Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

20 Temmuz '20

 
Kategori
Magazin
 

İçimdeki savaşçıyı keşfettim

 

Fotoğraflar: Mert Burak Yılmaz

 

Spor sunucusu Yağmur Karabal, katıldığı Exathlon Türkiye yarışmasının kadın şampiyonu olarak büyük bir başarıya imza attı. Yarışmada zorlu parkurlara ve sıradışı korkunç cezalara karşı gösterdiği performans ve soğuk kanlılıkla kendine hayran bırakan Yağmur Karabal aslında yarışmaya kazanmak için gitmediğini söylüyor. Hiçbir zaman özgüveni olmadığını ve kendini beğenmediğini anlatan Karabal yarışma sayesinde içindeki savaşçıyı keşfettiğini de sözlerine ekliyor.

 

Yarışmacıların çoğunun sosyal medya fenomenlerinden oluşması ve izleyenler tarafından yarışmadaki doğal hallerinin kıyaslanmasına da değinen Karabal, sosyal medyada gösterilen ve sunulan her şeyin bir illüzyon olduğunu ve kendisinin bile göründüğü gibi olmadığını anlatıyor. Son günlerde hakkında çıkan aşk haberlerine de cevap veren Karabal, Onur Tuna ile ilişkisi olup olmadığı hakkında şöyle konuşuyor ve“Bunlarla konuşulmak istemiyorum. Benim için kafasında tarantula taşıyan ya da yılana sarılan kız desinler başka şekilde konuşulmak istemiyorum” diyor.

 

 

Exathlon Türkiye yarışmasında açık ara fark atarak kadın şampiyon olarak çıktın. Nasıl bir deneyimdi?

 Açık konuşmam gerekirse ben bu yarışmaya giderken hiç birinci olmayı hayal etmemiştim. Gerçekten böyle bir hedefim ve hayalim yoktu. Bu yüzden bu benim için güzel bir deneyimdi öyle de kalmasını istiyorum…

 

 Yarışma için teklif sana nasıl geldi ve nasıl kabul ettin? 

Şöyle oldu, aslında ben genelde bu hayatta tükürdüğünü yalayan biriyim. Bir arkadaşımın yarışmaya gideceğini öğrendim. Çok spor yapan biriyim ama hiçbir zaman biriyle yarışmak gibi bir heyecanı ve stresi yaşamadım. Spor yapsam bile sporcu bir kimliğim olmadığı için hiç yarış halinde olmadım. Bu yüzden arkadaşımın Exathlon’a gideceğini duyduğumda anneme gidip, “Arkadaşım böyle bir yarışmaya katılacakmış ben hayatta katılmam, gitmem” dedim. Ertesi gün yarışma için beni aradılar ve bahsettiler “Hadi sende gel dediler” ve gitmeye karar verdim. Yarışmadan önce bu kadar korkak olduğumu bilmiyordum, korka korka gittim. Neyle karşılaşacağımı bilmeden kendimi uçağa attım.  

 

İnsanlar yarışmada zorlandığını görmek istedi ama sen çok iradeli ve cesur çıktın...

Aslında yıprandığım, zorlandığım yerler oldu. Ortalara doğru zaten yarışları kazanamamaya başladım. Çünkü bir yerden sonra motivasyonumuz düşüyor. Kendinle ilgili kötü bir şey duyduğunda başaramıyorsun. 

 

En çok nerde zorlandın?

Zorlandığım noktalar genelde duygusal konular oldu. Birde yarışırken konuşmaları, hakkınızda söylenenleri duyunca dikkatiniz dağılıyor ve atışlarınızı yapamaz oluyorsunuz. Sonra toparlanmam lazım diyerek, bir şekilde kendimi topladım ve devam ettim. Birde annem ve babam eski sporcu. Babam eski futbolcu, annem de basket oynamış. Bende de onların karışımı bir şey var. Kendine yarışma konusunda özgüveni olmayan ama yarışma işine girince de disiplinli bir şekilde ona odaklanan biriyim. O parkura çıkıp, o heyecanı aldığımda ben kazanmak istiyorum dedim. Belki de bu benim genimde var bilmiyorum. Ama bunun dışında asla kaybettiğimde nasıl yenilirim gibi bir hırsım olmadı.

 

Kendinle gurur duyuyor musun?

Evet kendimle gurur duyuyorum çünkü oradan sakatlanmadan ve sinir krizi geçirmeden döndüğüm için çok gururluyum. Düşmelerim çok fazla ve çok komik izledikçe de çok gülüyorum.

 

Sosyal medyadaki görüntüleriyle yarışmacıların doğal halleri karşılaştırılıyor ve eleştiriliyor. Buna ne diyorsun?

Yarışmadaki ekiple bir grubumuz var orada bu konu hakkında dönen capsleri birbirimize atıyoruz ve gülüyoruz. Komik şeyler yazıyorlar ama tabii bir yandan da içinde incitici şeyler var.

 

Bu capsleri ön görseniz de sanırım bir süre sonra görüntünüz yerine hayatta kalmanızı önemsediniz öyle mi?

Aslında dışarıdan baktığında bu bir Realty Show ama içine girdiğinde ve gerçekten bir sözleşme imzaladıysan o cezaları yapman, söylenenleri yerine getirmen gerekiyor. Eğer bir tarantula fobin varsa ve o cezayı çekmek istemiyorsan tabii ki görüntünü değil yarışmayı önemseyeceksin. Ben öyle yaptım, orada mücadele etmek zorundasın. Psikolojik olarak çok zor bir yer ama bir yandan da çok keyifli. Bir de sosyal medya bir illüzyon. Herkes orada en güzel, en mutlu, en iyi hallerini paylaşıyor. Bunu doğru bulmuyorum. Olması gereken daha gerçek bir şey ama maalesef daha görsel bir dünya orası. Bu yüzden ben dahil kimse sosyal medyada göründüğü gibi değil. Mesela benim de çok kendimi depresyonda ve çirkin hissettiğim anlarım var ama onları hiç yansıtmıyorum. Çünkü bundan bile beslenen insanlar var.

 

 

“Kötü yorumları ben görmezden gelebiliyorum ama ailem için bu geçerli değil”

 

Peki şu an mutlu musun, depresyonda mı?

Genel olarak ben mutlu ve pozitif bir insanım. İkizler burcuyum ve sürekli kendimi, arkadaşlarımı yükseltmeye çalışırım. Düştüğüm zamanlarda kendime illaki bir uğraş bulurum.

 

Hakkında yapılan yorumlara çok takılıyor musun, çok önemser misin?

İlk zamanlar çok takılıyordum. Şimdi de takılmıyorum dersem yalan söylemiş olurum. Ama ben birini sevmiyorsam gidip sahte hesap açıp ona “Sen iğrençsin, çirkinsin, şişkosun” diye yazıp onu aşağı çekmem. Ben bu yorumları görmezden gelebiliyorum ama ailem için bu geçerli değil. Annem özellikle çok büyük bir stalkerdır ve babamla ikisi sürekli fotoğraflarımın altına bakar. Hiç tanımadığım biri oraya yazdığı bir şeyle onları üzdüğünde ben ister istemez etkileniyorum. Bu yorumları gereksiz buluyorum. İnsanların kendini iyiye yöneltmesi varken bunu yapmalarına anlam veremiyorum.

 

Kötü bir yorum almamak için fotoğraflarında daha az seksi ve zayıf olma çaban var mı? 

Elbette dikkat ediyorum. Anneme, babama, hayatımda biri varsa ona soruyorum. İnsan kendini kafeste hissetmek istemiyor, istediğini paylaşabilmek istiyor ama, “Bu fotoğrafta rahatsız edici bir şey var mı?” diye hep sorarım. Ben istediğim kadar kapalı bir fotoğraf paylaşmaya çalışayım kusur arayan bir insan omzuma bile diyecek bir şey bulur. Bunun önüne geçemem.

 

Yarışmada kendine dair keşfettiğin ve “Vay be ben neymişim dediğin bir şey oldu mu?

Yarışmada yaptığım birçok şeyi hatırlamıyorum. Çocukluğumdan beri özgüvenli bir kız çocuğu değildim, çok utangaçtım. Mesela artık şarkı söyleyebiliyorum, gitar çalabiliyorum. Bunların hiçbirini yapamazdım. Yarışmada da hiç birinci olurum diye büyük bir hırsım yoktu.  Ama 28 yaşımda şunu fark ettim, bir savaşçı kimliğim var ve isteyince her şeyi yapabiliyorum. Çünkü her konuda kendimi yeterince donattığımı ve donatacağımı düşünüyorum. Çünkü dünyaya iştahla bakan bir insanım. Bu yüzde yarışmada isteyince yapamayacağım hiçbir şeyin olmadığını fark ettim.

 

Yılan kucakladın taşıdın, tarantula sevdin… Nasıl bu kadar cesur ve soğuk kanlı olabildin?

Yılan seviyorum ve bir tarantulayı bir daha ne zaman, nerde bu kadar yakından göreceğim diye düşünüp yakından incelemeyi daha sağlıklı buldum. Bakış açımı biraz değiştirdim.

 

“Amacım İtalya’da miminal bir hayat yaşamaktı”

Peki şimdi kariyerine nasıl devam etmeyi düşünüyorsun? Oyunculuk, sunuculuk, fenomenlik hangisi ağır basacak?

Oyuncu olmak istemiyorum. Ama 9 yaşındayken evdeki kamerayı alıp karşısına geçip bir gün şarkı söyler,haber sunar, başka bir gün Osman ustayı canlandırırım. Sürekli farklı şeyler denerdim. Şimdi de aslında bu devam ediyor. Oyunculukta değişik deli bir rol gelirse ve beni geliştirebileceğine inanırsam o işin içinde olurum deli gibi de çalışırım. Ama sunuculukla ilgili bir şeyler yapmak istiyorum. Koronavirüs sonrası aslında bende daha yeni yeni netleşiyorum bu konuda.

Asıl mesleğin ne, ne okudun?

Asıl mesleğim filolog. Filoloji okudum, dillerin yapısını, tarihsel gelişimini ve birbirleri ile ilişkilerini inceleyen bir bilim dalı. Roma Sapienza Üniversitesi’nde okudum. Amacım İtalya’da yaşayıp hayatımı daha minimal bir şekilde devam ettirmekti. Hayat öyle bir şey ki siz seçemiyorsunuz. Dedemle ananemi kaybettim ve depresyona girdim. O noktada ailemin yanına dönmeye karar verdim. Döndükten sonra aile şirketimizde sabah 09.00 akşam 18.00 çalışmak zoruna kaldım ve anladım ki masabaşı iş bana göre değil, ben bu değilim dedim ve birden spikerlik eğitimi almaya başladım ve hayatım birden değişti. Beşiktaş TV’de çalışmaya başladım.

 

Kaç dil biliyorsun?

İtalyancam ana dile yakındı ama şimdi köreldi. Azıcık Portekizcem var, İspanyolca anlayabiliyorum, latince ve İngilizceyi de sayarsak dört dilim var. Ama ne yazık ki Türkiye’de işe yaramıyor.

Hakkında insanlar hangi konuda yanılıyor?

Hırsları olan, kendine özgüveni olan ve kendini beğenen biri değilim.

 

Hakkında çıkan aşk haberlerine ne diyorsun. Yakın arkadaşların Doğan Kabak, Reynmen’le sevgili olarak yazıldın. Şimdi de Onur Tuna’yla sevgili olduğun yazılıyor. Doğru mu?

Herkes hakkında böyle haberler çıkıyor. Özel hayatımın bana özel kalmasını istiyorum. Bu toplara hiç girmek istemiyorum.Bunlarla konuşulmak istemiyorum. Benim için kafasında tarantula taşıyan ya da yılana sarılan kız desinler başka şekilde konuşulmak istemiyorum

 
Toplam blog
: 60
: 44
Kayıt tarihi
: 13.12.18
 
 

Gazeteci ..