Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

19 Kasım '11

 
Kategori
Sosyoloji
 

İffetsiz İffet...

İffetsiz İffet...
 

Toplum olarak bir sürü ikilemin içinde yaşayıp duruyoruz; bazen bunun farkındayız, bazen hiç algılayamadan bir yerlere doğru gidiyoruz. Çünkü bir toplum çoğu kez tam olarak bilinçli olamadan bir sürü duygusu içinde bir yerlere doğru sürüklenir gider;  ana koç (Kösem) uçuruma atladıktan sonra arkadan gelenler de kendilerini bilinçsizce onun arkasından aşağı fırlatırlar.

Ölümden öte köy var mı?

Bu toplum nereye gittiğini biliyor mu? Soruyu genişletebiliriz? İnsanlık nereye gittiğini biliyor mu? Çoğu kez çok bilmiş tekeler gibi, herkese kafa tutuyoruz; herkesten çok bildiğimizi göstermek istiyoruz; bazen de çevremizdeki insanların büyük bir kısmını da inandırıyoruz ve sonra o büyük önder.. Bizi nurlu ufuklara götüren kişi bir Hitler oluyor ve dünyada 56 milyon insanın ölümüne sebep oluyor.

İnsanlar Birinci Dünya Savaşı’nda, İkinci Dünya Savaşı’nda kimlere inandılar, kimlerin peşinden gittiler ve ne zaman ırzlarının geçildiğinin farkına vardılar… Belki hiçbir zaman, belki ölene dek… Almanların çoğu savaştan sonra, “Biz Yahudilerin sadece çalışma kamplarına götürüldüklerini sanıyorduk…” diye yorumluyorlar durumu. Fakat o Yahudiler (600 bin kişi kadar vardılar) Zehirli gaz odalarında yok edildiler, cesetleri yakıldı… Fakat bunu ötekiler, Almanlar görmedi ya da duymadı, öyle mi? Bazen kişi görmediğini veya duymadığını farzeder… çünkü salt gerçekleri bile bile  kabullenemez…

Hangi anne baba, çocuklarının esrar, eroin kullandığını kolay kolay kabul edebilir ki… İstanbul Tarihi böyle nice geç kalmış, sonları Bakırköy’de veya “Altın Vuruş”la biten gençlerin öyküleriyle doludur. İnsanlar gerçekleri kolay kolay kabullenemiyorlar. “Olmaz.. “ diyorlar; “benim çocuğum katiyen böyle bir şey yapmaz…” Ama yapıyorlar. Anne baba farkına vardıkları zaman çok geç oluyor. Ya anne –baba artık bir şey yapamıyor, çocuk kaderin elinde kurban oluyor, ya da anne baba hepten perişan oluyor, yardım edemez hale geliyorlar…

Evet, bugünlerde moda … Televizyon dizileri İffetsiz İffetlerin öyküleriyle dolu… Evin gençleri şu veya bu şekilde yoldan çıkıyorlar. İstekler çok… Anne babanın kazancı sınırlı… Gençler ne kadar çok şey istiyorlar… Bunları karşılamak her zaman mümkün olmuyor… Gençlik durdan, oturdan anlamıyor… Büyük kentler gittikçe büyüyor… Kapıdan çıkan gencin nereye gittiğini, ne yaptığını bilemiyorsun… Koyverdim çayıra, Allah kayıra, diyorlar, analar. Benim annem de o gençlik çağlarımızda kapıdan çıkarken, “Al Allah delini, zapteyle kulunu…” derdi. Gülerdik. Ama artık gülecek bir şey yok. Dışarısı tehlikelerle dolu…  Yeni, acayip, garip bir çağ kapının dışında gençleri bekliyor.

Gençler artık laf dinlemiyorlar. Nasihat nasihat, nasihat… Fayda etmez laflar deyip, çıkıyorlar…. Edep, namus, ar… Bütün bunlar lafta kalıyor… Sinemalarda ne oynuyor : “İffetsiz İffet…” ; okulların ders zili yok, şimdi “Hababam Sınıfı”nın müziği ile içeri girip çıkıyorlar… Kime inansınlar. Filmlerde parlak ışıklar, gece hayatında güm güm müzik… parlak hayatlar. Sosyete… Genç , “Onlar böyle yaşıyor, ben niye yaşamayayım…” diye kendi kendine soruyor..  Alt yapısı sağlam ailelerin çocukları dayanıyor, “Ya sabır…” çekiyor; yolunu doğrultusunu bozmuyor. Ama hepsi öyle değil…

Ailede, anne de – baba da sigara içiyor; ailede haftada yedi gün içki içiliyor… Anne baba gece gündüz, oyun oynuyorlar… Ve geçim iyi değil; durmadan anne baba kavgalı… Böyle aileler çabuk dağılıyorlar… Çocuk böyle bir ailede kimi güzel örnek alsın. Hayat nasihatla değil; güzel örneklerle kaimdir… İnsan yavrusu, önünde güzel örnekler ister. Öyleyse kim güzel örnek ? Toplumun iyi örneklere, iyi insanlara ihtiyacı var…

Bütün toplum sigara içsin ; içki içsin, esrar eroin kullansın, her türlü melanette bulunsun… Ve böyle bir toplumun ileri gitmesini, yararlı bir toplum olmasını dileyelim… Böyle bir toplum olabilir mi, yaşayabilir mi? Belki bir süre için… Sonra…Sonra  Sodom ve Gomore gibi çökecektir… Böyle kokuşmuş bir toplum sonuna kadar erdemi savunarak yaşayamaz.

Toplumları yaşatanlar, güzel laflar değil; güzel örneklerdir, örnek insanlardır… Hepimizin, özellikle genç insanların ne kadar çok örnek insanlara, güzel insanlara ihtiyacımız var… Yoksa , “İffetsiz İffetler…” iki yüzlü hayatlar,  bu toplumu eninde sonunda yolundan çıkaracaktır..  Neden kötü örnekleri iyi örnek gibi toplumun önüne sürüyoruz ki.?

Biraz değil, çokça kendimizi ve yaşamımızı eleştirmeliyiz. Gençliğe sahip çıkmalıyız. Çıkmaz yollara saptıktan sonra, yeniden erdemli, öztöreli hale getirmek çok güç oluyor.. Testi kırılmadan önce söylenilmesi gerekenleri söylemeliyiz. Ne yazık ki, gerçekler acı oluyor.

Hele terbiyesiz insanların terbiye vermeye çabalamaları, ne kadar anlaşılmaz bir olaydır. Tam anlamıyla bir ironi… Ama bu dünyada ne yazık ki iyi kötü her şeyi göreceğiz, her şeye tanık olacağız; sadece akıl… Saf akıl (kirlenmemiş akıl)  belki  insanlara yol gösterebilir. Allah aklımızı fikrimizi korusun. Haydi hayırlısı…


 

 
Toplam blog
: 2579
: 848
Kayıt tarihi
: 24.10.10
 
 

Mesleğim eğitimcilik… Şimdi artık emekli bir vatandaşım… biraz şairlik, biraz hayalcilik, biraz s..