Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

20 Mayıs '10

 
Kategori
Öykü
 

Ihlamur yaprağı (1)

Ihlamur yaprağı (1)
 

Onur, büyük bir dikkatle okuduğu kitabın yazılarını doğru dürüst seçememeye başlayınca; havanın karardığını anladı. Kolay değildi ki, onbeş gün sonra kendisi için hayati önemi olan üniversite sınavına girecekti. Günlerdir, önce anlatımlı bölümler sonra konuya ait test kitapçıkları derken yorgunluktan bitap düşmüştü.

Oturduğu sandalyeden doğruldu ve lambayı yaktı. "Of be dünyam aydınlandı" dedi. Sonra "Oda ne kadar havasız, şu camı açayım da biraz içeri hava girsin" düşüncesiyle pencereye yöneldi. Derin derin havayı ciğerlerine çekti. "Oksijen sen ne güzel şeysin" der demez, aklına kimya testleri geldi. Gülümsedi "benim halim harap, günlük yaşantıdaki şeyler bile bana artık dersleri hatırlatıyor" diye düşündü.

Bayağı da susamıştı. Odasından, mutfağa doğru giderken şöyle gözucuyla annesinin yatak odasına baktı ve usulca "üstü açık yatmış, bir battaniye örteyim de, hasta olmasın" diyerek komidinin üzerindeki battaniyeyi annesinin üzerine yavaşta örttü.

Artık gidip koca bir bardak su içebilirdi. Suyu kanası içtikten sonra "Karnımda aç ama hiç yemek kokuları gelmiyor. Herhalde annem yine yemek yapmamış. Bugün de kahvaltı yapacağız ya da klasik mönü makarnaya talim edeceğiz" dedi.

Sonra; kafamı biraz dağıtmalıyım diyerek radyoya doğru yöneldi. Radyoda sürekli dinlediği bir müzik kanalı vardı. Zaten hep aynı ibrede durur ve hiç değiştirmeden aynı kanalın müziklerini dinlerdi. Açtığında harika bir yabancı müzik vardı.

Radyonun sesini biraz daha yükseltince içeriden annesinin "Bir rahat yok mu şu evde, uyuyamayacak mıyım ben, kapat şunun sesini" diyen avazı çıktığı kadar bağıran sesinin gelmesi gecikmedi.

"Anne tamam, sesi kısıyorum" diye seslendi. Ama annesi homurdanarak içeri girdi ve radyoyu sert bir şekilde kapattı. Ardından "sana kapatmanı söylemiştim, kulakların sağır mı senin” deyince Onur; "Bıktım artık, nefes aldırmıyorsun farkında değil misin, boğuluyorum artık" diyerek hızla salonu terketti. Kendi odasına girip kapısını hızlıca örterek kilitledi.

Bir yandan yaklaşan üniversite sınavının heyecanı, bir yandan annesinin bu agresif hali ve konuşacağı bir kişinin dahi olmaması resmen içini daraltıyordu. "Of! milletin ya ağabeyi, ya kızkardeşi var bir şeyler paylaşıyor, şu evde kitaplardan başka dostum yok" diye iç geçirdi.

Yatağın üzerine öylece attı kendini.. Tavana bakarken aslında ne kadar mutsuz olduğu düşündü. Bunu son günlerde daha da sık düşünür olmuştu.

Gelecek için atacağı umutlu adımları ve yapacaklarını hayal etmesi gerekirken, maalesef Onur yine geçmişe doğru yol almaya başlamıştı.

DEVAM EDECEK
Aysel AKSÜMER 20.05.2010

 
Toplam blog
: 334
: 482
Kayıt tarihi
: 22.03.10
 
 

Halkla İlişkiler bölümü mezunuyum. Iki çocuk annesiyim. "Bir Öykü Kadar Kısa Bir Roman Kadar D..