Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

05 Nisan '18

 
Kategori
Kitap
 

İdealist Bir Öğretmen'in Kitabını Okurken

İdealist  Bir  Öğretmen'in Kitabını Okurken
 

“İdealist Öğretmen” Beyaz Zambaklar Ülkesinin yazarı Grigoriy Petrov’un el kitabıdır. Bu değerli bulduğum bu eseri Eski Aydın Milletvekili Eğitimci yazar Mustafa Kemal Yılmaz’ın torunu diyebileceğim Bumin Kağan. Oğuz’un bana 17.01.2018 ‘de İstanbul’dan gönderip armağan ettiği kitabın adıdır. Öncelikle Bumin Kağan Oğuz’un bu inceliğine teşekkür ediyorum. Bumin Kağan kıymetli meslektaşım yazar öğretmen İrfan ve Birsel Oğuz’un evladıdır. Derler ya  “ kır atın yanında duran ya huyundan, ya suyundan “ bir şeyler alıp öğrenirler.

“İdealist Öğretmen”  kitabı İstanbul’da Koridor yayınları arasında çıkmış olup (2017), Editör Zübeyde Abat, Türkçeye çeviren  Ayser Ali, kapak tasarımı Tuğçe Ekmekçi’dir. Ufak bir cep kitabı olan yapıt 88 sayfadan ibarettir. Tertemiz bir kapağı ve baskısı vardır. Bir solukta okuduğumu belirtmek isterim.

Kitapta Moskova Üniversitesi’nin başarılı bir matematik profesörü olan Raçinski, herkesin gıptayla baktığı kariyerini beir kenara bırakıp istifa eder. Kendini köyünün çocuklarının yetişmesine bağlar. Bundan da onur duyar.  Hatta onunla alay edenler bile olur. Yalnızca köyüne gidip sıradan bir öğretmen olabilmek için İlgii bakanlığı bile baş vurur. Bu durum Raçinski’nin hayatında en önemli aldığı karardır. Çünkü halkının içindeki keşfedilmemiş cevherleri bulacak ve onları parlatıp hak ettikleri gibi aydınlığa kavuşturmaktır.

Şimdi “ İdealist Öğretmen” kitabından profesör ve sonra öğretmenliği tercih eden Raçinski’nin öğretmenlik yaşamında köylerde yaptığı çalışmalarından ve başarılarından birkaç alıntı alalım:  Genç olmasına rağmen,  Raçinski harika bir bilim adamıydı. Matematik üzerine yaptığı bilimsel çalışmaları hem Rusça hem de Fransızca, İngilizce ve Almanca gibi dillerde basılmıştı. Ülkedeki bilim insanlarını, bu genç Rus Bilim adamına büyük saygı gösteriyorlardı. Avrupa’nın dört bir yanından gelen matematikçiler Raçinski hakkında şu tarz cümleler sarf ediyordu: “Bu adam bilime çok şey katacak.” Üniversitedeki öğrenciler genç profesörü çok seviyorlardı. Raçinski sadece profesör değil, gerçek bir üstattı.  Raçinski’nin Moskova Üniversitesi’nde profesör olmasının üzerinden on yıl bile geçmemişti ki,  öğrencilerinden üçü profesör bile oldu.      

Raçinski üniversitenin gururu oldu.(…) Böyle olmasına karşın onu ayıplayanlar da vardı.  Örneğin “  Aslında, matematikçiler her zaman biraz anormaldir. Dikkatleri dağınıktır. Hayatı anlamazlar. Raçinski ise tamamen aklını kaybetmiştir” diyenler bile vardı,  Üniversitenin rektörü ona öfkeyle yaklaşıyordu. “ Ne yapacağınızı sanıyorsunuz? Küçük bir çocuk gibi, ıssız adaya düşen Robinson rolü oynamak da ne demek! Güzel kariyerinizi mahvetmek üzeresiniz. Bu bir üniversiteyi soymak, büyük bilim adamlarının yazılarını ateşe atmak gibi bir şey! Elinizdeki bilgilerle ücra diyarlarda ne yapabilirsiniz ki… Sahip olduğunuz bilgileri uçurumdan aşağı   atıyorsunuz “   diye   idealist ( profesör ) öğretmeni ayıplıyorlardı. Oysa o bunları hiçte dinlemiyordu…

Raçinski ise onlara aynen şöyle diyordu: “Bir noktada yanılıyorsunuz. Ben bunca bilgi ve yeteneğimi sizin dediğiniz gibi uçurumdan atacak değilim, bunlarla insan derinliklerinde yeni bilgiler ve yetenekler keşfetmeğe gidiyorum. Yeryüzü derinliklerinden petrol çıkarılmak istediğinde, yeri delmekle kalınmaz, bazen çokderine gitmek gerekir. Bu oldukça zahmetli ve pahalıdır. Ben de binlerce yıldır büyük yeteneklerin atıl kaldığı halk ruhunun derinliklerine ulaşmak istiyorum. Bilirsiniz,  kedi ve köpek yavruları ilk doğduğunda kördür, hiçbir şey görmezler ve gözleri sonradan açılır. Bu minik yavrular bütün hayatları boyunca kör kalsaydı, ne olurdu? Şu anda yüz milyonlarca kör kalmış insanı düşünün. Hiç gelişmemiş doğal yeteneğe sahip insanlar. Dünyanın en büyük yazarlarının bulunduğu bir ülkede (Rusya) okumayan milyonlarca insan var. Okuma, yazma bilmeyen insanların sayısı nüfusunun yüzde atmışıdır. Ben bunları düşünürken adeta utanıyorum. (…)  Eğitim sayesinde belli haklar edindik, çeşitli görevlere tayın edildik. Her insan canlı bir fenerdir ve her fener konan  her yeri aydınlatılmalıdır” diyor. ( s. 21)

Raçsinki Ruslar çok tembel olduğunu ve içkiye de çok düşkün olduğunu da söylüyor.”Sarhoşluğa karşı da  savaş açmalıyız” diyor.” Sarhoşluk Rus halkının başına neler açtı?”  riye düşünüyordu.  Rusya’daki birlerce büyük insan sarhoşluk içinde öldü. Yeteneklerini kaybettiler. Yeni nesiller zayıf, halsiz, genellikle gelişmemiş ve zihinsel problemli doğmakta. Halk ayık olmalıdır“ diye düşünüyordu…   

Raçinski, on yıldan uzun bir süredir çalışıyordu. Ve on iki ayrı sınıfı mezun etmişti. Çok meşguldü. Çok sıkıntısı vardı. Önüne birçok engeller çıkıyordu. Ancak onun çalışma sevinci  her hangi bir beladan  yüz kat daha büyüktü.  Öğrencilerini çok seviyordu, bunlarla da onur duyuyordu. “ Hepsi birer canlı elmas veya zümrüt! “ diyordu. Raçinski, kırsaldaki Rus halkının çok zeki ve yetenekli olduğunu biliyordu. Yaptığı konuşmaların birinde“Kendinizi yönetmeyi öğrenin “ diyordu.(s.40)  Bunları söyledikten sonra öğrencilerine  ve Rus halkına   aynen şöyle diyordu Raçinski: “Benim genç arkadaşlarım, ülkemiz ve halkımız, hepimiz korkunç bir uçurumun ucundayız. Kendimizi ve halkımızı kurtarmak için önlem almazsak, uçurumdan yuvarlanabiliriz. Rusya, dünyadaki en zengin ülke, oysa nüfusunun dörtte üçü dilenci gibi yaşıyor. Çoğu açlık sınırında, iyi beslenmiyor, çeşitli ciddi hastalıklardan mustarip, Doğan çocukların çoğu zayıf, sağlıksız ve güçsüz. Ve bu, kimsenin umurunda değil. Belki de Rusya’nın yıkımı ile sonuçlanacak tehlikeden kimse endişelenmiyor.(…)Ya biz ne yapacağız? Sakin sakin oturup depremin gelmesini mi bekleyeceğiz?…Mutlaka önlem almalıyız”…  (.s.54)

Sözün özü, ünlü Rusyalı Profesör Raçinski, bu profesörlük kariyerini bırakıp genç bir öğretmen olarak Rusya’daki kırsal köylere kadar iniyor. Bir aydın öğretmen olarak halkının arasına karışıyor. Örnek bir idealist öğretmen olarak yüzlerce öğrenci yetiştiriyor, bunların bir kısmı mühendis, doktor, hâkim, savcı,    avukat,mimar,kimyager, eczacı ve öğretmen olarak yetişiyor. Onların yetişmesine öncülük ediyor. İsteseydi bir üniversitede rektör veya dekan olarak kalabilirdi. Bazı kişilerin ayıplamasına rağmen fedakârlık yaparak hiçbir kimseyi dinlemedi, adeta direndi ve başarılı bir öğretmen oldu; kırsal kesimde bulunan köylere gitti, halkı aydınlatmaya, çocukları yetiştirmeğe çaba gösterdi. Bundan da çok başarılı oldu. Daha sonra takdir edildi ve günün adamı oldu. Sosyal medyada yer aldı ve hakkında kitaplar yazıldı. İşte sizlere anlatmaya çalıştığım” İdealist Öğretmen” onun hakkında bilgi veren kitaptır. Elimizdeki kitap bunu anlatmaya çalışıyor. 

Bu İdeal öğretmenin kitabını özellikle tüm öğretmenlerimizin okumalarını sağlık veriyorum. Bu adamın dini, mezhebi ne olursa olsun onu saygıyla ve rahmetle anıyorum.  Bu değerli eseri / kitabı tertemiz akıcı, duru ve yalın bir Türkçe ile dilimize çeviren Ayser Ali’yi de kutluyor, diline, emeğine sağlık ve ömrüne bereket diyorum.

 

Abdülkadir GÜLER

04.04.2018  -  SÖKE

 

 
Toplam blog
: 2227
: 832
Kayıt tarihi
: 27.06.09
 
 

1946 Mardin ili, Kızıltepe ilçesi'nin Esenli köyünde doğmuştur. İlk ve ortaokulu Kızıltepe'de bit..