- Kategori
- Deneme
İçimizdeki Sevgili Boşluk
Hayvanlık aleminde her türün yavrusu türüne Uygun davranışlar ile koşullanir; çevresi, tehlikesi ve tüm şeyler güdü anlayışı ile sarıp sarmalanır.
Aslan yavrusunu, keçi yavrusunu, kartal yavrusunu Kendi yörüngesinde tutar türüne uygun onu yükler. Bu alem böyledir.
Aslında insanlık alemide farklı değildir.
Bebekliğinden başlayarak, hatta anne karnında annesinin ve çevresinin tüm etkinliğinin içinde yoğrulur.
Bu böyledir. Hayvanların kosullanmiş hâlleri türünün idamesi için elzemdir.
Doğaya hükmetmek kaygısı taşımadan bunu yapar. Ve sınırları vardır.
Şimdi insanlık aleminin doğaya hükmetmek gibi sınırsızlığın içinde olması, büyük bir sorundur.
Sınırlı ve sinirsizlik.
İnsanın cennetten (hayvanlık âleminden kurtulması) kovulması ve yarım akılla doğaya kafa tutması...
Ayırım burada başlıyor.
Doğanın, dünyanın korunumu kanununu ihlal eden bir insanoğlu var!
Burada araya bir şeyler girmek durumunda. Bir kontrol (Vites) ve Durma ( fren) mekanizmasına, bir çerçeve içine girmesi gerekiyor.
Sonsuzluk alanını, kafatasının içindeki yarım akıl ile yorumlamaya çalışıyor: "her şeye hükmedebilirim"
Büyük yanılgısı ete kemiğe bürünüyor; yakıyor yıkıyor ve büyük eksikliğini doğanın üstüne atıyor.
Doğanın (dünyanın) dengesinin gücünü denemeye kalkmak büyük bedbahtlık.
Yarım Aklın, sonsuz zeka ile buluşma mesafesi farkı türü için yaşamsal bir tehlike.
Bu aklı frenlemek için ortaya gelen kosullanmiş dinler de, ozdeki ifadelerini yitiriyor ve zamanın gazabına uğruyor. Bozuluyor.
Sadece dinler değil. Üstüne giydirilen kimlik, renk, güç, kültür vb elbiseler ağır gelmeye başlıyor.
Fren balatası yanıyor ve iyi niyetli "kontrollü", organize, yıkıcılığa dönüşüyor!
Doğasının frenleme mekanizması bozuluyor.
İnsan insana düşüyor küresel bir mutsuzluk ve bunun getirdiği etki ile emaneti hor kullanmaya dönüşüyor. Batsın bu dünya diyip çıkıyor!
Her alanda ciddi bozulmalar yaşamı ve doğayı tehdit eder hale geliyor.
Kosullanmiş insan çok tehlikelidir. Doğal olmayan katyonik koşullanma!
Sonsuz olasılık alanının dışında kalmış, kurgusal
bir kimlik ile kosullanmiş halimizle kala kalıyoruz.
Bebekligimizden beri kuşatılmış olarak hayata
sürülüyor acı çekiyoruz. İçinden çıkılmaz bir hale geliyor, eşik alanını aşıyoruz.
Doğa bu süreci taşıyamaz halde, elindeki enstrümanları ileri sürüyor:
salgın hastalıklar, iklimsel anomiler vb nedenlerle hızlıca yüzleşmeye başlıyoruz.
İnsanoğlu çaresiz değildir. Kendi kosullanmiş halinin dikkatinde artık uyanmalıdır.
Başka çare yoktur.
Koşullanmalarımızın dikkatinde içimize yönelerek;
düşüncelerimize, hislerimize duygularımıza ve algılarımıza tanıklık ederek. Yapay bir pozitiflik içinde değil, kendimizle yüzleşerek bu çarenin cevabını bulmalıyız.
Hayat ve içindeki yaşam, dengenin bulunmasına zorunluluktur.
Bu zorunluluk bir sıçrama yaratmayı başaracaktır.
Büyük acılar yaşamadan başarmak var olan İnsan vicdanının eylemini zorunlu kılar.
Doğanın ruhunda olanın içimizde olduğunu, boşluk yaratarak karşılarız.
Bu ilahi bir taleptir.
Tanrısal bir ruhun içimizde olduğunu ancak sevgili boşluk içinde kavrarız.
İşte o zaman yeni bir süreci gelecek nesillere korkusuzca emanet edebiliriz.
Birlik ruhu güçlü bir yakıttır. sonsuzluğun evrimsel dansına katılarak daha ne güzellikleri hayata sunarak...
Saygılarımla
Kalender Kılıç