Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

16 Şubat '15

 
Kategori
Blog yazarları tartışıyor!
 

İdamı tartışalım mı?

İdamı tartışalım mı?
 

Her türlü cinsel suçların ve kadın ve çocuk öldürmelerin cezasının ne olacağı yeniden tartışılmalıdır.


20 yaşında, daha hayatının baharında genç bir kızdı Özgecan. Üç tane kendini bilmez, densiz, edepsiz, ahlaksız, insan müsveddesi tarafından önce tecavüz edildi, sonra öldürüldü, sonra da yakılarak, katledildi. Bir de caniler akılları sıra, geride kanıt bırakmamak için yakmadan önce ellerini bileklerinden kesmişler. Neden diye sorulunca da, “yüzümü tırmaladı, tırnaklarında dna kalıntısı kalmasın diye kestik “ demiş… Ulan en büyük kanıt ceset. Derinlemesine araştırılınca, tecavüz ettiğiniz ortaya çıkmayacak mı? Yalnız tırnaklardaki kan yada deri parçaları mı dna örneğidir. Bir dıkım salya, sümük, tükürük, saç teli, sakal kılı, kirpik?  Ya sperm kalıntısı? Onu bırakmamak için de prezervatif mi kullandınız? Peki, neden cesedi yaktınız? Bulunmasın, cinayet ortaya çıkmasın diye… Ulan şerefsizler, nasıl yakalandığınızı oturun da bir düşünün bakalım. Görgü tanıkları, kamera kayıtları vs.vs.. Ama güvenlik ekiplerinin, minübüsün gidiş yolundaki çevrede vatandaşlara sorduğu sorulardan aldığı bir cevapla, muhtemelen yakalandınız. En basiti şuydu “Bir minübüs yol tarifi sordu”  Tecavüz edecek mekan arıyorsun, sonrada yol tarifi soruyorsun.. Zekaya bak..

Neresinden bakarsanız bakın, akıl ve ruh sağlığının yerinde olmadığının kanıtıdır bunlar. Genç ve savunmasız bir kıza 3 kişinin hunharca saldırısının, tecavüz etmesinin, sonra da bildiğiniz diğer olayların vuku bulmasının başka izahı yoktur. Ve ne tıp, ne psikoloji, ne de sosyoloji bilimi bu canilerin bilinç altılarına girseler bile, bunları ehlileştiremezler.. Sorun daha derindedir. Ancak, toplumun hangi katmanından olursa olsun, Özgecan son örnek. Ya daha önce gidenler. Medyaya yansımayanlar? Peki ya bundan sonra gidecekler? Tanrı korusun, ancak, olmama garantisi ne politik sistemimiz, ne emniyetimiz, ne toplumsal refleksler, ne de hukuk ve yargı sistemimiz verebilir. Yani? Yani toplum içinde potansiyel Özgecanlar ve caniler var demektir. Ne yazık ki !

Hukuk ve yargı sistemi demişken, kaynağını bilmiyorum ama akımda bir anekdot, hatta hukuk tarihine geçecek bir olay var. Yeri gelmişken anlatmak isterim.

Olay İngiltere de geçer. İngiliz hukuk sistemi, en demokratik hukuk sistemlerinden biridir. Çoğu ülkeye de örnek olmuştur. İşte bu İngiliz mahkemesinde bir duruşma yapılmıştır. Yargıç, bir gece yarısı parktan geçen genç bir kızı korkutan adama 7 yıl, 7 gün ceza vermiştir. Hukukçular ve gazeteciler şaşkındır. Mahkeme çıkışında hemen yargıcın önünü kesip sormuşlar.

“ Adam (sanık) kıza elini bile sürmedi. Kız çığlık atıp kaçmaya başlayınca, çevredekiler de adamı kıskıvrak yakaladılar ve polise teslim ettiler. Sanığa verdiğiniz 7 yıl, 7 gün çok bir ceza değil mi ? “

İşte hukuk tarihine geçecek nokta burasıdır. Yargıcın verdiği cevap ders niteliğindedir. Der ki;

“ Genç bir kızı bir parkta, gece yarısı korkutmanın cezası 7 gündür. Ancak, o 7 yıl, genç İngiliz kızlarının, gece yarısı bir parkta dolaşma özgürlüklerine saldırmanın cezasıdır. “

Hukukun durduğu noktayı kavrayabildiniz mi ?

Peki ya bizde durum nasıl? Veya nasıl olacak? Nasılını bilmem. Ne avukatım, ne hakim. Ancak, bir vatandaş olarak şeytanın avukatlığını yapmak gibi bir huyum var. Bu yüzden ne olacağını söyleyeyim. Mahkeme, bu canilere önce uzun vadeli (belki de ömür boyu) bir ceza verecek ve tutuklanacaklar. Belli bir süre sonra, bir duruşma daha olacak ve canilerin aldığı ceza indirimli olarak uygulanacak. Sonra bazı avukatlar çıkacak ( eğer bugünkü gibi Mersin barosu avukatları içinde ‘bu davayı almayacağız ‘ diye dik duran çıkmaz ise) ve olay yargıtaya gidecek. Belki orada bu ceza bozulacak ve kısa bir hükümlülükten sonra-iyi hal de gözeterek- bu caniler dışarı çıkacak. Peki ya sonra? Daha sonra, benzer bir suç daha işlemeyecekleri, yeni Özgecanlar bulmayacakları garantisini hangi hukuk sistemi verebilir ki ?


Konuya tersten bakalım. Bizim hukuk ve yargı sistemimiz ne kadar kanaatkar? Verilen cezalar, ne kadar hakikatli ? Ne kadar bilimsel ? Ne kadar gelişmiş hukuk sistemine uyar? Ne kadar caydırıcı? Bunlar çoğaltılabilir. Ancak, bugün bir ekmek çalan çocuğa 8 yıl, milyarlar götüren bir hırsıza 3-5 ay ceza veren bir yargı sistemimiz var bizim. İnsan öldüren ve az bir ceza alıp, özgürlüğüne kavuşan ama daha sonra yine insan öldüren hatta katliam yapan insanlar var bu ülkede. Durum böyle olunca da, ister istemez hukuk sistemini de, yargı sistemini de sorgular hale geliyorsunuz. Üstelik, bazı kararları görünce, yargıya da, hukuka da güveniniz kalmıyor.

Gelinen bu noktada, hukuk sistemimiz revize edilmelidir. Yargı öncelikle hem siyaseten, hem toplumsal reflekslerden soyutlanmalıdır. Ve hakimlerin verdiği kararlar hukuki olması gerektiği kadar, vicdani de olmalıdır.

Özgecan’ın katilleri ne ceza almalıdır? diye bir soru sorsanız, benim cevabım bellidir. Ben hakimlerin işine karışmam. Ancak, gerek toplumsal eylemlere baktığınızda, gerek yapılan cinayete baktığınızda, öncekileri ve de bundan sonraki olası cinayetleri de düşünerek, vicdanımın sesine kulak vererek diyorum ki, bu canilerin cezası idam olmalıdır. Evet, siyasi meclis karar almalı ve kapsamını biraz daha genişleterek “kadın ve çocuk tecavüzcülerini, hata cinsel istismarcıları, çocuk ve kadın katillerini, hayvan tecavüzcülerini de içine katarak cezalarının idam olarak verilmesi gerektiğini düşünüyorum.

Şimdi, insan hakları savunucuları hemen bayrak açacak ve buna karşı çıkacaklar biliyorum. Onlara tek sorum şudur. Özgecan ve diğerleri insan değil miydi ? Bu ceza belki, ölenlerin yakınlarının acısını dindirmeyecek, ancak bundan sonra muhtemel Özgecan vakalarını belki önleyecektir.

O yüzden, hem hukuk, hem siyaset, hem psikoloji ve hem de sosyolojik olarak, toplumun her katmanında ‘idam cezası’ tartışılmalıdır.   

../..

Bu blog Milliyet.com.tr sitesinden 1982 kez görüntülenmiştir

 
Toplam blog
: 671
: 2572
Kayıt tarihi
: 26.06.06
 
 

Anadan doğma bir İzmirliyim ve bu şehirli olmaktan gurur duyuyorum.. Hem bu şehirde doğmuş, hem b..