Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

31 Ocak '11

 
Kategori
Güncel
 

İçmemek için

İçmemek için
 

İçki kötülüklerin anasıdır.


Son günlerde birilerinin içki için yürüyüş yapmasına ekranlarda tanık oldum. Şaşırıp kaldım. Çocuklarımızı içkiden kurtarın yürüyüşü ve gösterisi değil yanlış anladınız içki her an her yerde içilmeli sular seller gibi yürüyüşü. Köprü altlarında yeterince şarapçı yok, doğu bloku ülkelerinde olduğu gibi sokakta içerek sızıp da donmak üzereyken polisin toplayıp karakollarda ağırladığı insanlar yok diye yürüyorlar. 

Bu garip gösteriye ellerinde şişelerle yürüyen ve sağa sola naralar atan kadınlı erkekli grubun (az bir kitlede olsa yazık) şişeleri savurması, tramvay ve otobüslerin yumruklanması ve en garibi sokakta bedava içki dağıtarak herkes benim gibi alkolik olmalı, yaşasın alkolik dünya. Naralarına bütün bütün şaşırdım. 

İnsan içince böyle oluyor demek. Herkesin kendisi gibi içip bir kenarda sızmasını istiyor. 

Ben hiç içki kullanmadım. O hale düşmeden gecelerimi barda değil de evimde çocuklarımla geçirmekten de memnunun, mutluyum. 

1990 lı yıllarda Rusya’da bir şirket yöneticisi olarak 5 yıl bulundum. Orada şirketimizde Tanıtım sorumlusu olarak çalışan ve Tatar olan Osman Ömer isimli 55 yaşlarındaki çalışanımızla şehir ve ilçeleri geziyorduk. Benim valilik ve kaymakamlıklardaki görüşme ve konaklamalarımda içki içmediğimi görünce, “bizde içki içilmeyen meclis (toplantı-görüşme) olmaz” dedi. “Eve gelen misafire bile içki ikram edilir” dedi. 

Bu tuhaf alışkanlık ne zamandan beri var dedim. 

Sanırım Stalin zamanı (1940’larda) benim kısmen hatırladığım ve benden öncekilerin anlattığına göre özellikle Bolşevik ihtilalıyla tüm Türki topraklarda hakimiyet kuran Lenin ve onun zalim versiyonu Stalin zamanında fabrikalarda işe başlayan herkese kapı önünde duran kazandan kepçe ile rakı (votkaya rakı diyorlar) içirilip içeride iş başı yaptırılıyormuş. Her gün işe başlamadan bir kepçe içki alan çalışanlar 15-20 yılda bağımlı hale gelmişler. Kadın erkek herkese zorunlu olarak verilen içki önemli rüşvet unsuru olmaya başlamış. Öyle ki bir şişe rakı için fabrika veya tarım aletlerinden insanlar bila bedel ve bildirmeden işler yapmaya başlamış. 

Osman Ömer, Sovyet Rusyasında köylü de işçidir (Kolhoz ve Savhozlarda traktörcü, biçerci, ekinci vs) ama köylüye oyalanması için 1 dönüm kadar bahçeler verilirdi ki köylü patates, lahana, havuç vs. eker veya Volga kıyısında ise elma bahçeleri yaparlardı. Bu bahçelerin sürümü ve ekimi için kimse kolhoz idaresine para ödemeden bir şişe rakı ile yaptırırdı diye tamamlıyor sözlerini. 

İş çığırından çıkınca birkaç kez içki yasağı bile getirildi, özellikle Brejnev döneminde sıkı uygulandı. Ama daha da kıymetlenen içki daha büyük belalar açınca vazgeçildi. Nedir o bela dedim. Kaçak içki üretilmeye ve yüzlerce insan zehirlenerek ölmeye başlamıştı diye ekliyor. 

Rusya ya ilk gidişimde büyük marketlerin yanında kurulmuş küçük kioslardan naylon poşet içine ve litre ile bira alıp altından delik açarak yolda yürürken bira içen insanları görünce hem şaşırmış hem gülmüştüm. Bu manzaraları görmeyenler içkinin insana neler yaptırdığını bilmezler. 

Şuanda içkinin her medeni ülke gibi bizde de belirli kurallara bağlı olması (mekan, yaş sınırı) benim ilk gördüğüm günlerde şaşırdığım gibi başkalarının da şaşırmaması için gereklidir. 

İçkinin faydalı olduğunu söyleyen kimse çıkmaz diye düşünürüm. Ama 40 yıldır içmeyen ve ailesi-çocuklarıyla gayet mutlu ve o meneti sevimsiz bulan biri olarak yapılan taşkın gösterilerin amacının ne olduğunu ve ellerinde şişelerle yürüyen insanların yıllar önce Türkiye’de altın çıkarılmasına karşı çıkanlar gibi yönlendirildiklerini düşünüyorum. Şu anda yılda 10 milyon dolarlık altın üreten ülkeyiz ama onlarca eylem yapılarak üretim engelleniyor Almanya’dan yüzlerce ton altın almaya devam ediyorduk. 

Son olarak Ankara’da “Mustafa Kemalin Askerleriyiz” narası atan elleri şişelerle dolu ve kafaları iyi gençlerin yanlış bir Mustafa Kemal imajı oluşturduklarını düşünüyorum. “Ülkem için içiyorum” diyenlere de bunun ülke yararına olan tarafı içip bir kenarda sızarak hiçbir şeye karışmama haliniz mi diye soruyorum. 

Muammer MURAT 

İnsan Kaynakları Uzmanı 

31 Aralık 2011 

 
Toplam blog
: 163
: 4552
Kayıt tarihi
: 03.09.07
 
 

1965 yılında Erzincan'da doğdu, İzmir'de yüksek eğitim alıp, devlet memuru oldu. 5 yıl süreyle bi..