Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

27 Kasım '17

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

İhanet!..

İhanet!..
 

Dedikodu, biliyorsunuz toplumu içten içe kemiren bir illet. Zinadan çok daha beter oluşunun nedeni bu. İspiyonculuk ise karakter yokluğuna işaret.  Ciddi bir yapı bunu düşünemez. Nifak dediğiniz de ise insan biran olsun duraklıyor. Kolay değil; iki kişi veya büyük boyutlarda toplumların arasının açılmasına neden oluyorsunuz, bu anlamsız duyguyu işler hale getirmekle. Olumlu hiçbir yanı yok, faydasız bir şey. İhanete gelince beşeri yaklaşımların en berbatı.  Çukura düşmek gibi bir şey, ihanet eden insan için. Bugünkü yazımız da bu duygu üzerine yapılandı.

Değerli dostlarım!

İhanet; insanın beynindeki kötücüllüğü bir yerde, bir süre içinde hiç sakınmadan açığa çıkaran bir duygudur. Kişilerin ruhlarının karanlık tarafları, diyalogları; hayatın içinde pek göremediğimiz türden ihanetle yaşanır.  

Özellikle evlilik, ortaklık ve ilişkilerde güç mücadelesinin çok fazla öne çıktığında, bunu yaparken insanlık dışı bir eyleme geçilmesi ihanet adıyla tanımlanır.

Bu tür yaklaşımlarda insanoğluna öyle bir zarar veririz ki bunu düşünmek bile istemeyebiliriz. İhanetle, saklanan gerçeklerin su yüzüne çıkması yaşanır ve sonuçları bir o kadar olumsuz olacaktır. Bu beşeri duygu altında, çevremizi menfi bir şekilde etkilemek hatta kontrol etmek amacı, hırsı yatar. Belki de zihinsel, fikirsel olarak yaşamı algılama şeklimiz de, saygı göstermenin gerekliliği dışında ilgi uyandırmak için yapılan bir teşebbüstür.

Bana göre yaşamlarımızda büyük bir kriz oluşturabilecek nitelikteki bir davranış olarak belirlenilir İHANET. Büyük depremlere yol açabileceği muhakkaktır. Bizler şayet haklı olduğumuzu düşünüyorsak ve buna inanıyorsak, bu noktada hakkımızı arayabilmenin yolu dürüstçe davranmaktır, ihanet etmek olmamalıdır. 

İnsanların birbirlerinin ayağını kaydırmaya çalışması, bu olumsuz nitelikle gerçekleşmemeli, teşebbüsler doruk noktaya çıkmamalıdır. Böylesi davranışlarla etrafımıza öyle zararlı etkiler verebiliriz ki; sonuçta bu etkilerden kendimizin de toplumların da kaygılanması, zarar görmesi  mümkün olabilir. 

Yürüdüğünüz her yolda karşınıza birçok engeller çıkacaktır; fakat bu engellerin en korkuncu ihanete uğramanız ve şok olmanızdır.  Bahsi geçen şartlara uğramış bir insan sistemsel sorunlar yaşayabilir, enerji zafiyetine uğrayabilir. Bunun çözümü, gerçeklerin somut şekilde ortaya çıkmasıyla halledilebilir hale gelir.

Siz siz olun; aşırı nazik olun,  gerektiğinde acık sözlü ve sert olmaktan asla çekinmeyin ancak yaşamınızda ihanete yer vermeyin.  Göz göre göre insanları, toplumları kahır içinde bırakmayın!

Size ihanet edeni oturup saatlerce düşünür, bu konuda beyninizin küçük gri hücrelerini çalıştırır ve onu arama yoluna gidebilirsiniz. Ancak bütün suçların altında psikolojik  nedenlerin yattığı malumdur. Bu tür insanlar adalet söz konusu olduğunda, kanun dışı bir takım yöntemlere baş vurabilir, kimi zaman bir perdenin ardına gizlenip mahrem bir konuşmayı dinler, kimi zaman da insanların özel işlerini karıştırarak, neler sakladığını araştırarak onları açığa çıkartmaya gayret ederler. 

Öyle tahmin ediyorum ki ihanet, dedikodudan çok daha büyük bir suçtur ve bu şekilde ortaya konur. 

İhanet kişisel bazda, toplumlar arasında olduğu gibi ülkeler bazında da yaşanabilir.

 Duyguları çok yoğun şekilde yaşayan hatta duygusal olan biri olabilirsiniz. Ne var ki bu koşullar dahi sizde kimlik kaybına neden olmadığı gibi,  ihanet etmeniz için bir neden teşkil edemez. 

Son sözüm şu;  İnsan, ruhundaki yangınlarını ihanetle söndüremez.  Bu kavram ve nitelik sayesinde inandırıcılığını kaybeder ve zedeler. Tamamen gerçekliğe uygun bir biçimde kurgulanan bu dünya kolaycılıkla gerçek dışına çıkarılmaya çalışılır.

İnsan her ne kadar haklı sebeplere dayansa, olaylar sizi yanlış düşüncelere sürüklese de asla bu olumsuz noktaya getirmemeli ve dostlarınıza, ülkenize ihanet etmekten kendinizi sakınmalısınız. 

Bu duygusal karmaşa içinde yapılan tercih, insan yaşamını baltalamaktan ve inandırıcılığını yok etmekten başka hiçbir işe yaramamış ve ego tatminin dışına çıkamamıştır.

 İhanet kin, nefret,  dedikodu ve ispiyonculuk gibi duygular insanı beşeriyet batağından asla kurtaramamış ve orda boğulmasına neden olmuştur.  Bu tür duygulardan şiddetle uzak durmakta fayda var.

Teşebbüs etmeden, insan mistik kuralların getirisini aklından çıkarmamalı ve ne yapıyorsa bir gün mutlaka kendine döneceğinden emin olmalıdır.

Ahmed F. Yüksel

@sufafy

https://twitter.com/sufafy

https://www.facebook.com/ahmedfevzi.yuksel.9

 

 

 
Toplam blog
: 636
: 9957
Kayıt tarihi
: 14.12.11
 
 

Araştırmacı Yazar.. ..