Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

26 Ekim '09

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

İçimdeki ben

İçimdeki ben
 

İÇİMDEKİ BEN 1980'li yıllar....Orta öğretim dönemlerinde edebiyat öğretmenimin şiir ve kompozisyonlar hakkındaki düşünceleri...Ses tonumun şiir ve düz yazılara yatkınlığı, duygu yüklü....Benim hayatımdaki tek anlam olan duygularımı kaleme yansıtma isteği o yıllarda başlamıştı. Sade ve duygusal geçmişle şimdinin arasında seyredeni kesilmiş, etrafında kendini anlayan birini bulamadığında sığındığı bir liman gibi edebiyata sığınmak , edebiyat da bu olsa gerek paylaşmak...Doğmak hangi insanoğlunun kararıdır ki, seçme hakkın olsaydı önce anne ve babanı seçerdin dünyaya adım atmadan önce...Annenin bir sancısıyla çıkıveriyosun ortaya, ilk çığlıklarınla herkes gülüp sevinirken, sen ağlıyorsun hemde hıçkıra hıçkıra!Hayat denilen yolculuk başlıyor, ebeveynlerin tarafından yönetiliyorsun, hata yapmamak adına sürekli eğitim alıyorsun...ya içimdeki kıpırtılar yaptığım yanlışı kendim görüp doğruyu bulsam yok efendim kimin haddine, sus kesiliyorsun , kendi ayaklarının üzerin de durmayı beceremeden.....Çevrenin örf ve adetleri gereği çıktığın bu hayat yolunda hiç tanımadığın kişiyle hayat çizginin birleştiğini görüyorsun ve elinde anlaşılamadığın yalnızlığınla geri dönüşü olmayan ve kucağında yine ağlayan bir bebekle sarılıyorsun bu kez hayata... Yapman gerekenleri bilsen de artık tek kişi olmadığın için herkese göre çiziyorsun oyunun kurallarını..Takılıyor yüzlere sahteçilik maskesi mutluluk oyunu...Bu ben değilim diye isyan etsende, rolünü güzel oynayan sahnesi kısıtlı tiyatro oyuncusu gibi buluyorsun kendini..Aşamıyorsun duvarları elinde takılı kelepçeyle...Hep hayallerim de yaşattığım ilerisi için hedef noktası olarak belirlediğim küçük bir orman kulübesi ve yanlızlık....Yılların yüreğimde açmış olduğu kırılganlığı yok edebileceğim bir liman gibi gözüktü bana..birde yazmak sınırsızca tüm ben yönümle kendimi anlatabilmek.. yaşamdaki ızdıraplar tuz gibidir ne azdır nede çok neyin içine konulduğuna bağlı ızdırap olduğunda tatlıyla tuzluyu ayırt etmeden tuzu acısıyla kabullenmek...Belkide ilk defa tattığım fakat yıllar önce ulaşılmaz deyip hep geri çekildiğim fakat yaşayıncagerçek olduguna inanırken avuçlarımın ortasından kaçırdığım kelebeğimle...koca bir okyanusun ortasında kalan yelkensiz bir gemi olup kaldım..Evet içimde kopan fırtınayla yüreğimden dilime dökülüveren sözler kağıt la kalemin buluştuğu nokta...Kadının bir anından unutulmaz bir hatıra, hatta binler ce kez okunacak roman lar bile yazılır...DEĞERİNİ BİLMEDİĞİMİZ HER AN BİZİ BAŞKA HAYAT LARA MAHKUM EDER..... MAVİ KELEBEK

 
Toplam blog
: 5
: 474
Kayıt tarihi
: 25.10.09
 
 

Yıl 1972 bir 23 nisan sabahı Muğla devlet hastahanesinde herkes gülüp sevinirken ben ilk çığlıklarım..