- Kategori
- Deneme
İçimdeki sıcaklık camdaydı
Üşüyorum. İçerisi çok da soğuk değil, ama ben üşüyorum. Kış geldi artık. Sonra nefesimle cama doğru üfledim, birkaç kez ‘’hohhhh’’sonra hafifçe gülümsedim. Üşüyordum ama içimdeki sıcaklık camdaydı artık.
Camım buğusunu silmeden önce çocukluğum geldi aklıma; Çocukluğumda ki gibi buğunun üzerine önce adımı yazdım. Sonra küçük bir kalp çizdim. Kalbin üzerinden bir ok çıkardım.
Sonra dumanı tüten küçük bir ev çizdim.
Birden düğün davetiyem geldi aklıma. Ona da bir kağnı arabasının çektiği küçük bir kulübe penceresindeki perdeleri pembe idi.
Ev resimlerini çok sevmişimdir. Hep aynı modeldi çizdiğim evler.
Küçük bir evdi. Bu evin bir bahçesi vardı. Bahçesinde tahtadan çitleri vardı. Bahçesinde rengarenk çiçekler. Ağaçlar.
Cama tekrar hohlasam olamaz değil mi? Çünkü: Tekrar tekrar yazıp bozulan şeylerde olduğu gibi camdaki buğuyu tekrar oluşturamazdım. Başka bir şeyde çizemedim.
Bu ilişkilerde de böyle değil mi? Hayatın içinde her şeyde olduğu gibi.
Hayat bence labırentlere benzer. Sanki birazda yap-boz gibi.
Dışarıda hava soğuk. Yağmurda alabildiğince yağıyor.
Başımı her zaman olduğu gibi yine pencerenin camına dayadım. Gözyaşlarım özgürce akıyordu. Sanki kavuşmak için alabildiğince koşuyorlar. Gözlerimin içine bir avuç kum tanesi atmış gibi nasılda yanıyordu.
Cama biraz daha yasladım başımı: Karşıdan gelip geçenleri izlemeye, ağaçlarım altındaki kalabalığı izlemeye koyuldum.
Sonra bahçede ki küçük su birikintilerine takıldım. Yağmur sularının suyun üzerine düşerek oluşturduğu küçük yuvarlak halkaları izledim.
Ağaçların yere bıraktığı ölü yapraklara... Kaldırım kenarlarına park edilmiş arabalara, evlerin çatılarındaki yağmurdan pırıl pırıl olmuş yıkanmış sokaklar… Usul usul acele etmeden gezdirdi bakışlarını etrafa…
Her şey yıkanmış… Her şey tertemizdi… Tek kuru yer kalmamıştı. Yağmuru bunun için mi seviyordum acaba? Yoksa yağmur bir yenileniş mi?
Suskun, çaresiz öylece baktım bir süre aşağıya…
Sonra birden gülümsedim. Kendi kendime; dualarla yağdırdığımız yağmurdan neden kaçarız ki...
Bekleriz ve de yağdı mı kaçacak ya delik ararız ya da bir çatı altına sığınırız.
Beklenenler ve kaçanlar... Ne kadar komik değil mi?
Hayat kovalamaca mıdır hep?
Camdaki yağmur damlasının akışı gibiydi gözyaşları. Usul usul akacağı yolu şaşırmadan çenesinden aşağıya aktı gitti...
Ne kadar çok yaş akarmış meğer gözlerimden,gülümsedi sonra ağla ağlayabildiğince ilk kez sevindi.
İçerde ben ağlıyorum. Dışarıda gök….
25.12.2011