Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Ekim '07

 
Kategori
Spor
 

İçgüveysinden kallice

İçgüveysinden kallice
 

İhtiyar Alman hakikaten garip bir kişiliğe sahip. Bildiğinin dışına çıkmayan ama bunu yaparken de sürekli faydalı olmaya çalışan bir zihniyeti var. Son Beşiktaş maçında da bunu tekrarladı. Takımının birçok sakat oyuncusu varken aldığı ani bir kararla Cassio Lincoln ve Hakan Şükür’ü bir anda kadro dışı bırakıverdi. Olacak iş değildi belki, ama oldu. Dev bir derbi maçının başlamasına saatler kala böylesi bir kararı almak kolay olmasa gerek. Maç öncesi Adnan Sezgin’in Ali Sami Yen’deki basın açıklamasını izlemek için stada gittiğimde bütün medya mensuplarının konuştuğu konu da buydu. Öyle ki bu konu maçın bile önüne geçmiş, hatta birçok arkadaşımız bu şok haber neticesinde Beşiktaş’ın maçı çok rahat alacağını söylemeye başlamışlardı. Ama dedikleri olmadı. Galatasaray belki maçı istediği gibi domine edemedi ancak rakibine de o şansı vermedi. Kısır bir maçta biraz hakem hatası, biraz da Beşiktaş’ın silikliği sayesinde Galatasaray istediğini alan taraf oldu.

Kalli iyi bir kaptan. Gemisini gayet iyi yönetiyor. Son yaşananları düşündüğümüzde fırtınalı bir havada gemiyi kazasız belasız limana çekmek bu olsa gerek. Şimdi spor medyasında hemen herkesin dilinde Alman hocanın aldığı bu karar var. Genel eğilimse Kalli’nin hata yaptığına dair. Oysa Kalli hata yapmadı. O sadece futbolcu merkezli bir yapının tekerine çomak soktu. Yıllardır birçok teknik direktörün yapmak isteyip de beceremediği şeyi gerçekleştirdi. Futbolun ciddi bir iş, ciddi bir oyun olduğunu ve gerekirse hata yapan yıldızda olsa kenarda kalabileceğini hatırattı bizlere.

Arabamla giderken bir radyo kanalında Kazım Kanat ağabeyi dinledim. Kendisi der ki “Kalli’nin Galatasaray’ı şampiyon yapmasından başka hiçbir başarısı yok. Eğer Kalli’nin yerinde Lucescu olsaydı, Lincoln’ün Brezilyadan gelen yakınlarına elleriyle kahve yapar ardından da gidip Hakan Şükür’ün kızını dizinde sallayıp uyuturdu”. Kanat’ın Lucescu sevgisine kimse bir şey diyemez ama Kalli’nin kariyerini bir çırpıda silip atmasına gönlüm razı olmaz. Zira hiçbir başarısı yok dediği Kalli, 3 kez Almanya kupa şampiyonluğu, bir kez Bundesliga 2 şampiyonluğu ve bir kez de Bundesliga şampiyonluğu olmuş bir teknik adamdır. Halen Otto Rehagel ile birlikte Almanya’nın en değerli teknik adamı olarak anılır. Sanırım Kazım ağabeyin takıntısı Kalli’nin Beşiktaş macerasının çok kısa olmasından kaynaklanıyor.

Evet maalesef Türkiye’de ki futbol anlayışı bu. Barcelona’da izinsiz gece kulübüne gittiği öğrenilen Ronaldinho’un kadro dışı bırakılmasını doğru bir karar diye yorumlayan insanlar, Türkiye’de kamp kurallarına uymayanlar cezalandırıldığında anlamsızca eleştiriyorlar. Oysa sebebi ne kadar insani olursa olsun, milyonlarca Avro kazanan oyuncuların bu kuralları bilmeleri ve sonuçlarına katlanmaları gerekiyor. Futbolumuza çöreklenen futbolcu merkezli anlayış belki de zaman içerisinde bu tip örnekler çoğaldıkça ortadan kalkacaktır. Bu olayda bir Türk teknik direktör olsaydı büyük ihtimalle çözüm mantığı farklı olurdu, hatta belki de bu durumdan kimsenin haberi bile olmazdı. Ama bunu bir Alman hocaya, hele hele Kalli’ye hiç anlatamazsınız. Kaiserslautern’de ki ilk sezonunda Damir Hotiç’in Kalli’ye “merhaba, benim adım Hotiç ve kulübede oturmayı hiç sevmem” demesi üzerine sezonu tribünde tamamlaması herhalde herkes için yeterli bir örnektir.
 
Toplam blog
: 19
: 618
Kayıt tarihi
: 13.05.07
 
 

BirGün gazetesi spor yazarıyım. Aynı zamanda 96.6 frekansından yayın yapan Yön Radyo'da her Salı ..