Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

28 Aralık '06

 
Kategori
Ruh Sağlığı
 

İç huzuru

İç huzuru
 

Huzuru yanlış yerde arıyor olabiliriz.

İç huzuru, iç dünyamızın aydınlığına bağlı olarak gelişecektir.


Düşündüklerimiz, hissettiklerimiz ve düşlediklerimiz önemlidir.
Ama daha önemlisi ne tür düşünce, duygu ve düşlerle hareket ediyor olmamızdır.

Sevmediğiniz halde sırf yapmak mecburiyetinde olduğunuzu düşündüğünüz bir iş yapıyorsanız her şey bir yük haline gelir. Görev, sorumluluk derken işleri kendi kendimize yük haline getiririz. Birşey yapmak zorunda olmadığımızı bilsek daha huzurlu olurduk.

Yanlış anlamayın, sorumluluk taşımayın demiyorum. Görev ve sorumlulukları zorunluluk olarak taşımayın diyorum. Birşeyi mecbur olduğunuzu düşündüğünüz için yapmanın yanlış olduğunu söylemeye çalışıyorum. Yapmamız gerekse de sevmeye çalışın yaptığınız işi diyorum. O zaman iç huzurunuz da olacaktır.
Günümüzde gitgide ağırlaşan yaşam koşullarından sözedebilirsiniz, haklısınız ama tasalanmak neye yarar, endişe etmek koşulları değiştirmez aksine daha ağırlaştırır. Burada önemli olan yükü yük olarak görmemeyi başarmak . Yük o zaman hafifliyor inanın bana.

Para kazanmak,iş güç edinmek durumları da var ama kendimiz olmaktan vazgeçmeden. Kendiniz olmaktan vazgeçtiğinizde, çalışmak istediğiniz bir işi bulma, huzurlu ve mutlu olma şansınız azalır zaten.

" Ben gerçekte kimim veya dünyada bulunmamın gerçek amacı ne olabilir ? " gibi sorular sordunuz mu kendinize hiç ? Bunu yapın hem de doğru cevabı bulana kadar, çünkü en büyük sorumluluğunuz kim olduğunuzun ve gerçekte neyi istediğinizin bilincinde olmanızdır.

Nolur iki kuruş daha fazla kazanmak için güzel düşlerinizden vazgeçmeyin diyorum. İç dünyanızı aydınlık tutun. Biliyorum yaptığın işi sevmek biryana iş bulmak bile kolay değil günümüzde diyeceksiniz. Kızacak hatta belki git işine " benim aklımda yarın ödeyeceğim fatura var ama senin tuzun kuru " diyeceksiniz. Ben de size desem ki bu yaştan sonra işimi bırakıp yazı yazmaya kalkıyorum ben ! Niye mi ?

Benim sizden tek farkım parasızlık ve işsizlik karşısında oturup dertlenmek yerine ( zaman zaman dert ettiğimi de itiraf edeyim peki belki böylelikle içiniz rahatlar ) 45 yaşından sonra yaşam tarzım olarak görmeye başladığım bir işi yapmaya başladım. Kurucusu olduğum Psiko-Spiritüel Bilinç Atölyesinde bu konularla ilgili interaktif kurslar düzenliyorum. " Aynadaki Sır, Geçmiş Yaşam Terapisi, Karma ve Çekim Yasaları " gibi..

Bu yaşa geldim diye unumu eleyip duvara asmak şöyle dursun, aksine özellikle böyle olgun bir yaşta böyle bir dönüşümün hayatıma yepyeni bir renk, anlam ve deneyim kazandırdığını farkediyorum. Yine 40 lı yaşlarımın başında semtteki "Tasavvuf Fikirleri Derneği'nin sohbetlerine gidiyordum. Bir gün " Şeyh Baba " yüzüme uzun uzun baktıktan sonra " Gençler gidip gezsin dolaşsınlar biraz henüz daha vakitleri var " demişti.

O yüzden tasalanmıyorum belki.
Değiştiremeyeceğiniz şeyler için günde kaç kez tasalandığınızı saydınız mı hiç ?
Peki ya değiştirebileceğinizi bilip de değiştirmedikleriniz için kaç kez ?

Kendiniz için hayatı kolaylaştırmak bir başarıdır. Ama tam istediğiniz gibi yaşamak,sevdiğiniz işte çalışmak daha büyük başarıdır. Bunu yapabilmek size hayatı daha da kolaylaştırabilir.

Çünkü sevdiğiniz işte çalıştığınız sürece neşe, yaratıcılık ve huzur atbaşı gider. Genelde hayatından hoşnut olan bir insanın ilişkileri de uyumlu olacaktır.

Mine Kavalalı

 
Toplam blog
: 103
: 2248
Kayıt tarihi
: 26.07.06
 
 

 Hacettepe Üniversitesi'nde Psikoloji okudu. İ.Ü. Gazetecilik mezunudur. Öğrencilik yıllarında İn..