İçeride büyük olay var

Öncelikle bu benim ilk blog yazım ve çarpıcı olsun istedim.

 Ülkemizin gündemi herkesin malumu her gün her saat değişebiliyor.Gezi parkı,Mısır darbesi,Lice olayları bizim ülkenin gündemine yetişemezsiniz imkanı yok.Ben ise bu ilk yazımda daha sonra ''bak ben daha ne zaman söylemiştim'' diyebileceğim,ülkenin şu durumunda çoğu kimsenin aklına bile gelmeyecek bir düşüncemi aktarmak istiyorum.

Önümüzde önce yerel seçimler, sonrasında ise genel seçimler var. Fakat ikisin arasında bir de cumhurbaşkanlığı seçimi bulunuyor. Ben şimdi kronolojik sırayla giderek olabilecekleri hesaplamaya çalışacağım.Önce yerel seçimler olacak,ben burada AKP'nin bir sıkıntı yaşayacağını düşünmüyorum.Daha önce girdiği bütün büyük seçimler gibi bundan da başarıyla çıkacaktır.Belki gezi olayları ve CHP'nin olası Sarıgül hamlesi sonrasında İstanbul'da bir sıkıntı yaşayabilirler, fakat bunun da üstesinden gelebileceklerini düşünüyorum.

Sonrasında ise dananın kuyruğunun kopacağı bir cumhurbaşkanlığı seçimi olacak. Hemen öncesinde belirteyim bir anayasa referandumuyla hiç beklemediğimiz bir anda başkanlık sistemi gelirse az sonra yapacağım bütün analizler güme gidebilir, fakat ben bunu pek olası görmüyorum.Gelelim cumhurbaşkanlığı seçimlerine, sayın başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan daha önce yaptığı açıklamalarda sıkça ifade ettiği şekilde 3 dönem art arda milletvekili olan kendisi dahil tüm parti üyeleri sonraki dönemde aday gösterilmeyecektir.Parti tüzüğünde yer alan bu madde sonrasında önümüzde ki seçimlerde bakanlar ile büyükşehir belediye başkanları arasında koltuk takası yaşanacağını düşünüyorum.3-4 dönemdir belediye başkanlığı yapmış isimler 3 dönemdir milletvekilliği yapan ve bu sürenin çoğunu bakanlık koltuğunda geçiren isimlerle yer değiştirecektir diye düşünüyorum,tabii yönetimde yeni yüzler görme ihtimalimiz de var fakat bu isimler artık öylesine büyüdüler ki artık hepsi kendi bölgelerinin Recep Tayyip Erdoğan'ı oldular ve dışarda kalmaları pek mümkün değil.

 Asıl önemli soru ise Köşk'e kimin çıkacağı.Parti tüzüğünde yer alan madde kendisi için de geçerliyse bu seçimlerde başbakanımız da aday olamaz zaten gözünün de Çankaya'da olduğu herkes tarafından bilinen bir gerçek.Önümüzde ki seçimlerde reis-i cumhuru halkın seçeceğide hesaba katılırsa Recep Tayyip Erdoğan'ın Çankaya'ya çıkmasının pek zor olmayacağı aşikar.İşte bütün mesele şu soruyla başlıyor:Abdullah Gül ne yapacak? Cumhurbaşkanlığının emeklilik yeri olduğu herkes tarafından söylenir durur,peki bu emeklilik durumundan sonra Abdullah Gül kenara çekilir mi, çekilmezse Erdoğan onun başbakanlığına onay verir mi?Öncelikle şunu belirtmek lazım gelir ki Abdullah Gül Çankaya'dan inip siyasete girerse başbakanlıktan başka koltuğa oturmaz ki zaten oturmaması gerekir yani yakışmaz.Peki Erdoğan Gül'ü başbakan yapar mı,bence yapmaz.Özal döneminden de hatırlanacağı üzere bu tip,yani Erdoğan tarzı liderler yönetebilecekleri insanlar isterler.Nasıl ki Özal cumhurbaşkanı olduğunda Yıldırım Akbulut'u başbakan yaptıysa,Erdoğan da bu yola,bu tarz bir isme başvuracaktır,  fakat bu isim kesinlikle Abdullah Gül değil. Çünkü, iki isim arasında uyuşmazlığın ayyuka çıktığı son yaşanan gezi olaylarında açıkça görüldü.Gül'ün demokrasi sadece sandık değildir söylemine Erdoğan taa Fas'tan karşı çıktı.Ayrıca bu ülkede cumhurbaşkanlığı yapmış bir isminde başka bir isim tarafından yönetilebileceğini düşünmek en hafif tabir ile saflık olur.Aralarında illa ki uyuşmazlıklar olacaktır ve Gül, Erdoğan'a rağmen dediğini yaptırabilecek tek kişidir.Üstelik Abdullah Gül 6 yıllık cumhurbaşkanlığı dönemi ve Erdoğan'a nazaran daha naif ve kibar duruşuyla hem içeriden hem dışarıdan destek bulabilecek bir isimdir.

 Bütün bu değerlendirmeler altında eğer Erdoğan köşke çıktığında Gül'ün AKP Genel Başkanlık koltuğuna oturmasına müsaade edilmezse,işte o zaman Türk siyaset tarihine yeni bir siyasi parti daha katılabilir,esasen 11 yıllık iktidar dönemi sonrasında AKP'nin kendi seçmenin gözünde bile yıprandığını görmek zor değil.Abdullah Gül'ün ise yeni bir parti kurabileceği söylemleri kulaktan kulağa dolaşan bir dedikodu.Bakalım öümüzde ki yıl neler getirecek...