Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

11 Mayıs '09

 
Kategori
Mizah
 

İbretlik öykü ve hikâyeler

İbretlik öykü ve hikâyeler
 

http bergama.8m.com Esek


Efendim bazı hikâyeler vardır suya sabuna dokunmaz... İnsanlar okur ama pek okuduğundan bir şey anlamaz! Oysa bazı hikâyeler vardır ibretlik olsun diye ders verir, “Anlayana sivrisinek saz, anlamayana davul zurna az” gibi. Aslına bakarsanız insanların çoğu anlamaktan değil anlamamaktan yana (!) söyleyene değil kardeşşş... söyletene baksana! :) Hani? Çokbilmiş ulema takımı! İşte sana meydanlarda kendi aralarında kurdukları futbol takımı! “Al gülüm ver gülüm, Değmesin yağlı boya” Hem paslaşıyorlar, hem paylaşıyorlar!

Acem Kuşak Beline Heyran Şirin Diline
Mumlar Yakın Çevirin Kına Yakah Eline

Bir Mumdur İki Mumdur Üç Mumdur
Dört Mumdur Ondört Mumdur
Bahan Bir Bade Doldur
Bu Ne Güzel Düğündür Ha Ninna
Ha Ninna Heyran Ninna
Ha Ninna Kurban Ninna
Ha Ninna

La Havle Yiyen Eşek!
Bir sofi seyahate çıktı, dönüp dolaşırken yolu bir tekkeye uğradı gece orada misafir oldu. Binip dolaştığı eşeğini ahıra bağlayarak geçip oturdu. Oradakilerle sohbete daldı, zikir etti. Zikir sona erince yemek ikram edildiğinde sofi hayvanını hatırladı. Hizmetçiye :
- “Ahıra git hayvanıma saman ve arpa ver, hayvan aç kalmasın.” dedi.

Hizmetçi başını sallayarak:
- “Lahavle, bunu söylemeye ne lüzum var bu benim asli görevim, her zaman yaptığım iş…” dedi.
Sofi:
- “Önce arpayı ıslat çünkü eşek karttır, dişleri sağlam değil…” dedi.
Hizmetçi:
- “Lahavle, bana bunu söylemenize gerek yok, ben bu işlerin ustasıyım.” dedi.
Sofi:
- “Önce eşeğin semerini indirip sırtına ilaç koy yaraları iyileşsin.” dedi
Hizmetçi:
- “Lahavle, bu ne biçim söz elbette bunun en iyi şekilde nasıl yapılacağını ben bilirim.” dedi
Sofi:
— “Eşeğin yerini süpür taş toprak kalmasın, eğer yeri ıslaksa kuru toprak ser.” dedi.

Hizmetçi buna da bir “lahavle” çekerek cevap verdi. Hasılı sofi her ne dediyse hizmetçi bir “lahavle” çekerek o işi en iyi kendisinin bildiğini ve en güzel şekilde yapacağını söyledi. Kalkıp gitti fakat ahıra uğramadı. Arkadaşlarının yanına giderek sofinin söyledikleriyle alay edip güldü.

Sofi yatıp uyuyunca gece rüyasında hep eşeği gördü. Eşeği bazen kurt parçalıyor, bazen de yolda giderken bir kuyuya yahut da bir çukura düşüyordu.

Sofi sabaha kadar bu kötü rüyalarla uğraştı durdu. Fakat yapacak birşey yoktu.

Sofinin eşeği çok kötü bir durumdaydı bu sırada. Zavallı eşeğin palanı dönmüş taş toprak içinde aç susuz yatıyordu.

Sabah olunca hizmetçi geldi, eşeğin palanını düzeltti, birkaç sopa indirdi, eşek can acısıyla sıçrayıp kalktı.

Sofi eşeğe binip kervana katıldı biraz sonra eşek takatsizlikle yüz yüze düşmeye başladı. Herkes eşeği hasta sandı.

- “Ey sofi! Hani sen dün bu eşek böyle iyidir şöyle iyidir diyordun, buna ne oldu da böyle oldu?” dediler.

Sofi durumu anlamıştı:

- “Sormayın dostlar, dedi. Geceleyin sabaha kadar “lahavle” yiyen eşeğin hali böyle olur. Geceleyin eşek “lahavle” tespihi çekerse gündüz de böyle secde eder.” dedi.

* İnsanların çoğu insan yiyicidir. Onların selam vermelerine bakıp aldanma…

* Yabancı senin topraktan olan bedenindir, senin gama, eleme düşmen onun yüzündendir…

* Miski tene sürme gönüle sür, misk en yüce olan Rabbin adıdır…

Hikâye kaynak: : wwwblogdevri.com
Resim kaynak: http://bergama.8m.com/Esek.jpg
Şarkı: www.turkstudent.net

 
Toplam blog
: 438
: 826
Kayıt tarihi
: 07.01.07
 
 

Milliyet Blog'a hangi vesile ile kayıt olduğumu doğrusu hatırlamıyorum!  Bende birçoğunuz gibi ya..