Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

31 Mayıs '09

 
Kategori
Güncel
 

İdam cezasının içeriği

İdam cezasının içeriği
 

idam istisna


Daha önce yazmış olduğum “ÖLÜM CEZASI KİMLERE VERİLMELİ” başlıklı yazıma gelen tepkiler, konunun içeriğini açmaya itti. Benim için tepkilerin olumlu veya olumsuzluğundan ziyade, değerli okurlarımın duyarlılığıdır. Bütün okurlarıma teşekkür ediyorum. Hele bu okurlarımdan biri var ki ısrarla ayrıntıya değinmek istemesi duyarlılığından dolayı kendisine özellikle teşekkür ederim.

Okurlarıma öncelikle şunu hatırlatmak istiyorum. Olayı iki kısma ayırmalıyız. Bunlardan biri ölüm cezasına her ne sebeple olursa olsun karşı çıkanlar ve ikincisi ise ölüm cezasının uygulanmasını isteyenler, fakat içeriği önemli diyenler. Kesinlikle karşı çıkanlara diyeceğim şudur: Sizin yakınınız olan bir bayana veya bir çocuğa tecavüz edip de bir de ardından öldüren birinin karşısına geçip de yüzüne baktığınızda ne hissettiğinizi merak ediyorum. Ardından, bu kişinin yine de yaşama hakkı olduğunu düşünüp cebinizden devlete para verip onu beslemiş olmanız nasıl bir duygu lütfen bunu söyleyiniz de ben de öğreneyim ve aydınlanayım.

Gelelim ikinci düşünceyi savunanlara ve ölüm cezasını isteyen fakat çekinceleri olanlara (benim gibi düşünenlere): Ben yazımda bir vatandaş olarak ölüm cezasının uygulanmasından yana olduğumu söyledim sadece. İçeriğinden bahsetmedim. Ayrıntıya dokumadım. Elbette ki içeriği çok önemlidir. Yani suçsuz yere idam edilen insanlar olabilmiştir geçmişte. Bu çok acıdır. Böyle bir olayın yaşanmaması için uzman hukukçular ve sorumlu kişiler kılı kırk yararak olayı aydınlatmalıdırlar. Bu cezanın verilebilmesi için gerekli yasal düzenlemeler çok ama çok dikkatle hazırlanmalıdır. Somut kanıtlar aranmalıdır. Hatta halk meclisleri de kurulmalı ve halkın gözü önünde de yargılanabilinmelidir. Bir nevi toplumun en azından bir kesitinin vicdanının görüşü de alınmalı gibi ayrıntılar konulmalıdır. Bunlar gerekli araştırma ve incelemelerden sonra ortaya çıkarılmalıdır. Öyle her önüne gelene ölüm cezası verilsin düşüncesinden yana asla değilim. Bu ne vicdana ne insafa sığar. Bu yobaz ve bağnazlığın ta kendisidir. Ölüm cezası kriterleri çok istisnai olmalıdır ki insanlar iftiraya uğramış olmasınlar. % 100 kanıt yoksa ve bütün şüpheler ortadan kalkmamışsa bu ceza verilmemelidir. Aksi halde bu suçu işleyen ile haksız yere karar veren hâkimin hiçbir farkı olmaz. Öyle hâkimin iki dudağı arasında ve iki yalancı şahidin ifadesi ile haksız yere bir hayata son verilememelidir. Eğer işleyen kişi görülmüş, gerekli araştırmalarda somut deliller mevcut olmuş ve kendisi de itiraf etmiş ise artık karar verilmelidir.

Ölüm cezası tamamıyla kaldırılmamalıdır ve bu içerik tartışılmalıdır. Hatta bununla ilgili yasa halk oyuna sunulmalı ve “en az % 90 kamuoyu desteği olmalı” gibi ayrıntılar da olabilir.

Düşünün, bu ülke kurtuluş mücadelesi vererek topraklarını kanla yoğrulmuş bir ülkedir. Bu toprakları bölmeye çalışmak ve bunun için binlerce insanımızın şehit ve de binlerce insanımızın sakat kalmasına sebep olan insana benzeyen yaratıkları ve onların yaşama hakkını hala savunanları desteklemek bu ülkeye yapılabilecek en büyük ihanettir.

Düşünün bazı yörelerde, katliam yapanları ve bir kadını töre deyip işkenceyle öldürmeye kalkanları. Düşünün, ip bağlanıp yerlerde sürüklenen kızları. Bu hangi insanlık anlayışına sığar. Allah’ın Kuran’ında bile böyle bir ceza yok.
 
Toplam blog
: 358
: 1023
Kayıt tarihi
: 03.09.08
 
 

  Ne elimde garantim var ikinci bir soluğu almaya Ne aklım erer dünyayı yıkıp ta yeniden ya..