Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

03 Ocak '11

 
Kategori
Kitap
 

İçimizdeki Şeytan / Sabahattin Ali

İçimizdeki Şeytan / Sabahattin Ali
 

İçimizdeki Şeytan / Sabahattin Ali


"Kürk Mantolu Madonna" ve "Değirmen" adlı romanlarından sonra, ölümsüz yazar Sabahattin Ali'den okuduğum üçüncü kitap "İçimizdeki Şeytan" 

Okumaya başladığımda, acaba "Kürk Mantolu Madonna" kadar etkilenecek miyim diye düşündüm. Evet, en az Kürk Mantolu Madonna kadar etkilendim. Kitabı okuduğum süre içinde, Ömer, Macide, Bedri, Nihat ve romanın diğer kahramanlarını en yakınlarım kadar ve hatta belki onlardan daha iyi tanıdım. 

Sabahattin Ali her zamanki gibi müthiş psikolojik çözümlemeleri ile yine duygu dünyamı alt üst etmeyi başardı. 

Fikrimce Kürk Mantolu Madonna’daki Raif Bey, bu romanda Ömer olarak karşımıza çıkmış. Her ikisinin de ve tüm diğer roman kahramanlarının da aslında Sabahattin Ali olduğunu söylemek pekâlâ mümkün. 

Gelelim kitaba. 

Konservatuarda okuyan Macide ile felsefe okuyan Ömer bir vapur güvertesinde karşılaşırlar. Macide’yi görür görmez âşık olan Ömer, daha sonra kızın yanında kendi akrabası olan bir kadının olduğunu fark eder ve bu vesile ile Macide ile tanışma fırsatı bulur. Uzaktan akraba olduklarını tanıştıktan sonra anlarlar. 

Sonrasında gelişen olaylar neticesinde teyzesinin evinde kalan Macide, bir kavga neticesinde evden ayrılarak Ömer’in bekâr evine yerleşir ve evlenirler. 

Bu vesile ile Ömer’i ve Ömer’in yakın çevresini tanıma fırsatı bulan Macide için sonun başlangıcıdır bu durum. 

Tahmin edeceğiniz gibi kitabın konusundan ziyade, psikolojik çözümlemeler ve diyaloglar, yerine nefis tiratlar barındırıyor kitap. Sabahattin Ali’nin her biri atasözü niteliğinde, dakikalarca düşündüren sözleri, kitabı başyapıt haline getirmiş. 

Aşk, felsefe, siyaset, toplum ve birey eleştirisi gibi konular hakkında sayfalarca süren tiratlar var kitapta. 

Romanda İsmet Şerif adlı karakterin Peyami Safa’yı temsil ettiği söyleniyor. Necip Fazıl ve Nihal Atsız’a olan nefretinden dolayı kaleme aldığı bile söylenmiş. Nitekim romanda, yılda bir iki şiir yazıp, baba parası ile geçinen kişinin Necip Fazıl olduğu söylenmektedir. (Beşir Ayvazoğlu’nun yazdığı Peyami Safa biyografisinde anlatılmaktadır.) 

Şimdi bu olağanüstü kitabın içine biraz daha girebilmeniz için, kitaptan, beni etkileyen alıntılara yer vermek istiyorum. 

<><><><>  

"Muhtaç olduğumuz havayı istemem demeğe, mekan içinde bir yer işgal etmekten vazgeçmeye kuvvetimiz yoksa, bize verilen bir aşkı almamağa da iktidarımız yoktur.. sizi seviyorum.. hem nasıl seviyorum yarabbi.. Şu anda bir tarafımı kesseniz acı duymam. Sizin için herhangi bir şeyi yapmak istediğim zaman beni durduracak kuvvet tasavvur edemiyorum. Ölüm bile buna muktedir değildir. Bakın etrafımızdan bir sürü insanlar geçiyor, birçoğu dönüp dönüp bize bakıyorlar, daha doğrusu bana bakıyorlar. Hangisini isterseniz yakalar ve öldürürüm. O buna karşı koymak istese bile, bunun bir aşk için lüzumlu olduğunu öğrenince gevşeyecek, mukavemeti kırılacaktır. Bakın, nasıl siz de aynı benim gibi sarsılıyorsunuz. Hayatınızda böyle bir şeyin ilk defa olduğu muhakkak, söyleyin bana, içinizde hiç yabancılık var mı? Bütün bunlar sizin için malum şeyler değil miymiş? Yalnız bu anda kafanızda bir örtü açılıyor ve ruhunuzun en zengin tarafları önünüze seriliyor. hiç yanılmadan biliyorum ki, siz de benim gibi şu anda bozuk kaldırımlar üzerinde yürümekte değilsiniz. siz de vücudunuzun elli veya altmış kilo ağırlığından kurtularak ilerliyorsunuz.. bakın, Beyazıt’a gelmişiz.. Nasıl? Ne kadar zamanda? Bunları bilmiyoruz. zamanın olduğu yerde kaldığını ve bizi huşu içinde dinlediğini fark etmiyor musunuz?... Elinizi bana verin.. Nabzınız benim ki kadar, belki daha hızlı atıyor.. Bileğinizin terleri elimi yakıyor.. Güzel göğsünüzün altındaki mini mini kalbinizi görüyorum... Şu anda yok oluversek herhangi bir teessür duyar mısınız? Hayattan ayrılmayı istemeyiz, çünkü tatmin edilmemiş birçok arzularımız vardır. Fakat şu anda hiçbir istek bizi bir yere bağlamıyor. ruhlarımızın dopdolu olduğunu hissetmiyor musunuz?... Bileğiniz insanı çıldırtan bir teslimiyetle parmaklarımın arasında duruyor. Bütün ince dallardaki yapraklar gibi titriyor. Bana bu anı yaşattığınız için size minnettarım. Hayata, tesadüfe, beni dünyaya getirenlere, herkese, her şeye minnettarım. Artık evinize geldik. Ben girmeyeceğim. Sizi tekrar görünceye kadar bu anları kafamda yaşatmaya çalışacağım. Ne yapacağımı biliyorum. Belki şehrin dışına çıkarak sabaha kadar koşar ve şafakla beraber buraya gelirim, belki de burada, duvarın dibinde oturur ve sizden etrafa yayılan havayı yakından koklamak isterim... " 

"İsteyip istemediğimi doğru dürüst bilmediğim, fakat neticesi aleyhime çıkarsa istemediğimi iddia ettiğim bu nevi söz ve fiillerimin daimi bir mesulünü bulmuştum:

Buna içimdeki şeytan diyordum, müdafaasını üzerime almaktan korktuğum bütün hareketlerimi ona yüklüyor ve kendi suratıma tüküreceğim yerde, haksızlığa, tesadüfün cilvesine uğramış bir mazlum gibi nefsimi şefkat ve ihtimama layık görüyordum.

Hâlbuki ne şeytanı azizim, ne şeytanı? Bu bizim gururumuzun, salaklığımızın uydurması... İçimizdeki şeytan pek de kurnazca olmayan bir kaçamak yolu... İçimizde şeytan yok... İçimizde aciz var... Tembellik var... İradesizlik, bilgisizlik ve bunların hepsinden daha korkunç bir şey: hakikatleri görmekten kaçmak itiyadı var..." 

“İyilik kimseye kötülüğü dokunmamak değil, kötülük yapacak cevheri içinde taşımamak demektir.” 

"İnsanların en zayıf tarafları, sormadan, araştırmadan, düşünmeden, kafalarını patlatmadan inanmak hususundaki hayret verici temayülleridir. Dünyadaki yalancı peygamberleri yetiştirmek ve beslemek için en iyi gübre, iste bu bilmeden inanmak için çırpınan kalabalıktır. " 

"Zaten anlatmak istediğim bir şey var, bin bir şekle sokup anlatmak arzusuyla yandığım bir tek şey: sizi sevdiğim. Bunun dünyanın teşekkülünden beri kaç milyar defa tekrar edildiğini unutmuyorum, fakat siz söyleyin, canlılığından bir şey kaybetmiş mi? kâinatta hiçbir mevcudun olamayacağı kadar taze ve olgun değil mi? bu öyle bir kelime ki doğuyor ve doğuşuyla beraber kemali de içinde getiriyor. Sizi seviyorum... Başka ne söyleyeyim? Siz de cevap vermeye kalkmayın. Bir insanın bütün varlığı ile karmakarışık ruhu, esrarı çözülmemiş vücudu, arzuları, itiyatları, ihtirasları, hulasa her şeyi ile size teslim olması, size iltihak etmesi (katılması) ne muazzam bir şeydir! Bunu tamamıyla anladığınızı biliyorum. Bunun karşısında lakayt kalamayacağınızı da biliyorum. Hiçbir insan seven bir insanın karşısında alakasız olamaz. Dünyanın bu en harikulade hadisesi karşısında kimse hareket ihtiyarına (davranış özgürlüğüne) malik değildir. Buna hakkı yoktur. Nasıl muhtaç olduğumuz havayı istemem demeye, mekân içinde bir yer işgal etmekten vazgeçmeye kuvvetimiz yoksa bize verilen bir aşkı almamaya da iktidarımız yoktur." 

"Hayat bir katakulliden ibarettir!" 

“Ömrümüzü kendimize zehir etmememiz için ne mazideki hayatımıza ve kaçırdığımız fırsatlara, ne de istikbalin olmayacak hülyalarına kulak asmayarak bugünümüze hapsolup yasamalıyız.` 

“Şimdi şuracığa düşmekten korkuyorum. İçimde biriken hislerin birdenbire patlayarak beni zerreler halinde dağıtacağından korkuyorum.” 

“Demek hayat böyle, iki adım ilerisi bile görülmeyen sisli ve yalpalı bir denizdi.” 

“Bir insanı kendisi kadar, kendi düşünceleri, dertleri, korkuları ve noksanları kadar ne meşgul edebilirdi?” 

<><><><>  

Hayatın içinde, başıma gelen olayları, bazen kelimelere dökerken yetersiz kaldığım anlar olur. Bir türlü toparlayamam, ifade edemem, sadece yaşamakla yetinirim…. 

İşte Sabahattin Ali “İçimizdeki Şeytan” adlı romanında bu kelimeleri bana en sade, en anlaşılır ve en manidar şekliyle bana verdi… Öyle ki bazen kendimi savunmasız ve çırılçıplak hissetim! 

Her zaman başucunda bulundurulması gereken kitap, zaman zaman bir sayfa seçip okumak eminimki bizi kendimize getirecek. 

Sabahattin Ali’nin bu ülkenin tüm zamanlarına yazmış olduğu eseri, her zaman güncel, her zaman popüler kalacak kitabı. Mutlaka ama mutlaka okunmalı. 

 
Toplam blog
: 563
: 8587
Kayıt tarihi
: 30.03.10
 
 

Kişisel gelişim uzmanıyım. Yaşam Koçu, İlişki Koçu, NLP Uzmanı ve Eğitmeni, Kuantum Yaşam Koç..