Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

04 Eylül '08

 
Kategori
İlişkiler
 

İblis kızlar

İblis kızlar
 

Kenan Yarar'ın Hilal'i...


Otuzlu yaşlarında, kadınlardan yana pek şansları olmayan, işinde gücünde efendi iki eski arkadaş her cuma akşamı olduğu gibi Kadıköy'de bir meyhanede büyük rakı şişesini bitirip, küçükten de birer kadeh aldıktan sonra küfelik olmaya az bir süre kala hesabı ödeyip kalktılar. Kah birbirlerine dayanıp, kah park etmiş arabalara, ağaçlara ve elektrik direklerine tutunarak biraz da şımararak, neşeli türküler söyleyerek Yoğurtçu Parkına doğru ara sokaklardan yürüdüler. Hemen taksiye binmeme sebepleri ise arabada uyuya kalacaklarını bilmelerindendi. Daha önce arabasında uydukları bir taksici onları soyup kurbağalı dere kenarına arabadan atmıştı. İçlerinden birisi (İsmi serkan olan) sabah sokak köpeği yüzüne işeyince uyanmıştı. Bir keresinde de Aytuğ taksiye kusmuş ve taksici ikisini de levyeyle dövmüştü. İşte o günden beridir, iki eski arkadaş meyhaneden çıkınca biraz olsun açılana dek yürüyor, sonra taksiye biniyorlardı.

"Kekliği düz ovada avlarlarr" diye türkü çığırıyordu Serkan. Aytuğ ise "yeşil ördek gibi" gibisinden biraz daha içli bir türkü çığırıyordu. Keklik ve ördek, kadıköy sokaklarında cirit atarken arkalarından seslenen bir bayan sesi duydular;

"çocuklaarrr"

***

Aytuğ tedirgin, Serkan en çapkın bakışlarıyla dönüp arkadan gelen sesin sahibine baktılar. "Güzel kız" tanımı yapmak için göreceli sarhoş algılara sahip ikili bir an için kendilerini rüyada sandılar. Çünkü sarhoş ya da ayık, ölü ya da diri algılara sahip olmak fark etmiyordu. Huri ya da değil, gecenin o vaktinde karşılarına çıkan kızıl saçlı genç kız tanrıçalara özgü bir güzellikle ve askılı ince tiril tiril gece elbesesi ile karşılarında duruyordu.

Aytuğ gördüğünün bir rüya olduğunu düşünüp tekrar geri dönüp yoluna devam etmek istedi ve türküsüne kaldığı yerden devam etti. "daldım göllereeee". Fakat Serkan onu koluna girip durdurdu. Yeşil Ördek! Dur lan dur !!!

***

Kız ikiliye doğru yaklaşıp "iyi geceler" dedi. Çok gençti ve çok çekingen gözüküyordu. Gerdek gecesindeki köylü gelin gibi masum, utangaç ve heyecanlıydı. Teni yine aynı gelin gibi parlak, yumuşak ve nergis kokuluydu.

"İyi geceler çocuklar" dedi. Serkan ve Aytuğ hala konuşmuyor ama kızı ölene dek unutmayacak şekilde zihinlerine kopyalıyorlardı. Karşısındaki ikiliyi şaşırtan kız "nereye gidiyorsunuz" diye sordu. Aytuğ "köyden indim şehire" filmindeki Halit Akçatepe'nin şiveseyle "eveee ee" dedi. Ağzından çıkan sese kendisi de inanamadı. Koskoca sinema yazarı, iki saat önce diyalektikten girip güney amerika'daki sol haraketlerden ahkam kesen Aytuğ muydu bu "eveee ee" diyen? Komik olmak mı istemişti? Neyseki sarhoştu ve daha fazla düşünemedi...

"Beni de götürsenize" dedi kız. Yüzü daha da bir kızarmış, daha da bir utanmıştı gibiydi. Bir Aytuğ'a bir de Serkan'a bakıp gülüyor sonra da yere bakıyordu. "Tamam da ikimiz farklı evlere gidiyoruz" diyen Serkan sonunda damarlarındaki anasonlu uyuşturucudan biraz olsun sıyırılıp kendinden beklenen hamleyi yapmıştı. "İsterseniz ikinizle birden gelebilirim" dedi kız.

" Nasıl olacağımış o?" dedi Aytuğ. Hala Halit Akçatepe gibi konuşuyordu. Kız küçük bir kahkaha attı. "İkinizle aynı anda farklı evlere gelebilirim ama eğer bunun bedelini öderseniz" dedi. O sırada askılarından bir tanesi omuzundan kayıverdi. Serkan "tabi nasıl oluyormuş bu bedel?" diye sordu gülerek. Kız da Serkan'ın gözlerinin içine baktı, göz bebekleri büyüdü gözleri irileşti ve göz aklarına kanlı, hafif bir kırmızılık geldi. Fakat sesinin tonu yine de şeker gibiydi.

Dedi ki;

"ben şeytanım ve eğer sizinle gelmemi ve bu gece istediklerinizi yapmamı isterseniz size bunun bedelini çok acı şekilde ödetirim"

Kısa bir duraklama anından sonra Serkan "ben şeytana pabucunu ters giydiririm kızım" diyerek kendi kendine güldü. Kız gülmedi. Karşı karşıya kaldığı aptallık sebebiyle hayrete düşmüştü.

***

"Söyle bakalım o zaman" dedi Aytuğ, dili nihayet çözülmüştü. "Aynı anda ikimizle birden nasıl geleceksin? Benim bildiğim şeytan ikimizi birbirine düşürürdü... Sen de şimdi aramıza husumet sokarsan inanacağım sana" diyerek iki arakadaştan daha zeki ve rasyonel olanın kendisi olduğunu gösterip girişken Serkan'dan rol çalmaya kalktı.

Kız "hıh" diyerek omzuyla nazlanan şımarık kız hareketi yaptı. Diğer askısı da düşer gibi oldu ve tam o sırada da Serkan'ı kalbi durar gibi oldu ama askısını toparladı kız hemen. "Bundan basit iş mi var benim için..." dedi ve önce gözlerinde çakmak çakmak bir parlaklık oldu ve ardından Serkan ve Aytuğ'nun arkasından başka bir kız sesi daha geldi ;

"çocuklaar"

***

Arkalarını döndüler ve konuştukları afetin birebir aynısından bir tane daha kız olduğunu görünce şaşırdılar. Serkan biraz korkar gibi oldu, hemen önüne döndü panikle ve ilk konuştukları kızın yerinde olduğunu gördü. Arkada beliren tanrıça da yavaş yavaş diğerinin yanına doğru yürüdü. Yanyana geldiler. Saçları, kıyafetleri, sesleri herşeyleri birebir aynıydı.

"Aynı anda, farklı yerlerde, ikinizle birden... demiştim size" deyip elini ikizinin omuzuna attı.

***

Serkan'ın korktuğunu gören Aytuğ "korkma lan" dedi. "İkiz lan bunlar" dedi. "Eğlence arıyorlar." Aytuğ kızları ellerinden tuttu ve onları sokak lambasının altına doğru çekti. Bak, dedi Serkan'a, "saçlarının renklerinin tonları farklı. Hem boya bu saçlar. Şeytan kuaföre mi gidecek a.k. dedi. Kızlar sessizce gülüyorlardı. Serkan geldi ve "ya tamam şeytan meytan öderiz kardeşim bedelini" dedi. Sonra da "hem ben bedel ödemem, bedel ödetirim" deyip sağ elini havaya kaldırdı, aytuğ hemen havadaki ele çaktı1. Havaya girmişlerdi. Taksiye atladılar.

***

"Oğlum senin annenler geldi mi lan tatilden" diye sordu Aytuğ. "Evet" dedi Serkan. "Ulan benimkilerde evde şimdi otele mi gideceğiz dünyanın parasına" dedi. Taksici aynadan kızlara bakmaktan yola bakamıyordu. "Bilmem ki, çok pahallı olmasın" dedi Serkan. "En iyisi Orkun'a otelde bir oda tutalım. Oda parasını paylaşırız senle, biz de Orkun'a gidelim. Nasıl fikir?"

"Afferin lan Serkan güzel tasarruf yaptın ha. %50 indirim" dedi Aytuğ. Öyle de yaptılar. Yedinci uykusunda on ikinci rüyasını gören Orkun'u karga tulumba evden atıp büyük bir heyecanla eve yerleştiler.

***

Serkan ve Aytuğ için saadet dolu bir gece oldu. Fakat bu eğlenceli yaz gecesi boyunca iki kız da "bedelini ödeyeceksin, bedelini ödeyeceksin" dediler gece boyunca ama kankalar pek tınmadan vazifelerini yerine getirdiler.
***

Ertesi sabah kızlar aynı anda uyandı. Aynı anda aynı ses tonuyla yanlarında yatan ve bıraksalar daha saatlerce uyuyacak olan kuşbeyinlilerin kulağına eğilip şu tarz şeyler söylediler;

"sevgilimmm, günaydınn... haydi kahvaltı etmeye gidelim bir yerlere... sonra da alışveriş merkezine gideriz.. bir ihtiyacım yok ama olsun, beraber vitrinlere bakarız... sonra da arkadaşlarım la buluşalım mı? seni tanıştırmak istiyorum... sevgilimmm haydi kalksana artık... bu akşam beni bakırköy'e bırakır mısın zahmet olmazsa? sonra da alabilsen ne iyi olur ama... teyzeme gideceğim de.. aa sen de gelsene teyzeme ya.. sevgilimmm..."

serkan yatağında yan dönüp şöyle mırıldandı ;

"ulan hakikatten de bedeli ağırmış ya..."

aytuğ'nun ne dediği duyulamadı. ama benzer bir şey söylemiştir muhtemelen....

K.

 
Toplam blog
: 295
: 733
Kayıt tarihi
: 28.09.06
 
 

Bugün ölseniz mesela, ya da hafifletelim biraz hadi, bu giriş çok karamsar oldu. Bugün ortadan kay..