Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

28 Mart '11

 
Kategori
Deneme
 

İçimden geçen sesler

İçimden geçen sesler
 

Ne zamandır kendimi dinliyorum. Bahar da geldi ya bir başka duygu selinde yüzer gibiyim. Bilmiyorum, bütün bu hormonal değişimler bütün canlılarda mı oluyor ki mutlaka öyledir. Daha bir canlı, daha bir enerjik ve duygusal oldum son günlerde. Kendime bile tarif edemez oldum yaşadığım ruhsal değişimleri. 

Bazen hırçın dalgalar gibi köpürür yüreğim, kabına sığmayıp taşar, biteviye sahili döven dalgalar gibi olur. Hep daha fazla almak ister, kızar, isyan eder. Bazen de usul usul kıyıya vuran minik köpükler halinde olur düşüncelerim, sakin, huzurlu, alıp başını gitmiş o güzelim koylarda dolaşır durur. 

Özgürlük de var ya serde, bazen al kendini git der içimdeki şeytan, altından bir tepsi gibi denizin üzerine inen güneşin kanatlarına kon. Gökkuşağı gibi rengarenk ahengin üzerinde dolaş, orada mutluluğu yaşa, oradan seslen tüm sevdiklerine. 

İçimden de bir sürü şiir geçiyor ama bütün mısralar başımın üzerinde uçuşan kar tanecikleri gibi bir türlü bir araya gelemiyorlar. Böyle anlarda ellerimle topluyorum onları ve içimdeki sepete atıyorum. Orada çoğalması ve bir çığ gibi göğsümü yarıp fışkırması için. O sepette neler birikti bir bilseniz. 

Çıktım deniz kenarında yürüdüm uzun uzun biraz evvel, kendimle konuştum. Usuldan da bir yağmur çiseliyordu. Yüzüme vuran her damla, ruhumu yeniden yıkadı sanki. Payıma düşen damlacıkları yüreğimin içinde hapsettim. İki kişilik yalnızlık şarkıları söyledim içimden. Güfteleri tanıdık geldi. Hepsinde bir anı buldum. Yaşanan ayrılıklar mı bu şarkıları bu kadar dokunaklı yapan, tüm şarkılar aldı götürdü beni bir başka yere. Sevdiklerime selamlar söyledim martılarla, geçen gemilere el sallamak geldi içimden. Ve umutlarımı denizin ortasında yalpalamakta olan sandala hapsetmek istemedim. Özgür bıraktım ruhumu. Yaşamaktan korkmadım bir kere daha. 

Hafiften esen rüzgar da kimbilir ne fısıltılar getiriyor bana. Her bir zerreciği heybemin arka gözüne fırlatıyorum. Ben ne fırtınalara göğüs gerdim şimdiye kadar. Şimdi bu çocukca esen rüzgara doğru dönüp "benim içimde ne fırtınalar kopuyor sen beni korkutamazsın" diye bağırmak geçiyor içimden. 

Öyle dik başlı ki kendimle konuştuğum zaman içimdeki sesler. Öyle çok sesli ki hangisini sakinleştireyim, hangisine hak vereyim bilemedim. Hangisini bırakayım özgürlüğüne kavuşsun ya da daha çok ezeyim. Çok çalıştım aslında bu dünyayı sevebilmek için. Bütün sevgimi insanlara, hayvanlara ve doğaya akıttım karşılık beklemeden. Şimdi herşeyden herkesten uzakta, seslerin ve konuşulanların yankılanmadığı, sadece sessizliğin hakim olduğu, dalga seslerinin ruhumu okşadığı ve gözlerimi açtığımda karşımda eşsiz güzellikler görmeyi her zamankinden daha çok istiyorum. 

Korkularımla yüzleşmek için girdim bu dönülmez yola ve yeniden doğuş töreniyle yenileşeceğimi biliyorum. Gurur köprülerini yalınayak geçip arkamda bırakmak ve bütün yalnızlıklara karşı zafer kazanmak tüm beklentim. 

Birisinin basıp geçtiği kimbilir ne yükler taşıdığı ayak izlerinden yürüdüm. Etrafıma baktım algıladım. Anlamaya çalıştım fısıldanan gizemli sesleri. Umutlarımı yeşerttim tekrar. Mutlu oldum, kendimle tekrar barıştım. Yarın daha güzel olacağımı bilerek kalbimi açtım tüm sevdiklerime ve onları teker teker kucakladım. Yarın güneşle beraber tekrar yeniden doğacağımı hissediyorum. 

Şükran Demirtaş 

 
Toplam blog
: 249
: 3042
Kayıt tarihi
: 19.03.11
 
 

Doğup büyüdüğüm şehirde, İstanbul'da yaşıyorum. Emekliyim. Gezmeyi, görmeyi, keşfetmeyi sevdiğim ..