Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

31 Mayıs '20

 
Kategori
Alışveriş - Moda
 

İç konuşmalarım...

 
 
 
 
                                                           İç konuşmalarım...
ÇOK SEVGİLİ OKUYUCULARIM: Sahi yüzyıllardır medeniyetler kuran insanın birbiriyle alıp, veremediği gerçek ihtiyaç ve sorunun kaynağı neydi - neredeydi? meselesi neydi? Kimilerimiz için açık olan şey sevgiydi, emekti, iyi yaşamdı. Kimilerimiz için servet biriktirmek, statü ve güç sahibi bulunmak, zengin olmaktı. 
 
ŞÖYLEDE SÖYLESEM, SORSAM SİZLERE VE DESEM Kİ; Önemli olan Ego mu, bilge olmak mı, diye? Şu halde, ya kim, nerede, ne için, ne uğruna, ne yapıyor, yapacak, ne kazandı, ne kaybetti? Ne kadar tatmin ve mutlu oldu ve olabilir, olabiliyor ve olacak? Böyle ortaya koyulan bir sorunsalın insanlar, toplumlar, devletler, ülkeler bazında tarih süresince yaşanan, konuşulan, anlatılan, tartışılan, yazılan, çizilen, ispat edilen, itiraz edilen, doğrulanan, manipüle edilen, yalanlanan, tersine çevrilen ve de mümkün olarak, olmayarak, bir tek değil ancak sonsuz soru, cevapları ve ayrımları var. Bunlar gerçek ve sahi ve tarih dışı olarak varlar. 
 
BENDENİZ, YOK EĞER TERSİ DURUMDA; Bunları size yazmayacak, söz açmayacak, sizde okumayacak, konumuz bilindiği ve hep bildiğiniz haliyle insan - insanlık tarihi mevzu olmayacak ve günlük yaşantılarınız, kişisel ve toplumsal tarihiniz, bin bir dereden su getirmeye ihtiyaç duyan problemler yumağına bir yenileri eklenerek, başkaları eklemlenerek, çare üretimi yerine yeni ve daha ziyade görünmeyen başkaca halkaları eklemeyecekti. 
 
DOLAYISIYLADA, zaman ve mekan kavramları ve bunların kurguladığı sosyal realite ve birbirine olan olumlu, olumsuz (pozitif – negatif yansımaları da ayrıyeten.) etkileri, çağımızda olduğu kadar yoğun olarak, sizleri, bizleri ve doğadaki en ufak bir canlıyı dahi fiziksel  - psikolojik yönlerden fazlasıyla zararlı ve zehirli olarak, bildiğimiz, bilebildiğimiz, bilmediğimiz, gördüğümüz, duyduğumuz, kavradığımız, anladığımız kadar içimizi acıtmayacak, zihinlerimizi kemirmeyecek, kalplerimizi ağlatıp, vicdanlarımızı üzmeyecekti. 
 
YERYÜZÜNDE ve belki ölüm sonrası gelen dünya fikri için hayatta olup, yaşayanlarımız ve bizden öncekiler mezardakiler için çoğunluk olarak, bir cennet – cehennem algısı var. 
BU İSE, evren ve tümden gezegenimiz düşünüldüğünde bizlerin yakından ya da uzaktan bilgelik yolu ile veya pozitif bilimler aracılığı ile bildiğimiz, bilmediğimiz, öğrendiğimiz, öğreneceğimiz, yorumlayıp, kanat getireceğimiz, kabul edip içselleştireceğimiz, reddedeceğimiz, sonrada hayatımıza aktaracağımız, aktarmayacağımız, aklımıza ne gelirse, mantığımıza ne, nasıl sığarsa evrenin altında ve üstünde bulunan, bilinen, bilinmeyen, var olan, var olmayan, var olmaya devam eden, yok olan, yok edilen tüm canlı ve cansız varlıklar için evren ve yerel dünya algısı, rasyonel hayatı iyileştirmeye dönük, iyi hayat, mutlak huzur, hakiki keyif, gerçek mutluluk istenci, rahat yaşam arzusunu tatmin için bir gayret ve çabalar toplamı olmayı sürdürecektir.
 
OKUYUCULARIM İÇİN AYDINLATMA NOTUM: Siz Pek Saygıdeğer Okuyucularım için bu kendi benimle yaptığım içsel konuşmalarım sebebiyle yazımın bütününde yaptığım analiz, fikir teatisi, yorum, değerlendirme, yargı ve sonuç bölümleri ile sizleri yok yere sıkmadığımı ve meşgul etmediğimi umarım. Aksi takdirde yazdığım şeylerin hepsi birer safsatadan öte bir şey ifade etmez olurdu. Bu da, çok ciddi bir biçimde şunu demeye geliyor ki; Düşünme evreni - eylemi, aynı zamanda zihin açan bir etkinlik, güzel bir ruh enerjisi, sorgulamanın gücü, insani doğal bir gelişme ve ilerleme aracıdır...
 
 
 
Toplam blog
: 643
: 67
Kayıt tarihi
: 20.02.17
 
 

Eğitim Durumu Halkla İlişkiler Yüksek Lisansı İsletme Fakültesi Sosyoloji Bölümü Gazeteci ..