Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

güne_bakan(Nazenin yavrusu)

http://blog.milliyet.com.tr/gunebakanlar

05 Ekim '06

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

İçimdeki ses

İçimdeki ses
 

ÇIĞLIK... O sesi ilk fark edişim sanırım 12 yaş civarıdır. Bahçemizdeki kocaman badem ağacının kırık dalına halkalarla asılan bir salıncakta sallanıyordum. Sallanmak ne kelime uçuyordum adeta, içimdeki ses öyle diyordu çünkü: "Uç.. Uçmalısın.. daha.. daha"

Bu salıncakta kim sallansa halkalar yerinden çıktığı için düşmüştü daha önce, biliyordum, ama o güne kadar bana hiçbir şey olmamıştı ki.. Ayaklarım ağacın yapraklarına değiyor, kelebekler kadar özgür, kuşlar kadar mutlu olduğumu düşünüyorken kendimi aniden yerde oturur buluverdim. Bir yerim kırılmamıştı ama o acıyla oturduğum yerden en az yarım saat kalkamayışımı anımsıyorum şimdi, yüzümde bir tebessümle..

Yine o yaz sesi bir kez daha duydum. Aynı bahçede bir de erik ağacımız vardı, kocaman sulu eriklere doyamazdık, konu komşu herkese yetip artan meyvelerini neredeyse dallarında taşıyamayan bir ağaç.. Ama üst sokakta oturan yaramaz, arsız bir çocuk dadanmıştı bahçeye, ağacımızdan erik çalıyordu. Çok kızıyordum ya ilişemiyordum da, biliyordum karateye-judoya gidiyordu.. Fena huylu, kavgacı, ailesinin de baş edemediği bir çocuktu. Bir gün sokakta karşılaştık, kucağında kırık bisikleti, tamirciden geliyordu bana doğru.. O sesi o anda yine duydum. "Hadi şunu bir güzel döv, bir daha eriklerinizi çalamasın" diyordu, "sana bir şey yapamaz ki eli kolu dolu baksana" Hemen çocuğu pata-küte dövmeye başladım, ya çocuk ne yaptı dersiniz; Elindeki bisikleti yere bıraktı (bunu hiç düşünmemiştim), bana bir güzel yumruk attı, gözümde yıldızlar uçuştu. Burnum kırılmıştı, yüzüm, gözüm kan revan.. Tam 17 yıl o anlamsız kavganın cezasıyla yaşadım ta 30 yaşımda burnumdan ameliyat olana dek doğru dürüst nefes bile alamadım.. Sonra o ses uzun bir müddet kesildi.. Yada ben duymazlığa geliyordum, anımsayamıyorum, ama unuttum bir süre.. Bazı zamanlar arabamla yollarda giderken duyar gibi oluyor ve çılgınlar gibi araba kullanıyordum yine ona uyup.. Fakat geçtiğimiz yıl yeniden belirgin bir şekilde duydum o sesi, hiç yabancım değildi, içimden geliyordu işte, sanki onu dinlemek mecburiyetim vardı. Ama bu kez daha farklıydı, onun yüzünden çok sevgili dost yürekleri incitiyordum.. İncitirken kendimin de incindiğini, sonrasında daha da çok incineceğimi ihmal ediyordum oysa..

O sesle ilgili yaşadığım son olay bardağı taşıran damla oldu benim için. Aracımın hız göstergesi 160'ı gösterirken o ses yine "daha" diyordu "daha hızlı sür hadi".. Bense yine onu dinliyordum işte. Rüzgarla yarışıyor, dünyaya, yaşama meydan okuyordum.. Kanatlarım olsa uçakların uçuş hızına erişecektim nerdeyse.. Ama yine olanlar oldu.. Aniden önüme çıkan dolmuşa çarpmamak için direksiyonu sola kırdım,mıcırlı yola düştüm ve buz pateni yaparak karşıma çıkan kocaman kayaya çarptığımda Allah'a şükürler olsun ki hiçbir cana zarar vermemiştim. İşte o an bu sesten kurtulmak için onu paylaşmam gerektiğine inandım.. Arabam hurdaya çıkmıştı ama ne gam, kimseye bir şey olmamıştı ya şükürler olsun..

Nihayet bugün anlayabiliyorum ki içimizdeki hangi sesi dinlememiz gerektiğini iyi düşünüp yorumlamalıyız. Kırılan dökülen her türlü maddi değerlerin yerine yenisi konabiliyor. Ama elden giden canın, ya da sağlığın yada dost yüreklerimizin ikamesi yok hayatımızda.. Ve onarılamayan bu boşluklar bize sunulan yaşam armağanını cehenneme çevirebiliyor sonrasında..

Niye mi paylaşıyorum bunları şimdi? Hepimizin başından benzer olaylar geçmedi mi? Kendi irademizle yaptıklarımızı her olumsuzlukta hep başka yerlere yüklemez miyiz, veya yaşananların cezasını çekerken suçu kendimizde bir türlü görebilir miyiz? Üçüncü bir göz olup kendimize bakabilsek yine aynı mı davranırdık acaba?

Yoksa gerçekten böyle sesler mi var ?

Siz siz olun içinizdeki hangi sesi dinleyeceğinizi daima bilin yinede, e mi:)

 
Toplam blog
: 54
: 1026
Kayıt tarihi
: 05.10.06
 
 

Ata toprağı Karadeniz'den, terbiye ve eğitimi Trakya'dan, günebakan ve İstanbul sevdalısı eski bir m..