Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

28 Aralık '11

 
Kategori
Siyaset
 

İdris Naim Şahin'in sözleri ve iktidarın ileri demokrasiden vazgeçişi

İdris Naim Şahin'in sözleri ve iktidarın ileri demokrasiden vazgeçişi
 

İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin’in sözleri gündeme oturdu, Hem Bakan’ı hem de iktidarı fena halde ters köşeye oturtan sözler bunlar. Haklı olarak köşe yazarları da soruyor, “bu dil kimin dili?”…

İdris Naim Şahin’in, terörle mücadele anlayışı konusunda her kesimden eleştiri alan ifadeleri şu şekilde;

“Terör örgütünün yürüttüğü çalışma sadece dağda, bayırda, şehirde, sokakta, arka sokaklarda haince pusu kurarak yaptığı saldırılardan ibaret değil. Bir başka ayağı daha var. Bilimsel terör var, teröre destek verenler var..Neyiyle veriyor, belki resim yaparak tuvale yansıtıyor. Şiir yazarak şiirine yansıtıyor, günlük makale, fıkra yazarak oralarda bir şeyler yazıp çiziyor. Hızını alamıyor terörle mücadelede görev almış askeri, polisi doğrudan çalışmasına, sanatına konu yaparak demoralize etmeye çalışıyor. Terörle mücadele edenle bir şekilde mücadele ediliyor, uğraşılıyor. Terörün arkadan dolanarak arka bahçede yürüttüğü faaliyetler ki arka bahçedir, İzmir’dir, Bursa’dır, Viyana’dır, Almanya’dır, Londra’dır, her neyse, üniversitede kürsüdür, dernektir, sivil toplum kuruluşudur. Arka bahçede ayrık otları birbirine karışıyor. Bir kısmı faydalı, bir kısmı zehirli...”

Şahin, daha önce de buna benzer sözler etmişti, Bakan’ın bu tarzı ve terörle mücadeleye bu bakış açısı yeni değil, daha önce Prof. Büşra Erşanlı’nın tutuklanması üzerine şöyle demişti;

“Büşra Ersanlı profesör hanımefendinin 80 öncesi gençlik yıllarına bir yolculuk yapmanızı tavsiye ederim değerli arkadaşlar. Hangi suçtan, hangi komünizan faaliyetten mahkûm olduğunu, cezaevinde yattığını, akrabalarının kim olduğunu, eniştesinin bu ülkede bir başka faaliyetten tutuklu olduğunu, bir başka sevdanın yolcusu olduğunu araştırırsanız görürsünüz. İsim vermek istemiyorum.”

Ak Parti iktidarının İçişleri Bakanı’nın, terörle mücadele konusunda tam yetkili birinin, terörle ifade özgürlüğü arasındaki ayırımı yapamıyor olması tabii ki hem ileri demokrasiye soyunan bir iktidar hem de aydınlar, sanatçılar, yazarlar açısından büyük bir şanssızlık.

Ben bu sözlerden şunu anlıyorum…Terörle mücadele ederken bazıları da ayağını denk almalı, yani bir göz dağı var. İçişleri Bakanı “terörle mücadele ederken ifade özgürlüğü ve demokratik haklar sınırlanabilir “ mi demek istiyor?

Peki, geçtiğimiz günlerde Bülent Arınç ve Beşir Atalay’ın ağzından dökülen demokrasi incileri neydi o zaman?  “Terörle mücadele ederken, düşünce ve ifade özgürlüğünü özenle koruyacağız”demiyor muydu Başbakanımız?

Ak Parti iktidarının muhafazakar demokratlıkla muhafazakar otokrasi arasındaki bu geliş gidişleri sıklıkla olan bir durum. Özellikle şu bitirmekte olduğumuz yıl içerisinde Ak Parti’nin ifade özgürlüğü, yargı, yeni anayasa gibi demokratik gelişim açısından çok önemli konularda sınıfta kaldığı bir yıl oldu.  

AK Parti’nin bir iddiası vardı ! Demokrasi ve hukuk devletini inşa edecekti! Bu iddiasından vazgeçmiş görünüyor. Zira şu son aylarda bu ciddi iddiaya ters olan öyle uygulamalara imza attılar ki yaşananlar İçişleri Bakanı’nın sarf ettiği sözlerdeki anlayışı doğrular nitelikte…

Özel Harekatçı polisler önce cinayetle suçlanıyor, sonra bir anda tahliye ediliyor.  Mehmet Ağar’ı mahkum eden hakim görevden alınıyor. Hrant Dink’i tehdit edenler zaman aşımıyla kurtuluyor. Bunun yanı sıra KCK operasyonu başlığı altında terörle mücadele yöntemi tamamen haksız tutuklamalara dönüşebiliyor, gazeteciler gözaltına alınıyor.   

Çetelerden hesap sorulacak diye operasyonlar yapılıyor, insanlar içeri alınıyor, sonra nedendir bilinmez tahliye ediliyor. Suç çeteleri ile mücadele edeceğiz diye önce bir kanun çıkarılıyor, bu doğrultuda yargı harekete geçiyor, soruşturma yapılıyor, iddianame  hazırlanıyor, sonra hemen bir kanun daha çıkıyor, ne soruşturmanın ne de iddianamenin bir ciddiyeti kalıyor.
 
Vesayet sistemini bitirmek için referandum yapılıyor, Anayasa değiştiriliyor, ardından aynı doğrultuda hiçbir yasa değişikliğine gidilmiyor.   

Terörle Mücadele Kanunu aynen duruyor, iktidarın gündeminde bir hukuk reformu hiç olmadı. Siyaset-yargı-vesayet üçlemesinde aynı sorunlar hala çözüm bekliyor.  

Bu bağlamda İçişleri Bakanı Şahin'in sarf ettiği bu sözleri iktidarın demokrasi anlayışı konusunda ortak dili olarak algılıyorum. 

Başbakan ve diğer kurmaylarından Bakan’ın sözlerine ilişkin herhangi bir açıklama gelmedi. Hem nasıl gelsin ki? Bunlar Bakan’ın şahsi anlayışıdır mı diyecekler? Komik olmaz mı?

Sanırım tüm bunların altında başka bir hesap var. Acaba Başbakan, demokrasiye ilişkin tüm vaatlerinden vazgeçerek ve statükoya göz kırparak bunun karşılığında başkanlık rejimini sağlama almak mı istiyor?

 

 
Toplam blog
: 476
: 2331
Kayıt tarihi
: 10.07.08
 
 

Çok eskidendi ..