Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

11 Şubat '08

 
Kategori
Bebek - Çocuk
 

İdil'le küçük köpek

İdil'le küçük köpek
 

Hafta sonu iki baba, aldık kızlarımızı yanımıza, yolumuz AKM (Antalya Kültür Merkezi). Saat 11.00’de Doğuş çocuk korosunun, klasik müzik konseri var.
Gittik ve yerlerimize kurulduk.

Son derece güzel bir klasik müzik konserinden sonra, bir yerlerde öğle yemeği yiyeceğiz.

Yakın bir yere gittik. Çocuklarında oynayabileceği bir mekânı tercih ediyoruz haliyle. Güzel, hoş, bahçeli, parkı olan, bahçesinde bilumum hayvanın bulunduğu bir restauranttayız. Ve İdil ile İmge dadandılar bahçeye. Bir köpek var ve köpeğin başından ayrılmıyorlar. Köpekte şirinmi şirin bir şey.

-İdil sakın köpeğe dokunma.
Diye bağırıyorum.
-Dokunmuyorum zaten baba.

Hoş bilirim dokunmayacağınıda! Hem dokunmuyorum diyor, hemde köpeği okşuyor.

-İdil köpeği okşuyorsun ya.
-Ama baba çok sevimli, baksana şuna.
-Olsun İdiş; dokunma, temiz olup olmadığını bilmiyoruz.
-Hani baba, üzerinde pislik yokki.
-İdil aşılarından bahsediyorum. Ya aşısı yapılmamışsa.
-Yapılmıştır yapılmıştır.
-Nerden biliyorsun küçük hanım?
-Ben biliyorum.
-İdil nerden bileceksin yapılıp yapılmadığını. Sen dokunma köpeğe.
-Ya baba ya.
-Hadi doğru parka, salıncakta sallanın. Ama önce eller yıkanacak.

Neyse yemek geldi ve yemek yiyoruz. Kemiklerini bizim kızlar köpeğe taşıyorlar.

-İdil, yemek bitsin, ondan sonra götürün.
-E baba biz yiyelimde, o baksınmı.
-Baksın, ne olacak?
-Bakmasın.
-İdil masadan kalkma ve yemeğini bitir.
-Şu kemiğide veriyorum öyle.
-İdil, otur masaya, yemeğinin başına.
-Baba beni rahat bırakırmısın.
-Hayır bırakmam.
-Of baba ya.

Neyse yemekler bitti ve kızlar kendi başlarına oynamaya başlayacaklar.

-İdil köpekle oynamak yok.
-Tamam yok.
-Sözmü.
-Söz.
-Tamam o zaman, doğru parka ve gözümüzün önünden uzaklaşmayın.
-Tamam.

Bir iki parkta takıldılar. Nasıl olduysa, bir kafamı kaldırdımki, yine köpeğin yanındalar ve köpek bizimkinin kucağında.

-İdil ne yapıyorsun sen.
-Köpeği okşuyorum.
-İdiş köpekle oynamak yok demedimmi.
-Ama baba çok sevimli.
-İdil oynamayın lütfen köpekle.
-Tamam oynamıyoruz.

Biz arkamızı dönüyoruz. Bir iki dakika arkadaşımla sohbet ediyoruz. Kafamı çeviriyorum, yine aynı manzara. Bu defa göğsüne bastırmış kerata köpeği.

-İdil köpekle oynamak yok demedimmi.
-Tamam tamam.
-Alma kucağına.
-Tamam işte almıyorum.
-Kızacağım ama İdil.
-Kızıyorsun zaten.
-Ama söz dinle sende.
-Sevsem ne olurki.
-Kızım bitliyse ya ne olacak.
-Baba ben uzak duruyorum, ama o benim elimi yalıyor.
-Sen uzak duruyorsun demek!
-Evet.
-İdil hanım, kafamı çevirdiğimde, devamlı köpeğin etrafındasın.
-Ama o geliyor bizim peşimizden.
-Yok canım.
-Tabi o geliyor peşimizden.
-İdil köpeği kucağına alıyorsun ama. Uzak dursana sende.
-Ama çok sevimli baba.
-Ne yapalım İdil sevimliyse.
-Zaten hiçbir şeye izin vermiyorsun. İdil yapma, İdil gel buraya, İdil İdil İdil. Başka şey bilmiyorsun.
-Tamam git oyna o zaman köpekle. Bir güzel bitlenin. Yada köpek ısırsın sizi.
-Köpeğin dişleri yokki. Daha yavru köpek.
-Nasıl yok var dişleri.
-Yok Yok.
-Kemikleri nasıl yiyor İdiş.
-Yok dişleri ama.
-İdil bak ısırırsa karışmam.
-Isırmaz.
-Nerden biliyorsun?
-Sen nerden biliyorsun baba ısıracağını?
-Sen nerden biliyorsun ısırmayacağını?
-Ben biliyorum. Isırmaz. O çok akıllı köpek.
-Ya İdil ya.
-Ne oldu baba.
-Daha ne olsun. İki dakika rahat vermiyorsun oturalım. Söz dinlesene.
-Söz dinliyorum.
-Dinlemiyorsun İdil.
-Dinliyorum baba.
-Ya İdil bazen sana laf yetiştirememekten bunalıyorum. Ya bir kerede bir lafın altında kal.

 
Toplam blog
: 1509
: 1145
Kayıt tarihi
: 07.08.07
 
 

Yazarım... Okurum... Öğrencilik yıllarımda çok yazdım... Kompozisyon derslerinde yazdım... Duvar ..