Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

12 Temmuz '09

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

İçinden okyanus geçen şehir gibiyim

İçinden okyanus geçen bir şehir gibiyim, her yanım nem, her yanım yosun, her yanımda dalga izleri olan. Kadınlık hallerine teslim olan, dalgası yüzüne vurduğunda, o gururlu ve mağrur kimliği bir çelik yelek gibi hemen üzerine giyen ve içinden okyanus geçen bir şehir gibiyim eski, güvenilir, sağlam… Oysa nem olan her yer içeriden çürür ve dışarıdan bunu kimse bilemez. Geç kalan saatlerin tamirciliğini yaptım hep yıllar yılı bu şehirde. Okyanusun kıyılarında tekneleri batanların önce kendilerini iyileştirdim, sonra teknelerini yeniledim. Bedelsiz evet bedelsiz yaptım hepsini. Bu şehrin kıyılarından hiçbir zaman yeni, tertemiz gemiler geçmedi. Alabora olmuş bir teknenin sahibinden ve teknesinden ne bedel istenilebilirdi ki? Hele kadınlığın anlamını geçen yüzyıldan alarak cebinde taşıyan ve içinden okyanus geçen nemli bir şehirseniz…

Bana ait hiç teknem olmadı içimden koca bir okyanus geçse bile. Oysa alaborada darmadağın olan her bir teknenin, içine oturmuş her bir çivisini yerinden çıkarıp, yenisi ile değiştirmeye uğraşırken, kimi zaman aylar, kimi zaman yıllarca uğraşırken, aklımdan geçen sadece, o teknede yaşamak oldu. Kendi elimle, emeğimle, yüreğimle, sabrımla her bir yıkıntıyı, dağılmışlığı toplarken, belki de yeniden inşa ederken, tek dileğim bir gün o pırıltının içinde yaşamak oldu.

Hepsi sadece hayaldi. Denizler şehri hayaller şehridir hep, gerçeği yaşamaz o şehre gelenler.

Şimdi okyanusun ağır ağır çekildiğini hissetmeyim. Ne yazık ki, sadece ben bunu hissediyorum ve hala alabora olan tekneler geçiyor kıyılardan. Okyanus çekiliyor ya, yavaşladım, o heyecanım, isteğim özenim tükendi besbelli. Ama hep bedelsizdim ya, ne kıyıya vuranlar, ne kıyıdan geçenler ne de şehrimin kuytularına sığınanlar bunu anlayamıyordu.

Okyanus çekiliyor yavaş yavaş… İçinden okyanus geçen şehirler gibiyimle başlayamayacak ve bitemeyecek artık cümlelerim biliyorum. Ve kıyılarıma vuran tekneler umurumda olmayacak bunu da biliyorum. Üzgün müyüm? Hayır değilim! Çok çalıştım. Ben; o şehri temiz tutmak için, okyanusumun sularını pırıl tutabilmek için çok çalıştım.Hatta yerinden söktüğüm her bir paslı çiviyi, erittim erittim de, dağıtıverdim boşlukta kimselerin yeniden canını yakmasın diye. Atmadım kimselerin denizlerine, kendi okyanusumdan da uzak tutmaya çalıştım. Koskoca sudan bahsediyorum, engin, sınırsız, mavinin, yeşilin her tonunu göğsünden barındıran, pırıl pırıl… Ama kimse benim gibi koruyamadı, mutlaka bir çöp, bir kir, bir pislik bırakıverdi sularıma… Benim gibi koruyamadı. Küstü suyum, durdu dalgalarım, rengi önce griye çaldı sonra bulandı suyum… Okyanusum küstü, çekilmeye başladı. Şimdi şehrin en yüksek yerine çıktım.

Bu kadar emeğe bu kadar çabaya bir tek yaradan bedel verdi bana. Görünmeyeni görme, bilinmeyeni bilme ile mükâfatlandırdı. Şimdi içinde okyanus geçen bu şehrin en yüksek tepesindeyim. Bir yandan sularım çekilirken, bir yandan benim kıyılarıma yanaşan her batığın, arkasına sakladığı her ne varsa daha rahat görmek için… Çünkü sular tamamen çekildiğinde, ben daha yukarıda olacağım ve geride kalanlar kendi pislikleri içinde çamura gömülecekler… Görmediğimi sandıkları, bilmediğimi sandıkları ve benim okyanusumun çekilmesine sebep olan her bir kötülüğü ve pisliği yüreklerine batacak, bildiklerimden utanacaklar. Ses etmeyeceğim, kıyılarıma vuran bir teknenin parçalanmış yelken direklerinden bir tanesine uzanacağım, tekneyi yeniden geriye iteceğim. Yani onlar el beklerken, gerçekten el olacağım ve kendi pislikleriyle kendilerini uğurlayacağım…

İçinden okyanus geçen bir şehir gibiydim, her yanım nem, her yanım yosun, her yanımda dalga izleri olan, şimdi bir okyanus dibiyim, çamurlar içine gömülmüş alabora tekneleri olan…

 
Toplam blog
: 10
: 1167
Kayıt tarihi
: 05.07.09
 
 

Akademik olarak Alman Dil Bilimcisiyim. Eğitim alanında serbest olarak faaliyet göstermekteyim. Geli..