Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

22 Ekim '10

 
Kategori
Güncel
 

İdarenin işleyişi kamu denetçiliği ile denetlenecek…

İdarenin işleyişi kamu denetçiliği ile denetlenecek…
 

NUR DOĞAN TOPALOĞLU ANLATTI...


Röportaj: 21.10.2010

“KAMU DENETÇİSİ, İDARECİLERİN KORKULU RÜYASI OLACAK”

İdarenin İşleyişi Kamu Denetçiliği ile denetlenecek…

Hamit SEVEN, 12 Eylül 2010 referandumunda halkın “Evet” oylarıyla kabul edilerek 26 Maddelik ‘Anayasa değişiklik paketi’nin 9.’uncu maddesi olarak pakette yer alan “Ombudsmanlık” diğer adıyla “Kamu Denetçiliği”nin tanımını ve izlenen süreci, maddenin kanunlaşma aşamasının arkasındaki isim Ak Parti 22. Dönem Ankara Milletvekili ve Parti İçi Demokrasi Hakem Kurulu Başkanı Nur Doğan TOPALOĞLU’na sordu…

H.SEVEN: Sayın Başkan, ülkemizin yeni bir kavramla tanıştığı malum. Sayın Başbakan’ın da öteden beri ve özellikle de referandum sürecinde dillendirdiği Kamu Denetçiliği Kurumu’nun oluşturulması düşüncesi öncelikle nasıl ortaya çıktı?

N.DOĞAN TOPALOĞLU: “Kamu Denetçiliği” (Ombudsmanlık) ülkemizde yeni uygulamasına başlanacak olan bir kurumdur. Bu hizmet alanın tarihi geçmişini ve bugünlere gelişini biraz ileride açıklayacağım. Ancak mevzuatın henüz uygulama düzeyine gelmediğinin de bilinmesini belirtmek istiyorum. 12 Eylül halk oylamasından önce Anayasa’nın 74. maddesine konan “Dilekçe Hakkı” vardı. Buna dayanak olan 3071 sayılı “Dilekçe Hakkı”nın Kullanılmasına Dair Kanun” 1984 tarihinde yürürlüğe girmişti. 2001 tarihinde Cumhurbaşkanlığı makamına başvuru sayısı 100026’ya ulaşmıştı. TBMM Başkanlığı’na, Başbakanlığa, bakanlıklara başvuranlarla birlikte sayının ne derece kabarık olduğunu söylemek yeterli olur kanısındayım. Ama uygulamalarda başvurular ya cevapsız kalıyor, ya gerçek dışı bilgiler veriliyor, halkın bu makamlara güvenleri sarsılıyor idi. Şimdi ise Anayasa’nın 74. maddesine Kamu Denetçiliği hükmü de konularak ilgililere duyurulması hükmü için yasa taslağı, diğer ilkelerle somutlaştırılmış, TBMM’nin kabulüne sunulur düzeye gelmiştir. Gerek 12 Eylül öncesi açıklamalarıyla, gerekse sonraki ifadeleriyle bu maddenin en iyi halka mal edilmesinde en büyük çabayı Sayın Başbakanımız olmuştur. Anayasa’da tadil edilen maddenin çok, her konun zaman alıcı olması, kamu denetçiliğine tanıtmada istenilen seviyeye ulaşmamızı zorlamıştır. Bu tanıtımın yeterince olmayışından konunun yeni olmasının payı da çok olmuştur. Şimdi ise bu aşamalardan geçtik, kamuoyuna da yeni tasarıyı bekler hale geldi.

H.SEVEN: Efendim, Ombudsman diğer bir ifadeyle Kamu Denetçiliği kavramları günlük yaşamımız içinde de sık sık kullanılmaya başlandı. Ombudsman’nın tanımının yapılması gerekirse…

N.DOĞAN TOPALOĞLU: 12 Eylül 2010 tarihinde halkın olumlu oyu ile kabul edilen 26 maddelik anayasa değişikliğinin dokuzuncu maddesi kamu denetçiliğine de yer vermiş, Anayasa’nın 74.’üncü maddesinde “Dilekçe Hakkı” başlıklı bölümünün kapsamı genişletilmiştir. Kamu denetçiliği olarak benimsediğimiz ombudsmanlığın yaygın olan kıta Avrupa’sında ve akademik çevrelere tanımların farklılık göstermekte, uygulayıcılarda çoğu ülkelere göre mevzuatta farklılığı doğal karşılamaktadır. Kamu denetçiliğinin kanımca en iyi tanımı, 5548 sayı ile çıkarılan ve Anayasa mahkemesince iptal edilen yasanın birinci maddesinde yapılmıştır. Anayasadaki değişikliğe uygun olarak çıkarılacak yeni yasanın Türkiye Büyük Millet Meclisince kabul edilen hükümlere parelel olması doğal olup, ben tarifimi yasama organımızın ürününden esinlenerek yapmak istiyorum. Kamu denetçiliği (ombudsmanlık), gerçek ve tüzel kişilerin idarenin işleyişi ile ilgili şikâyetlerini, anayasa veya ilgili yasalarda belirlenen nitelikler çerçevesinde, idarenin her türlü eylem ve işlemleriyle tutum ve davranışlarını, adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygı, hukuka ve hakkaniyete uygunluk yönlerinde incelemek, araştırmak ve idareye önerilerde bulunmak üzere faaliyete geçirilmiş hizmet birimidir. Kısacası hizmetin esasını adalet, hakkaniyet ve hukuka bağlılık oluşturmakta olan öneri makamıdır.

H.SEVEN: Ombudsmanlık sistemi tarihi serüveni olan bir sistemdir, yeniden hatırlatmak babında tarihi arka planından biraz bahsedebilirmiyiz?

N.DOĞAN TOPALOĞLU: Ombudsmanlığın tarihi gelişimine göz atmamız halinde, M.Ö. Çin hanedanındaki uygulamayla karşılaşırız. Dönem olarak da M.Ö. 206-M.S. 220 yıllarını içine alır. Ancak bu hizmete en adil biçimde veren ise II. Halife Hz.Ömer olup, uygulamayı “Muhtesiplik” kurumu ile sürdürmüştür. Toplumda kişilere zarar idarenin ve kişilerin mağdurları Emeviler ve Abbasiler döneminde olmuş, adaletin temini “Divanı Mezalim” organı elamanlarınca gerçek eleştirilip, sonuca ulaştırılmıştır. Osmanlı imparatorluğu döneminde de idarenin haksız eylem ve işlemleri mevcut olup zarar görenlerin talepleri kadılık müessesince karara bağlanmıştır. Burada da idarenin kişiler üzerinde hâkimiyetine yer verilmemiş, kararların alınmasına din ve inanç ilkeleri esas alınmıştır. Zaten ombudsmanlığın Avrupa’ya ulaşması için kapının aralanması bu dönemde mümkün olmuştur. Konuyu iyi tanımlayabilmek için dönemin gelişimini özetleyelim. İsveç Kralı XII. Charles (Şarl) savaşta Ruslara yenilip Osmanlıya sığınmış, uzun yıllar misafir edildiği için “Demirbaş Şarl” ünvanı da verilmiştir. Bu kral, kadılık konusunu incelemiş, beğenmiş, ülkesine rapor göndermiş, dönünce de “Ombudsmanlık” adıyla “Kadılığa” uygulama alanı açmıştır. “Ombuds” kelimesi davacı, avukat, dava vekili…gibi bir anlam taşımakta, “man” kelimesi de kişi veya halk karşılığı olduğunda yeni bir uygulama birimi bu isimle ihdas edilip, oradan da Avrupa ve tüm dünyaya yayılmış bulunmaktadır. Çarpıcı bir örneği verip, konuyu kapatalım. 1982 yılında Avrupa birliği üyeleri İtalya’da toplanıp, ombudsmanlıkla ilgili karar aldılar. Bu kararda özetle: “Üyelerimizden ombudsmanlığı kurmuş olanlar mevzuatlarını günün koşullarına uygun duruma getirecekler; Henüz ihdas etmeyenler ise, bu hizmet birimi günün koşullarına uygun yürürlüğe koyacaktır.” denilmektedir.Şu anda 70 ülkede uygulanan ombudsmanlık hakkındaki bilgiyi yeterli bulacağınızı ümit ediyorum.

H.SEVEN: Ombudsmanlık sistemini Özellikle Avrupa ülkelerinde var. Dünyada ombdsmanlık sistemi nasıl? Eğer örnek teşkil edilecekse sizce hangi ülkenin ombdsmanlık işleyişi örnek alınabilir?

N.DOĞAN TOPALOĞLU: Ombudsmanlık sisteminin en uygun olduğu kıtanın Avrupa olduğu doğrudur. Ancak diğer ülkelere de günden güne yayılmaktadır. Yukarıda değindiğimiz gibi, Ombudsmanlığın tarihi İsveç’le başlamış, gelişmiş, daha sonrada pek çok ülke bu uygulamada yararlanmıştır. Bu ülkede ombudsmanlık yasama organı ile birlikte yürütmekte bunda da genel idare ile yerel yönetimlerde olmak üzere geniş bir hizmet alanı kapsamaktadır. Bu girişten sonra örnek uygulamaları özetleyelim. İsveç bu konuda öncüdür. Haksızlıkları önlemede başvuru yanında kurumun olaya re’sen el koyma yetkisi de vardır. İngiltere de parlamento komiseri adıyla 1967 de ombudsmanlık faaliyetine geçirilmiştir. Fransa da “Cumhuriyet Arabulucusu” adı verilerek hizmet veren ombudsmanlık kurumu, teminatlı olup göreve son verilmesi Yargıtay-Danıştay ve Sayıştay’ın ortak genel kurulunca ittifakla karar alması ile üyeyi düşüre bilir. İsrail 1971 yılında bu birimi “Devlet Müfetişliği” adıyla ihdas etmiştir. Yetki alanı tüm kamu kesiminin kapsamaktadır. Finlandiya’da 1919 yılında faaliyete geçen ombudsmanlık dayanağı anayasadan olmakta olup mevzuat 1928 yılında ıslah edilmiştir. Norveç bu birimi 1962 de kurmuş, 1968 de ıslah etmiş olup, biri sivil idare icraatına, biri askeri hizmet alanına bakan iki ombudsmanı vardır. Hollanda 1981 yılında “Ulusal Ombudsman” yasasını yürürlüğe koymuştur. Atama önerisini iç işleri bakanı yapar, meclisce de atama gerçekleşir. Kıta Anayasasında özellikle Yunanistan ve İspanya’da ombudsmanlık yapan iki değerli hukukçu bugün Avrupa birliğinde ihdas edilen bu birimde görev almışlardır.

H.SEVEN: Ombudsmanlık demokratik sistemin neresinde yer alır?

N.DOĞAN TOPALOĞLU: Ombudsmanlık, demokratik sistemin içinde eskiden beri var olan, günümüzde de önemi artan bir hizmet birimidir. Kendisine başvurulduğunda olayları incelediği, değerlendirdiği gibi, resen el koyduğu adaletsizlik veya işlemde vardır. Bunların üzerinde bir sonuca varıp, karar vermesi yargıya benzetilmesine neden olduğu için benzer (Şibih) yargı organı da denebilir.Denetime sunulan hizmet alanındaki çalışmalarından dolayı bir teftiş birimi görüntüsüne sahiptir. Ama bu birimden de ayrı bir değerlendirme yöntemi uygular. Bu benzerliği karmaşıklığı sebebiyle bürokratik teftiş kurullarınca tedirginlikle izlenmekte, görevliler birimlerinin kalkacağından kaygı duymaktadırlar.Ombudsman adaletin sağlanması için çaba sarf eder ve karar verir. Gerektiğinde önerilerde bulunup, görüşlerini rapora bağlar. Bu durumu ombudsmanı o hizmet birimini amiri durumuna getirir. Ama birim amiri de değildir.Yargı dosyayı inceler, tarafları dinler, kararını verir. Kararı verdikten sonra uyulması gerekeceği herkes kabul eder. Ombudsman, yetkili organca atanmasından itibaren yetkili sayılır, teminata kavuşur. Vereceği kararda yanılmayacağı kanısı ombudsmanlığın kişiliğinden gelir. Diğer bir deyimle, tarafsızlığı, ile kişiliği adaletin temsilcisi olduğu önceden kabul edilir. Bu kurumun layüselliği, yasadan kaynaklandığı gibi, örf-adet ve geleneklerden de destek alır. Bu nedenle pek çok ülkede ombudsman yasama ve yargı organı üyelerinde daha üst düzeyde bir saygınlığı var olan kişi olarak kabul edilir. Demokratik sistemin dayanağını adalet, hukuka uygunluk, hakkaniyet oluşturur. Ombudsmanlıkta demokrasinin yerleşmesi, adaletin tecelli, hakkaniyetin tahakkuku yanında, yerindeliği de hükme bağlayıp demokrasiye hizmet eder. Artık demokrasinin vaz geçilmezlerinde birisi bir kurum olduğu tartışılmamaktadır. Fransa adalet bakanının parlamento da yaptığı konuşmada, ombudsmanlık için “hiçbir karşılık beklemeden, sırf gönülerli hoş etmek için, pragmatik olarak ve şekle bağlı olmaksızın idare ve yargı arasına giren şefaatçi”dir deyimini kullanması dikkate değer bulunduğu için not edilmiştir.

H.SEVEN: Hukuk Devleti idealine ulaşmada Ombudsmanlığın önemi hakkında…

N.DOĞAN TOPALOĞLU: Hukuk devletinin kusursuz uygulanması mümkün değildir, ayrıca devletlerin idare şekillerinin oluşumu, ülke genişliği, tarihi gelişimi, coğrafi konumu bile değişiklik göstermektedir. Bütün bu unsurlara rağmen akademisyenler yaptığı araştırmalar sonucu bazı ortak değerler saptayabilmektedir. Bunları şu şekilde sıralayabiliriz. Hukukun üstünlüğü ile ombudsmanlığı artık birbirinin içine girmiş mevzuat ve çelişkilerden ayrı düşünme yaygınlaşmıştır. Uygulamadaki ortak payda adalettir. Verilen kararın temize tabi olması veya son sözün söylenmiş olması konusunda bu ilke değişmemektedir. İkinci konu ise hakkaniyettir. Hukuk kaidelerine uymak ve bu yolda karar vermek hakkaniyet için yeterli değildir. İşin bu noktasında ombudsmanlığı varlığı çelişkiyi değil, zarureti ön plana çıkarıyor. Mevzuatın yetersizliğini, miadını doldurduğunu ombudsman görür ve öneride bulunur. Adalet bunu yapamaz. Onun için beraberliği birbirinin ayak bağı değil, dönen çarkın dişlileri diye düşünüyorum. Talep sahipleri aynı ülkenin vatandaşı olabilir veya olmaya bilir. Bunun tanımı yetkisi yasama organına aittir. Bizde mütekabiliyet esas alınmıştır. Bu durumun da hukuk açısında yerinde olduğu kabul edile bilir. Ama yerli, yabancı ayrımı yapmamak daha idealdir. Kanunda onun için hukuk otoriterlerinin deyimi ile taraflardan birinin mutlaka “citizpn” denilen vatandaş olmayıp “pople” denilen herkes olması dış itibarımızdaki gelişmeyle de paralellik oluşturulacaktır.

H.SEVEN: Referandum sonuncun da pakette, kamu denetçiliği yasası böylece yasalaşmıştı oldu. Bundan sonraki süreç nasıl işleyecek?

N.DOĞAN TOPALOĞLU: 12 Eylülde yapılan oylama ile Anayasanın 74üncü maddesine Kamu Denetçiliği kurulması hükmü girmiştir. Böylece 5548 sayılı Kanunun, konuya ilişkin anayasal dayanak yoktur gerekçesiyle iptali mazereti ortadan kalkmıştır. Diğer hususları özetlerken belirttiğimiz gibi, Kamu Denetçiliği Kurumu Kanunu yeniden kodifiye edilecektir. Bundan sonra da Kamu Denetimi Kurumu’na Ombudsman ve yardımcıları ile bürokrasi için şart olan atamalar yapılacaktır. Bunu peşinde de haksızlığa uğrayanların, işlemi geciken veya uygulanamaz olan başvuruları ve diğer şikâyetler değerlendirilecektir.Elde mevcut olup iptal edilen kanun yeniden yürürlüğe konacağı gibi, dilek sahipleri ile ilgili kararlar da verilecektir. Konunun ayrıntıları 5548 sayılı iptal edilmiş olan kanunda mevcuttur. Bu yasanın uygulanmasına baştan sona anlatmak hem zaman alır. Hem de yeniden henüz yürürlüğe girmediği için, hukuki bir deyimle “hükmünce amel edilemez” fiili durumu vardır. Ayrıntıyı daha ilerliye bırakmak faydalı olur kanısındayım.

H.SEVEN: Kamu denetçiliği hukuki ve denetim açıdan işleyişi nasıl olacak?

N.DOĞAN TOPALOĞLU: Anayasamızın 74.maddesindeki “Dilekçe Hakkı”’nın kapsamı genişletilip, …kamu denetçisine başvurma hakkı eklenmiştir. Bu birim yeni olup, aynı zamanda yeni bir karar makamı olacaktır. İdarenin her türlü eylem ve işleminin, yasada belirtilen istisnalar dışındakileri inceleyip ve değerlendirmesini yapacaktır. Bunun için birimin kuruluş işleyişine ait bölümünde görev alacaklarında baş denetçi ve yardımcıların nitelikleri yeni bir yasa ile düzenlenecektir.Ancak elimizde anayasa mahkemesince iptal edilen 5548 sayılı Kamu Denetimi Kurumu Kanunu vardır. 41 madde olarak ayrıntılı biçimde düzenlenmiş ve TBMM kararına bağlanmıştır. Bunun anlamı, rötuşlanarak yürürlüğe konulacak bir yasa tasarısı taslağı olduğu hususudur.Kanun uygulama işlik sorunların cevabı, geleceğe yönelik de olsa, bu esaslarla sunulacaktır. Zorunluluk olmadıkça konuya ayrıntılı olarak değinmede şimdilik yarar olmadığı kanısındayım.Şunu da bir görüş olarak eklemek istiyorum. Ombudsman, yasama organının idari faaliyetlerini de görev alanı içinde görüp, TBMM Başkanlığı’na rapor sunabilir. Diğer bir deyimle, bu birim aynı zamanda siyasi organın çalışmalarının bir bölümünü de değerlendirilebilir. Bu açıdan aynı zamanda siyasi görevi de vardır.

H.SEVEN: Kamu denetçiliği kurumuna, ne tür konular gelecek, bireysel olarak vatandaş başvuru yapabilecek mi? Bir kamu kuruluşu da başvuru yapabilir mi?

N.DOĞAN TOPALOĞLU: Ülkemizde yeni tanınmaya başlanan, en son anayasa değişikliği ile gündemde yerini alan kamu denetçiliği ilgili sorunların çoğunu ise hangi kanunları kapsayacağı şeklindedir. Bazılar öğrenmek için sorular yöneltiyor, bazıları ise her derde deva bir kuruma kavuşulduğunu zannına kapılıp, uygulama alanını çerçeve halinde görmek hususunda da sabırsız davranılıyor.Biz önceki sorular cevaplarken konuya ışık tutuğumuz kanısındayım. Buna rağmen sorunun yöneltiliş biçimine uygun bir özetlemede yarar gördüm. Kamu denetçiliği biriminin bakacağı konular özellikle haksızlığa uğrayanlarla, talebinin karşılığı gecikme alanlarıdır. Kurumlar arasındaki çekişmeler, gecikmeler de taraf olmayı zorunlu kılar. Ancak, kurum başvuruyu adalet ilkesin çerçevesinde öncelikle inceler. Bununla yetinmez, hakkaniyet açısından, yerindelik bakımından da bakar. Mevzuatı yersiz bulup, değiştirilmesini gerek görürse bu konuyu doğrudan el atar. Yürürlükten kaldırılan 5548 sayılı yasada da ayrıntılı olarak değinildiği gibi, konunun adalete intikal etmemiş olması, yargı organın bağlanmalığının tespiti gibi hususlarla Cumhurbaşkanlığı icraatı, yargı kesiminin karara esas uygulaması, askeri biriminin tatbikatının dışında kalan konular istisnaları oluşturmaktadır. Yeni yasama düzenleme nasıl olur, bilemem. Ama Avrupa’da işin uzmanı hukukçularla bizim işin uzmanı akademisyenlerimiz; -Yargının idari işlemlerinin kamu denetimine tabi olduğunu, -Askeri kesimin de tatbikata ait olanlarının ayrı tutulup, diğer çalışmalarının denetime tabi olması gerektiğini dile getirmektedirler. Zaten bazı ülkeler de askeri icraat için ayrı bir Ombudsman ataması yapmaktadır. Bu konuya yeni girmiş olmamız, mevzuatın oluşmuş düzeye henüz ulaşmaması öneride bulunmamızı gereksiz kılıyor kanısındayım. Bütün bu ayrıntılar dışında, bireysel başvurular serbest olup kurum görev alanına girmeyen istemi elbette geri çevirecektir.

H.SEVEN: Buna göre “Kamu Denetçilerinin” seçilmesi nasıl olacak, seçilirken hangi kriterler öngörülüyor?

N.DOĞAN TOPALOĞLU: Kamu denetçilerinin seçimi her ülkede ayrı kıstaslara bağlanmıştır. Daha önce Nevşehir’de sonra da Danıştay’da ve bilgi üniversitesindeki seminerlerde Avrupa’dan gelen akademisyenlerin ortak görüşü her ülkenin kendilerince belirleyeceği kıstasları uygulamalarının yerinde olacağı biçimindedir.Bizde de 5548 sayılı yasanın ilgili maddelerinde kurulun oluşum kıstasları sayılmıştır. Yasa bu birimin kuruluşunu 4.’üncü madde 4 fıkra halinde belirlemiş, baş denetçiliği 5.’inci madde, baş denetçi vekilini 6’ıncı madde de tarif etmiştir. Bu organın üyelerin seçimini, seçilme niteliğini kaybedenlerin azil yetkisini TBMM’nin yetki alanına almıştır. Aynı yasada niteliklerde 10 uncu madde de yine bu yasada kurumun bağımsızlığı vurgulanıp, and içme esaslarına kadar ilkeler sayılmıştır.Buradan unutulmaması gereken 5548 sayılı kanunun kadük olduğu, ama düzenlenecek yeni yasanında bu hükümlere paralel yetkilerle donatılacağıdır.

H.SEVEN: Ak Parti’de Ombudsmanlık nasıl işliyor. Neler yapıyorsunuz. Biriminizin işleyişi hakkında bize biraz bilgi verirseniz?

N.DOĞAN TOPALOĞLU: Uluslararası literatürde Ombudsmanlık olarak bilinen bu uygulama AK Parti Tüzüğü’nün 98-102. maddelerinde yer alan hükümlerle birlikte “Parti İçi Demokrasi Hakem Kurulu” olarak yer almış olup, partideki demokrasi kavramına hayatiyet kazandırmayı amaç edinmiştir.98. madde de siyasi partilerin demokrasi’nin esasını teşkil ettiği belirtildikten sonra; farklı görüşlerin parti içinde de olacağına değinilip “Farklılıkları zenginlik kabul edilerek parti içi çekişmelerin sulh yolu ile giderilmesi amaçlanmıştır.” Hükmüne yer verilmiştir.Ak parti ilk kuruluşundan bu yana mükkemel bir tüzüğe sahip. Ombudsmanlık ile ilgili bir birim Türkiye’de hiçbir siyasi partinin tüzüğünden yok iken Ak Parti kuruluşundan bu yana tüzüğüne koymuştur. Parti içi demokrasi çıtası diğer bütün partilerden yüksek. Parti İçi Demokrasi Hakem Kurulu eğer bugün partimizin önemli bir birimi haline gelmiş ise, hiç kuşkusuz Genel Başkanımız ve Başbakanımız Sayın, R.Tayyip Erdoğan’ın himmetiyle olmuştur. Şimdi birimizin işleyişi hakkında tüzük doğrultusunda maddeler halinde ifade etmemiz gerekirse; a) Parti İçi Demokrasi Hakem Kurular’ının oluşumu İllerden ve genel merkez bünyesinde “Parti İçi Demokrasi Hakem Kurulu” oluşturulur. Bu kurullarda üçer üye bulunur. İkişer tanede yedek üye seçilir. İl Parti İçi Demokrasi Hakem Kurulu il kongrelerinde, genel merkez parti içi demokrasi hakem kurulu büyük kongrede, kongre delegeleri tarafında organ seçimlerine ilişkin usul ve esaslara göre seçilirler. Parti içi demokrasi hakem kurulu oluşturamayan illerle ölüm, istifa ve benzeri nedenlerle bu kurumlardaki asil ve yedek üyesi toplamı üçten aşağı düşen illerde, olağan veya olağanüstü kongreye kadar görev yapmak üzere, genel merkez parti içi demokrasi hakem kurulunca üç asil, iki yedek üye belirlenip, MKYK onayı ile göreve başlatılır. Şuan itibarıyla 81 il teşkilatlarımızda da, 3 asil 2 yedek olmak üzere “Parti İçi Demokrasi Hakem Kurulu” mevcuttur. b)Kurul üyesinde aranacak nitelikler Parti İçi Demokrasi Hakem Kurulları’nda görev alacak arkadaşlarımızın en az kırk(40) yaşını tamamlamaları, çevrelerinde birikim ve saygınlıklarıyla temayüz etmiş olmaları esastır. Kurulda görev alacak kişilerin yüksek tahsilli olmaları esas olup, illerde yüksek tahsilli adayların bulunmaması halinde tercihen lise veya dengi okul mezunlarına aynı görev verebilir. c) Hakem Kurullarının Görevleri İl parti içi demokrasi hakem kurulu, il sınırları içinde görev yapar. İl kademe organları ile alt kademe organları veya organ üyeleri, yan kuruluş organ veya üyeleri arasında veya onlarla parti kademe organ veya üyeleri arasında parti görevinden kaynaklanan çekişmelerin çözümü için gerekli sulh ortamını hazırlar ve çözüm şeklini belirler. Genel Merkez Parti İçi Demokrasi Hakem Kurulu, Parti Genel Merkez organları ile parti yan kuruluşlar genel merkez organları veya bu organların üyeleri, TBMM parti grup üyeleri ve bu üyelerin parti Genel Merkez ve yan kuruluşlar genel merkez organları ve üyeleri arasında parti faaliyet ve görevinden kaynaklanan çekişmelerin çözümü için sulh ortamını hazırlar ve çözüm şeklini belirler. d) Sorunun Hakem Kuruluna İntikali ve Hakem Kararlarının Niteliği Parti İçi Demokrasi Hakem Kurulunun bir konuya müdahil olabilmesi için uyuşmazlığın taraflarından birisinin başvurması gerekli olup, ayrıca kademe başkanlığı veya yürütme kurulunun talebiyle de el koyabilir. Parti İçi Demokrasi Hakem Kurulları üye tam sayısı ile toplanır, çoğunlukla karar verir. Asil üyenin mazeretli olduğu hallerde kurul, sıradaki yedek üyenin iştiraki ile toplanır. Parti İçi Demokrasi Hakem Kurulu kararları yazılı ve gerekçeli olarak düzenlenir. Kararlar, çekişmenin tarafları açısından bağlayıcı, parti tüzel kişiliği açısından tavsiye niteliğindedir. Parti İçi Demokrasi Hakem Kuruluna başvuru şekli ile anlaşmazlıkların çözümüne ilişkin usul ve esaslar bir yönetmelik ile belirlenir .

H.SEVEN: Peki efendim, tüm bu genel bilgiler ışığında sonuç olarak neler söyleyeceksiniz?

N.DOĞAN TOPALOĞLU: Sonuç olarak değerli hukukçuların tavsiyelerini de belirtmekte, tespit ve uygulamalarına vurgu yapmakta yarar görüyorum. Mesela bunlardan birisi, “Alvard Gil-Robs” dur. Bu hukukçu ispanya’da yıllarca Ombudsmanlık yaptı, daha sonra da “Avrupa Konseyinde İnsan Hakları Komiseri” oldu. Ona göre: - Ombudsmanlık kuvvetler ayrımı hukuk sistemini uygulayan ülkelerde siyasi denetim birimidir. - Ombudsman yargı organının uygulamasındaki boşluğu doldurma hizmetini vermektedir. - Adaletin tamamlayıcısıdır. - Kararlar kesin olup itiraz mercii yoktur. - Mevzuatın yenilenmesinde öneri ve katkıda bulunur. - Yargıyı değil, bu birimin uygulamasını denetler. - Devlet başkanları ile hükümetlerin siyasi kararlarına karışmaz. - Ombudsman iyi bir ikna edicidir. Bir diğer uzman ise, ilmi kariyeri olan Yunanlı “Prof. Nikoforos”’tur. Nikoforos’a göre Ombdusman: - AB için Anayasalar değişip, Ombudsmanlık yer almalıdır. - Uygulayıcı ülkelerde Ombudsman yargı organları kararlarına karışmaz. - Adalet organlarındaki gecikmeler için ilgili bakanlıklara başvuruda bulunur. - İdarenin gücüne inanır, yargı kararlarını değişmeyeceğini bilir. - Tek bir ombudsman’la yardımcılığın faydalılığına inanır. - Ombudsmanın dokunulmazlığını savunur. - Her ülke için mevzuatın değişik olabileceğine inanır. - Resen hareket zaruriyetine inanır. Bu iki örneğin, konunun sonunda özet olarak sunarken, kendi değer hükümlerimiz yerine dış kaynağın daha çok itibar gördüğü görüşüne de değinerek sözlerimi tamamlıyorum.

H.SEVEN: Sayın Topaloğlu, sıcak sohbetiniz ve verdiğiniz bilgilerden dolayı teşekkür ediyorum.

N.DOĞAN TOPALOĞLU: Konuyla ilgili olarak Birimimize bu imkânı sağladığınız için asıl ben size teşekkür eder, çalışmalarınızda başarılar dilerim. Bu vesileyle aziz milletimize ve kıymetli okurlarınıza saygılarımı sunarım.

***

Nur Doğan TOPALOĞLU Kimdir? Yozgat - 1937, doğumlu, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi, Mülki İdare Amiri, Hakim - Kaymakam, Mülkiye Müfettişi, Giresun Vali vekili, Bolu, Isparta, Kastamonu Valisi, Danıştay Üyesi, Adalet ve Kalkınma Partisi Kurucu Üyesi - XXII nci Dönem Ankara Milletvekili - Evli, 2 Çocuk babası olan Nur Doğan TOPALOĞLU; AK Partinin Kuruluşundan bu yana “Parti içi Demokrasi Hakem Kurul”unun üyesi ve başkanlığını yapmaktadır.

 
Toplam blog
: 175
: 499
Kayıt tarihi
: 05.05.07
 
 

1974 Samsun’da doğdu. Halkla İlişkiler Bölümü Mezunu, 1988- 1991- 19 Mayıs Haber Gazetesi..