Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

22 Haziran '09

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

İçki, sigara yasak,

İçki, sigara yasak,
 

Tarih tekerrürden ibarettir. Tabii tarihten ders almayanlar, veya bilmeyenler için.

AKP iktidarı kararlı bir şekilde içkisiz, sigarasız bir toplum yaratma peşinde. Hemen bir kısım okur “aaaaa ne güzel , alkış” diyecek. Ama alkışlamadan önce bir durup düşünelim. Hükümetin böyle bir kararı başarılı olma şansı taşıyor mu? Yoksa birilerine gösterişten mi ibaret. Zira biz halka iki anahtar vadedenleri bile görmüş insanlarız.

Tarihe şöyle bir baktığımızda bu tür kararların dönem dönem dünyanın çeşitli ülkelerinde alındığını ancak başarılı olmadığını görüyoruz. Kaldı ki mutlak güce sahip olan Osmanlı padişahları bile bu işi başaramamış.

“Efendim toplum sağlığı” Maşallah ülkemizde hiçbir sağlık sorunu kalmadı. Her sokakta bir sağlık ocağı var. Her üç kişiye bir doktor düşüyor. İnsanlarımız son derece sağlıklı. Artık birazda bu mevcut sağlığı koruyalım.

İşin şakası bir yana, geriye dönüp baktığımızda ne 1929 krizi arkası ABD'de nede Osmanlının bir çok döneminde ölüm cezası olmasına rağmen yasak başarılı olamadığı gibi, sağlıksız içki tüketimini, karaborsayı canlandırmaktan başka bir işe yaramıyacaktır. İçki ve sigara bilinen en yaygın keyif vericidir. İnsanoğlunun öyle yasakla falan da vazgeçmeye niyeti yoktur. Azaltılabilir mi? Evet. Toplumların refah seviyesi yükseldikçe bu tür alışkanlıkları azaldığı görülmektedir. Bu yüzden gelişmiş ülkeler, bu tür anlamsız yasakların faydasızlığını anlamış, çabalarını yasak koymak yerine toplum refahını yükseltme yönünde arttırmışlardır. Bizde ise hala kolay ama anlamsız yol denenmektedir. Kırmızı bölge ilan edip içkili restorantları şehir dışına çıkarma projesi, ruhsatı biten içki satan yerlere yeni ruhsat verilmemesi, hatta bazı yerlerde baskı uygulanması, içki, sigara tüketiminde belki çok cüz-i bir azalma meydana getirebilir, ama diğer taraftan yapacağı zarar çok fazla olacaktır. Ayrıca insanların birde içki içen – içmeyen, sigara içen – içmeyen diye bölünmesinin ülkeye ne faydası olacağı belli değildir.

İçki, Sümerlerden beri insanların tükettiği bir keyif verici. Binlerce yıldır nasıl içileceğini öğrenemediysek ve nasıl içeceğimize hâlâ yasalar ve polis gücü karar veriyorsa, yazıklar olsun.

Sayın Türker Alakn’ın yakınlarda bir anısını nakledelim.

“Geçenlerde bir yabancı heyet Konya’yı ziyaret etti. Türk gazetecilerin de bulunduğu heyet lokantada içki isteyince zor bir durum yaşandı, heyet sanki bir suç işliyormuş gibi lokantanın şöyle kuytu bir köşesine alındı, ne olduğu belli olmasın diye sarılıp sarmalanan şişelerle büyük bir kaçamak yapılıyormuş gibi esrarengiz bir içki servisi yapıldı. (Ne zaman köşe başındaki bakkaldan rakı alsam şişeyi siyah bir poşete koyar. Anlaşılmasın diye. Ama herkes siyah poşetin içinde ne olduğunu bilir!) Bu olay basına yansıyınca yetkililer açıklama yaptılar: “Halkımız içki istemediği için içki servisi yapmıyoruz!”
Oysa bildiğim kadarıyla Konya, Türkiye’nin en çok içki içilen illerinden birisidir!”

Malum yaz geldi. Sahil kasabalarımız tıklım tıklım. Şimdi düşünün. Eşinizle veya sevdiğinizle, veya arkadaşlarınızla deniz kenarında bir kafenin iskele üzerine kurulmuş masalarından birinde birer kadeh içki ve nefis bir müzik eşliğinde yılın stresini atıyorsunuz. Bundan güzel ne olabilir ki. Bence güçlü hükümet bana bu keyfi yasaklayan değil, güvenli olarak yaşatabilendir.

Çok bilinen bir hikaye ile yazıyı noktalayalım.

Mustafa Üsküdar iskelesinde kayıkçıdır. Birgün Sultan Murad ile Sadrazam Bayram Paşa tebdil gelirler ve bilerek Bekri'nin kayığına binerler. Sahilden açıldıktan sonra Bekri rakı testisini dikip lıkır lıkır içer. Murat, Baba şu testiyi uzat, bir yudum su da ben içeyim, boğazım kurudu der. Mustafa açıklıkla yanıt verir. Sen içemezsin oğul. İçindeki su değil rakıdır. Sonra hem kendini, hem beni yakarsın. Fazla ısrar üzerine Bekri testiyi onlara uzatır. Padişah hem yudumlar hem de sorar: Baba sen Padişah yasağından korkmaz mısın? Korkarım ama Padişah beni burada nasıl görecek? diyen Bekri ye Murad ya ben haber verirsem yanıtını verir. Bekri hazır cevaptır. Haber veremezsin, çünkü sen de benimle içtin. Düşerse ikimizin de kellesi düşer. Padişah iyice çakırkeyif olup son sözünü eder: Peki ama ya ben padişah, bu da sadrazam Bayram Paşa ise; Bekri'nin yanıtı enfestir. Seni köftehor seni. Şunun şurasında ikiyudum içtiniz, biriniz padişah, diğeriniz de sadrazam olmaya kalktınız... Biraz daha içseniz biriniz Allah diğerinizde Peygamber olacaktı herhalde...

Pazartesi, Haziran 22, 2009

 
Toplam blog
: 1508
: 1688
Kayıt tarihi
: 16.07.08
 
 

Yetmişiki yaşında iki çocuk ve iki torun sahibi bir erkeğim.. Lise mezunuyum. Uzun yıllar esnaflı..