- Kategori
- Deneme
İdareten hayat olmaz, şartlara göre yaşamak acizliktir
Hani hiç imkânınız olmaz, bulmanız elde etmeniz de mümkün değildir (zaten ülkeniz fakir, afet, yokluk yılları) idare edersiniz, var olanla yetinir koşullara göre yaşarsınız. Benim imkânlarım var, yapabilirim, şimdilik toprak yolda gidelim de ileride asfalt yaparız; hadi lan!
Pasta varken ekmek yiyelim diyen insanları asla ülkenizin başına getirmeyiniz. Tutumlu maskotları, kanaatkârları, villaları lüks bulup gecekonduyu sevenleri, garanticileri ülkenizin başına getirmeyiniz. Bunların ruhu fakirdir ve sizi zengin etmeleri mümkün değildir.
İmkânlar mevcutsa şartlar size bağlıdır ve her zaman değişebilir. Şimdi şu anda hani sadece ekmek açısından ülkemizi örnek verecek olursak insanların “Ülkemizin şartları uygun değil, yemeye ekmek bulamayabiliriz” demeleri traji komik bir durum olur. Normalde 25 milyon ton buğday üreten ve ihraç eden bir ülkede sen bunu nasıl dersin ya! Ülken veriyordur, birileri vermiyordur; bu ayrı, tutacaksın yakasını alacaksın. Üç tarafı denizlerle çevrili bir uçtan diğer ucuna iki günde gidilen ülkede yemeye ekmek bulamayacağız ha!
Tabii ki birileri pasta yiyorsa sen kuru ekmek bulamazsın. Bunun anlamı imkânlarımız yok, şartlarımız kötü demek değildir; ağılda kurt var demektir. Malının çobanlığını yapamazsan acından ölürsün; iyi oluyor! Düzeni değiştirip hakkını alacağına sokaklarda, aşevi kuyruklarında dilenenleri görünce öyle seviniyorum ki, daha beter olsunlar!
Uyanık yöneticiler “ülkenin imkânları bu kadar” yalanını nasıl da kullanıyorlar. E tabi etraf saf dolu. Ne olacak peki, böyle hep yarı aç yarı tok mu yaşayacaksın? Türkiye’de zihniyet değişimi şart dedik ve zihniyeti biz değiştireceğiz dedik. Kastettiğimiz zihniyet değişiminin bir parçası da işte bu. Ne dedik “İdareten hayat olmaz, şartlara göre yaşamak acizliktir” 100 yıldır senin bir tane yöneticin bunu söyledi mi?
“Elimizden geleni yapıyoruz” “İmkânları sonuna kadar kullanıyoruz” “Ülkemizin imkânları bu kadar” “Daha fazlasını vermek isterdik ama ne yapalım” Sürekli bu lafları kullanan adamları siz başınızda tutuyorsunuz. Konuşma bari! Önce senin zihniyetinde sorun var. Amacın insanların karnını doyurmak değil zengin etmek olacak. “Karnı tok, sırtı pek; aç ve açıkta kimse yok”
Bizim zorluğumuz şuradan kaynaklanıyor. Yöneticiler böyle halk da buna uygun. Mevcut ekonomik şartlar neyse halkın yaşantısı da o. Olur mu ama! Mevcut ekonomik şartlar Allah kanunu mu her zaman değişir, niye değişmiyor! Sen aşevi kuyruğunda ellerini açmış durumuna şükredersen değişmez tabi. Dilenci şükreder mi ya, kim yaratmış bunları. Tepedeki nevale halk memnun niye uğraşayım diyor. Bu tip insanlar var olduğu sürece Türkiye her zaman fakir her zaman aç. Aç bırakacaksın, evire çevire döveceksin bunları! Hükümetlere boşa bağırıyoruz. Adam aç ama açım demeyi bilmiyor. Yanınıza dilenci yaklaşırsa kovun gitsin; gitsin Çankaya’dan dilensin!
Yüz defa yazdık, bir şey nasıl olması gerekiyorsa öyle olacak. Doğru dürüst yapmayacaksan hiç yapma kalsın. Örneğin yol yapacaksan bırak yapma çamurda yürüyelim. Doğru dürüst yapmayacaksan hiç yapma kardeşim. İstanbul Avcılar’da üst geçit yapmışlar. Bir kamyonun tankeri çarptı yıkıldı. Ahmet’in gecekondusu bile daha sağlam. İnsanlar öldü, yaralandı. Sen devletsin ya, bir tanker çarpınca yıkılan üst geçit nasıl yaparsın!
Şimdilik idareten yapalım da daha sonra yeniden yaparız. Buna “yama yapmak” deniliyor. Türkiye’de işlerin yarısı böyle yapılıyor. Örneğin iş kazalarından ülkemizde ortalama yılda 900 kişi ölüyor. Her kazada çıkıyor biri şunu şunu yapacağız diyor. Bir şeyler yapılıyor da. Aynı kazalar meydana gelmeye devam ediyor. Çünkü yöneticiler yama yapıyorlar; oysa sistem değişmesi gerekiyor.