamber’in yürütüldüğünden, bu görünümleri daha önce de gördüğünden söz edilmektedir. Bu görünüm veya görünümlerin neler olduğu açıklanmamıştır. Ancak Peygamber’in onları açık bir bilinçle gördüğü, bu şekilde akıl sağlığının yerinde olduğu ve gerçekten bir peygamber olduğu konusunda artık aklında hiç şüphe kalmadığı anlatılır. Konunun geçtiği surelerden biri Tekvir/Büzülüp dürülme suresidir. Kıyameti anlatan surelerdendir. Güneşin büzülüp dürüleceğini, yıldızların ışıklarının görünmez olacağını, dağların yok olup denizlerin kaynayacağını anlatır. [Bkz. blog:Kur’an’a göre Dünya’nın sonu (kıyamet)]

“En yüksek ufuktadır o. Sonra iyice yaklaştı ve sarktı, iki yayın beraberliği gibi, belki ondan da yakındı. Böylece vahyetti kuluna vahyettiğini. (...) Yemin olsun onu bir başka inişte de görmüştü. Son sınır ağacı, Sidretül Münteha yakınında (...). Göz ne kayıp şaştı ne azıp haddi aştı. Yemin olsun ki Rabbinin en büyük ayetlerinden bir kısmını gördü” (Necm, 23/53, 7-10, 13-14, 17-18)

“Bütün varlıkların tespihi o kudretedir ki, ayetlerimizden bazılarını kendisine gösterelim/kendisini ayetlerimizden bir parça olarak gösterelim diye kulunu, gecenin birinde Mescid-i Haram’dan, çevresini bereketlendirdiğimiz Mescid’i Aksa’ya /o en uzak secdegah’a yürütmüştür. Hiç kuşkusuz, O’dur Semi’ ve Basir.”( İsra, 50/17, 1)

“Ve arkadaşınız bir cin çarpmış değildir. Yemin olsun ki o, onu apaçık ufukta gördü“ (Tekvir, 7/81, 22- 23)

Sonuçta Hz. Muhammet’in Miraç olayı göğe yükselmek değil, bildiğimiz dışındaki belki başka paralel evrenlerin veya farklı zaman boyutlarının Hz. Muhammet’e gösterilmesidir.

Bizim yaşadığımız çağda, bilim adamları tarafından, teorik olarak, farklı zaman boyutlarının ve paralel evrenlerin var olabileceği ve birinden diğerine geçişin mümkün olduğu ileri sürülüyor. Ancak konu tam olarak açıklığa kavuşmuş, herkes tam olarak ikna olmuş veya nasıl olacağını anlamış değil. Ama gelecekte bu konudaki bilgiler artınca, insanlar Miraç olayını anlamakta belki bizim kadar veya hiç zorlanmayacaklar. Dünyanın düz olduğu, uçlarında direkler olduğu iddiası gibi, Miraç konusundaki geleneksel anlatım unutulup gidecek.

Wormholes: Solucan/kurt delikleri. Bir evrenden bir başka evrene veya bir zaman boyutundan bir başka zamana geçişin matematik olarak mümkün olduğu söylenmektedir. Buna göre, elma içindeki kurdun elmanın dışından dolaşması yerine, içten delik açarak öteki tarafa kestirmeden ulaşması gibi, zaman tünelleri ile kısa sürede yolculuğun mümkün olabileceği öne sürülüyor.
Bu çeşit bir tünelin, biri başlangıç noktasında ve diğeri varış noktası olacak olan boyutta olmak üzere iki ağzı ve bu iki ağzı birleştiren bir boğazı, geçiş tüneli vardır. Buna göre, örneğin, Dünya’ya 8, 5 ışık yılı uzaklıkta bulunan Sirius yıldızı arasındaki uzaklık, böyle bir tünel vasıtasıyla birkaç adımlık mesafeye dönüşecektir. (Bu konuda Türkçe dilinde daha detaylı bilgi için: http://www.zamandayolculuk.com/ sitesine bakılabilir.)

 
Toplam blog
: 174
: 4451
Kayıt tarihi
: 19.06.09
 
 

1958  doğumluyum. Arkeologum. Evliyim. Çocuğum yok. Çalışmıyorum. Yıllarca çalıştıktan sonra, zam..